Elon Musk’ın yüzde 9,2’sini satın aldığı Twitter’ın en büyük hissedarı haline gelmesi çok ses getirdi. Konuyla ilgili tartışmaların odağında ise tek bir soru var: Neden? Detaylar haberimizde…
Tesla ve SpaceX’in CEO’su, Neuralink ve The Boring Company’nin sahibi Elon Musk, uzun titrine bir sıfat daha ekledi. O artık Twitter’ın en büyük hissedarı ve yönetim kurulu üyesi. Peki neden? Elon Musk yaklaşık 3 milyar Dolar değerindeki bu yatırımla neyi amaçlıyor?
Öncelikle şu noktanın altını çizmek gerek: Twitter sadece bir sosyal medya platformu değil aynı zamanda dünyanın en büyük haber dağıtım kanallarından biri. Zaman zaman yapılan kamuoyu yoklamalarında dünyanın dört bir yanından yüz milyonlarca insan, “Haberleri nereden takip ediyorsunuz?” sorusuna “Twitter’dan” yanıtını veriyor. Dolayısıyla Musk’ın Twitter’ın en büyük hissedarı olarak yönetim kurulunda baş köşeye kurulmasını sadece teknoloji sektörü bağlamında değerlendirmemek gerekiyor.
Üstelik Musk ne ilk ne de tek… Son yıllarda birçok milyarder teknolojiden kazandıklarını medya ve içerik sektörüne aktardı. Bunların başında da Washington Post’u satın alan Jeff Bezos ile TIME’ı satın alan Marc Benioff geliyor. Georgetown Üniversitesi’nde küresel internet düzenlemesi üzerine çalışmaları bulunan Prof. Dr. Anupam Chander ise bu durumun tehlikeli yanlarına dikkat çekerek, “Geleneksel haber kuruluşlarının editoryal bağımsızlığı nasıl sürdüreceklerine dair açık kuralları vardır. Buna karşın Elon Musk’ın ya da başka milyarderlerin günümüzün ifade platformları üzerinde nasıl kontroller kurmaya çalıştığını tahmin etmek imkânsız” diye konuştu.
Amacının ne olduğunu bilmiyoruz. Belki de Elon Musk gizliden gizliye Twitter’ı patlatmak istiyordur… belki de Twitter’ı yok etmek istiyordur.
Jennifer Grygiel, Syracuse Üniversitesi İletişim Profesörü ve Sosyal Medya Uzmanı
MEDYAYA O KADAR DA YABANCI DEĞİL
Yukarıda da dediğimiz bugün Musk denince akla roketler, çipler, elektrikli otomobiller geliyor ama Güney Afrikalı milyarderin daha önceki işinin ne olduğunu bilenler, Musk’ın medya ve içerik sektörüne fazla yabancı olmadığını da biliyor. Erkek kardeşiyle birlikte kurduğu Zip2’dan bahsediyoruz.
Tabii ki 1996’daki küçük teknoloji girişimcisi Elon Musk’la 2022’deki dünyanın en zengin insanı Elon Musk aynı kişi değil. Gazeteci Ashlee Vance, ünlü Elon Musk biyografisinde, Musk’ın o yıllarda medya kuruluşlarını aradan çıkarıp Zip2’yu doğrudan tüketicilere açmak istediğini ama yönetim kurulunun bu hamleye engel olduğunu yazıyordu. Bugünkü Musk ise tutkularını hayata geçirme noktasında, yönetim kurullarının ve devlet kurumlarının engellerine takılmayacak kadar güçlenmiş vaziyette.
TAKİPÇİ SAYISINDA HİÇBİR İŞ İNSANI YANINA YAKLAŞAMIYOR
Twitter da Musk’ın tutkuyla bağlı olduğu şeylerden biri. Kendisiyle ilgili haberleri biraz olsun takip edenlerin de bildiği üzere Musk, platformun en etkin ve nüfuzlu kullanıcılarından. 80,7 milyonluk takipçi kitlesiyle sadece Lady Gaga, Ariana Grande gibi birkaç isim boy ölçüşebiliyor. Teknoloji ve iş dünyasından isimler arasında ise Musk’ın net bir üstünlüğü söz konusu.
Bu kitle sayesinde Musk, her tweet’iyle çok büyük etkileşim yaratıyor. Musk bu gücünü kripto paraların değerlerini değiştirmek, şirketlerinin ve iş fikirlerinin reklamını yapmak ya da kendisini kızdıranlardan intikam almak için kullanıyor. Son dönemdeki tweet’lerinde sık sık yaptığı “ifade özgürlüğü” vurgusu da Musk’ın gündeminin gittikçe siyasileştiği yorumlarına neden oluyor.
Örneğin Ukrayna savaşının ilk günlerinde Kiev’in talebi üzere, Ukrayna semalarında SpaceX’in internet uydusu hizmeti Starlink’i devreye alan Musk, bu olaydan birkaç gün sonra “Bazı hükümetler (Ukrayna değil) Starlink uydularının Rus haber kanallarını engellemesini istedi” tweet’iyle dikkat çekti. O sırada Twitter ve Facebook, Rus devlet medyasının paylaşımlarını etiketlemiş, hatta birkaçını engellemişti. Ancak Musk, bu yoldan gitmeyeceklerini belirterek, “Kafamıza silah dayanmadıkça bunu yapmayacağız. Mutlak ifade özgürlüğü savunucusu olduğum için üzgünüm” ifadelerini kullandı.
Birkaç hafta sonra bu kez bir anket paylaşarak takipçilerine sitenin ifade özgürlüğüne olan yaklaşımını değerlendirmelerini istedi. Twitter’ın fiiliyatta “şehir meydanı” görevi gördüğünü belirterek, “İfade özgürlüğü prensiplerine uymamak demokrasiye zarar veriyor. Peki ne yapılmalı? Yeni bir platforma ihtiyaç var mı?” diye sordu.
Musk’ın tweet’leri zaman zaman ABD’nin düzenleyici kuruluşlarını özellikle de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nu hedef aldı. Örneğin pandemide California eyaleti Tesla fabrikasının kapatılmasını şart koşunca Musk Twitter’da kararı “faşist” olarak nitelendirdi. Ama aynı şey geçen ay Şanghay fabrikasında yaşanınca Musk sessizliğini korudu.
MUTLAK İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ NE KADAR MUTLAK?
Ama Musk’ın geçmişine bakıldığında ifade özgürlüğüne olan “mutlak” bağlılığının o kadar da mutlak olmadığını görmek mümkün. Musk kendi fikirlerine paralel olan görüşlerin özgürce ifadesini destekliyor ama karşıt görüşlere o kadar da sıcak bakmıyor. Kendi tweet’lerinin altına gelen hayran yorumlarını etkileşime boğarken, eleştiri tweet’lerini yok sayıyor. Özetle Musk’ın ifade özgürlüğü tanımı, güçlü insanların canlarının istediği şeyleri söyleyip herhangi bir olumsuz sonuçla karşılaşmayacakları bir dünya anlamına geliyor.
Üstelik bunu sadece Twitter’da da yapmıyor. Musk’ın şirketlerinin idaresinde de çok sesliliğe yer yok. Örneğin Tesla’da insanların “Başıma bir şey gelir mi?” diye düşünmeden özgürce konuşabildikleri bir kültürün tam tersi hâkim. Musk’ın üretim hedeflerini gerçekçi bulmayanlar dahil, kendisiyle aynı fikirde olmayan çalışanları işten çıkardığı da biliniyor. Birçok Tesla çalışanı ise yaşadıkları ırkçı ve cinsiyetçi ayrımcılıkları dile getirdiklerinde göz ardı edildiklerini hatta susturulduklarını belirterek davalar açmış durumda.
Musk yaptığı işlerin eleştirilmesine de tahammül edemiyor. Birkaç yıl önce Tesla’nın gelirleriyle ilgili bir toplantıda, rakamları sorgulayan analistlere, “sıkıcı ve kaz kafalı sorulara yer yok” diyerek susturmuş, ardından sahneyi Musk hayranlığı ile bilinen bir yatırımcıya bırakıp 20 dakika boyunca onun soru sormasına izin vermişti.
Bu durum Musk ile Twitter CEO’su Parag Agrawal’ın arasını da açabilir. Zira Agrawal, birkaç ay önce CEO olduğunda önceliklerinin ifade özgürlüğü değil “sağlıklı bir kamusal diyalogda kimin sesinin duyulacağını belirlemek” olduğunu söylemişti.
Elon Musk’ın Twitter hisselerini satın aldığını dünya, 4 Nisan günü Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) yapılan bir bildirimle duydu. Bu bildirimle, alımın aslında 14 Mart’ta gerçekleştiği de ortaya çıktı. Uzmanlar şimdi bunun bir usulsüzlük olup olmadığını tartışıyor. Zira ABD’de 50 yıldır uygulanan bir yasa gereği, bir kişinin bir şirketteki hisse oranı yüzde 5’i geçtiğinde bunun 10 gün içinde SEC’ye bildirilmesi gerekiyor. Ancak Musk bu bildirimi 21 gün sonra yaptı. 14 Mart’ta 39 dolar civarında olan Twitter hisseleri, Musk’ın alım haberinin ardından yüzde 30 değer kazanarak 50 doları aştı. Maryland Üniversitesi İşletme Okulu’nda finans profesörü David Kass, 11 günlük gecikmenin yüzde 9,2’lik payı satın alan Musk’a fazladan 156 milyon dolar kazandırdığını belirterek, “Kafasından ne geçtiğini bilmiyorum. Yasadan habersiz miydi, yoksa bile bile mi ihlal etti?” dedi. Kass, Musk’ın parasını yöneten kişilerin bu yasadan haberdar olmak zorunda olduğunu da sözlerine ekledi. 156 milyon dolar, Musk’ın 276 milyar dolarlık serveti düşünüldüğünde devede kulak kalıyor ama ABD’de tartışmanın fitilini ateşlemeye yetti. Uzmanlar SEC’nin Musk’a dava açabileceğini ama kazanma ihtimalinin çok düşük olduğunu vurguluyor.
TRUMP’A GÜN MÜ DOĞDU?
2018’de de şirketleri hakkında çıkan “olumsuz” yayınlardan bıktığını belirterek, “Gazetecilerin ve basın kuruluşlarının güvenilirliğini sıralayan bir site açayım mı?” diye takipçilerine sormuştu. CUNY’den Jarvis de Financial Times’a yaptığı açıklamada, Musk’ın Twitter merkezli skandallarını hatırlatarak, “Twitter’ı kullanma şekli nedeniyle hükümetle başı belaya girdi. Tweet’lerinde gazetecileri hedef alıyordu” diye konuştu.
Ancak tweet’leri hakkında açılan birçok davada, Musk’ın avukatları, ABD Anayasası’nın ifade özgürlüğünü içeren maddesine atıflar yapan savunmalar hazırlıyor. Hatta bir mağara araştırmacısına “pedofil” dediği tweet üzerine açılan ve emsal niteliği taşıyan davada jüri ifade özgürlüğü savunması sonucu Musk’ı haklı buldu.
Tüm bunlar alt alta geldiğinde, Musk’ın Twitter yönetim kurulunu içerik yönetim politikalarının gevşetilmesi konusunda yönlendireceğini öngörmek mümkün. Örneğin uzun zamandır Twitter’da yasaklı olan ve kendi sosyal medyası Truth Social’da büyük hayal kırıklığı yaşayan Donald Trump’ın engelinin kaldırılması çok olası. Chander da bu durumu “kesinlikle mümkün” olarak nitelendirdi ve Musk’ı “internette her zamankinden daha yaygın olan liberter yaklaşımın” Twitter yönetimindeki savunucusu olarak nitelendirdi.
Jarvis ise bu tür politika değişimlerinin kısa vadede etkileşimi artırabileceğini ancak uzun vadede tacizlerin ve yanlış bilgilerin yayılmasına alan açarak Twitter’a zarar verebileceğini söyledi.
Twitter yönetim kurulunda Musk’ın yanı sıra 11 üye daha bulunuyor. (Mayıs ayında Jack Dorsey ayrıldığında sayı yeniden 11 olacak.) Bu üyelerin pazartesiden beri yaptığı paylaşımlar, kurulun genelinin Musk’ın katılımından memnuniyet duyduğuna işaret etti. Ancak Musk’ın varlığı şirket politikalarının kesinlikle değişeceği anlamına gelmiyor olabilir. Zira Musk’ın yüzde 9,2’lik hissesi “aktif” hissedar olmak için belirlenmiş yüzde 10 sınırının altında kalıyor. Üstelik Twitter, yönetim kurulunun “önemli bir danışmanlık ve geribildirim rolü” üstlendiğini, günlük operasyon kararları üzerinde bir sorumluluğu olmadığını belirtiyor. Twitter sözcüsü Adrian Zamora, AP’ye yaptığı açıklamada, “Politika kararlarımız kurulumuz ya da hissedarlarımız tarafından belirlenmiyor. Herhangi bir politika kararını ters çevirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
KULLANICILARIN BEKLEDİĞİ YENİLİKLER GELECEK Mİ?
İfade özgürlüğü tartışmaları bir yana, Twitter’ın en büyük hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olarak, Musk’ın şirkete daha teknik meselelerde de yön vermesi çok olası. Pazartesi günü Musk’ın yatırım kararı açıklandıktan sonra Twitter’ın Hisse değerinde yüzde 30’a varan bir artış yaşandı. Bu durum Twitter’da uzun zamandır ihtiyaç duyulan bazı değişimlerin yaşanabileceğinin de işareti kabul ediliyor. Özellikle ürün geliştirme hızının ve yeni kullanıcı sayısının artacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Financial Times’a konuşan Jeffries analisti Brent Thill, Musk’ın teknoloji becerilerinin, başarılı olacak yeni ürünleri “hissetme” gücünün ve dinamizminin Twitter’da da değişimin katalizörü olabileceğini söyledi. Bunun ilk örneğini “düzenle butonu” tartışmasında gördük.
Musk’ın “Önümüzdeki aylarda Twitter’da önemli iyileştirmeler yapmayı dört gözle bekliyorum” açıklamasının ardından takipçilerine “Düzenle tuşu ister misiniz?” diye anket yapmasıyla butonun kullanıma açılacağına kesin gözüyle bakılır oldu. Ardından Twitter mühendislerinin zaten 1 yıldan fazladır “düzenle butonu” üzerinde çalışmakta olduğu açıklandı ama bu gelişme şimdiden Elon Musk’ın hanesine “Twitter’a o getirdi” olarak yazıldı bile.
Musk daha önce Twitter’ın algoritmasının açık kaynak halien getirilmesini, onaylı hesapların sayısının artırılmasını savunmuş profil fotoğraflarının NFT’leştirilmesine tepki göstermişti. “Kripto spam botları”nın Twitter’daki “en can sıkıcı sorun” olduğunu da belirten Musk’ın, şirketin mühendislerini bu alanlarda yönlendireceğini tahmin etmek çok zor değil.
Fortune dergisinin eski yayın yönetmeni ve “Inside Apple” isimli kitabın yazarı Adam Lashinsky de Washington Post’ta “Elon Musk Twitter’ı neden alıyor?” sorusuna yanıt ararken ilginç noktalara vurgu yaptı. Musk’ın kendi sosyal medya platformuna sahip olmak istediğini, ancak Donald Trump’ın Truth Social’da yaşadığı hüsrandan dersler aldığını belirten Lashinsky, “Sıfırdan başlayıp bir rakip yaratmaktansa 270 milyar dolarlık servetinin çok küçük bir kısmıyla Twitter’ın kontrolünü ele almaya karar verdi” dedi. Lashinsky Musk’ın ilerleyen günlerde Twitter’daki hisse oranını artırabileceğini ve bu şirketi halihazırdakinden daha iyi yöneteceğine inandığını da ifade etti. Musk’ın Endeavor Group Holdings yetenek ajansı ve eplence şirketinin de yönetim kurulunda olduğunun altını çizen Lashinsky, “Twitter aynı zamanda Musk’ın bir diğer takıtısı olan Bitcoin için bir fırlatma rampası özelliği taşıyor. Musk, Twitter’ı, uzun zamandır kurduğu hükümetsiz küresel para birimi hayalini hayata geçirmenin nihai aracı olarak da görüyor olabilir” ifadelerini kullandı.
Financial Times’ın “Elon Musk: a new kind of media baron charges into Twitter”, CNBC’nin “Here’s how much power Elon Musk actually has at Twitter now — and what he might do with it”, Washington Post’un “Opinion: Why Elon Musk is buying up Twitter” ve “Elon Musk delayed filing a form and made $156 million”, The Atlantic’in “Of Course Elon Musk Wanted Twitter” ve Associated Press’in “EXPLAINER: What Elon Musk at Twitter might mean for users” başlıklı haber ve yorum yazılarından derlenmiştir.