Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen Barış Zirvesi, Orta Doğu ve dünya gündeminde geniş yankı uyandırdı. Zirvede 20’den fazla ülkenin lideri bir araya gelirken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi Niyet Beyanı’nı imzaladı.
Zirve, Filistin ve Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesi, bölgedeki güvenlik ve istikrarın sağlanması açısından kritik bir platform olarak öne çıktı. Ancak uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken en önemli gelişme, Trump’ın Erdoğan hakkındaki açıklamaları oldu.
🌍 Trump’tan Erdoğan’a Övgü
ABD Başkanı Trump, Mısır’dan dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesinde rol oynayıp oynayamayacağı sorusuna verdiği yanıt, diplomasi çevrelerinde büyük yankı uyandırdı:
“Erdoğan yapabilir.”
Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rusya tarafından saygı görüyor. Ukrayna konusunda size bir şey söyleyemem ama (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin tarafından saygı görüyor.”
Bu açıklama, Erdoğan’ın hem Rusya hem de Ukrayna nezdinde sahip olduğu güven ve saygınlığın, savaşın çözümü sürecinde önemli bir avantaj sağlayabileceğini gösteriyor. Uzmanlar, Erdoğan’ın bölgedeki diplomatik etkinliği ve taraflarla olan yakın ilişkilerinin, barış sürecine ivme kazandırabileceğini ifade ediyor.
✍️ İki Devletli Çözüm ve Gazze Meselesi
Zirvede ayrıca, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin iki devletli çözüm ve bağımsız Filistin devleti çağrısı gündeme geldi. Trump, bu konuda net bir duruş sergileyerek şunları söyledi:
“Ben, çok daha farklı bir şeyden bahsediyorum. Tek devletten ya da iki devletten bahsetmiyorum. Gazze’yi yeniden inşa etmekten bahsediyorum.”
ABD Başkanı, Gazze’nin yeniden inşasının şu anda öncelikli hedef olduğunu vurguladı ve gelecekteki planların ilgili ülkelerle koordinasyon içinde şekillendirileceğini belirtti. Trump, tek devletli veya iki devletli çözüm tartışmalarına dair yorum yapmaktan kaçınarak, diplomatik dengeleri koruma mesajı verdi:
“Birçok kişi tek devletli çözümü beğeniyor. Bazı insanlar iki devletli çözümü beğeniyor. Göreceğiz, bu konuda yorum yapamam.”
🔹 Zirvenin Önemi ve Türkiye’nin Rolü
Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi, özellikle Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesi ve bölgedeki güvenlik risklerinin azaltılması açısından büyük önem taşıyor. Zirveye katılan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, diplomatik ağırlığını ortaya koyarak bölgesel çözüm süreçlerinde stratejik bir aktör olarak dikkat çekti.
Trump’ın Erdoğan’ın savaşın sona ermesindeki rolüne ilişkin övgüsü, Türkiye’nin uluslararası arenadaki etkinliğini ve Erdoğan’ın bölgesel liderlik kapasitesini yeniden gözler önüne serdi. Uzmanlar, Erdoğan’ın Rusya ve Ukrayna nezdindeki güvenilirliğinin, arabuluculuk sürecini kolaylaştırabileceğini belirtiyor.
🌐 Uluslararası Gündem ve Diplomatik Mesajlar
Zirvede öne çıkan diğer önemli konular şunlar oldu:
Gazze Şeridi’nin yeniden inşası: Trump, ABD’nin öncelikli hedefinin Gazze’yi yeniden inşa etmek olduğunu belirtti.
Uluslararası koordinasyon: Trump, gelecekteki planların ilgili ülkelerle uyumlu şekilde yürütüleceğini vurguladı.
Filistin meselesi: Trump, tek devletli veya iki devletli çözüm konusunda yorum yapmayarak diplomatik esneklik sağladı.
Bu mesajlar, hem Orta Doğu diplomasisi hem de Türkiye’nin bölgesel liderlik kapasitesi açısından büyük önem taşıyor. Türkiye, bölgede çatışmaların çözümü ve barış süreçlerine aktif katılımıyla uluslararası arenada kilit bir rol oynamaya devam ediyor.
📌 Sonuç: Erdoğan’ın Diplomasisi Göz Kamaştırıyor
Mısır’daki Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi, Gazze ve Filistin konularının yanı sıra, Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesinde oynayabileceği rol ile uluslararası gündemde geniş yankı buldu. Trump’ın açıklamaları, Türkiye’nin diplomatik etkisinin ve Erdoğan’ın bölgesel liderlik kapasitesinin altını çizdi.
Uzmanlar, Erdoğan’ın diplomatik tecrübesi ve bölgedeki itibarı sayesinde, savaşın çözüm sürecinde ara buluculuk rolünün giderek güçleneceğini belirtiyor. Şarm el-Şeyh Zirvesi, Erdoğan’ın diplomasi sahnesindeki etkinliğini bir kez daha ortaya koymuş oldu.
