“Eylül Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu” yayımlayan OECD, 2023 Türkiye büyüme tahminini yükseltti.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Haziran’da 2023 yılı için yüzde 2,7 olarak açıkladığı küresel ekonomide büyüme tahminini 3’e revize ederken, Türk ekonomisine yönelik büyüme beklentisini yüzde 3,6’dan 4,3’e yükseltti.
OECD’nin “Eylül Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu” yayımlandı.
Raporda, enflasyona karşı faiz artırımına karşın beklenenden daha güçlü gelişme gösteren ABD ekonomisinin bu yıl küresel ekonomideki büyümeyi destekleyeceği ve zayıflayan Çin ekonomisinin gelecek yıl küresel ekonomide baskı oluşturacağı kaydedildi.
OECD, enflasyonist baskıların azaldığına dair net işaretler gelene kadar merkez bankalarının faiz oranlarını yüksek tutması gerektiğini vurguladı.
Küresel ekonomide büyüme tahmini 2024 için ise yüzde 2,9’dan yüzde 2,7’ye indirildi.
Türkiye ekonomisine yönelik Haziran’da 2023 yılı için yüzde 3,6 olarak açıklanan büyüme tahmini ise bugün yayımlanan raporda yüzde 4,3’e yükseltildi.
OECD raporunda Türk ekonomisinin gelecek yıla ilişkin büyüme tahmini yüzde 3,7’den 2,6’ya çekilirken, 2023 yılı enflasyon beklentisi ise yüzde 44,8’den 52,1’e yükseltildi. Enflasyonun 2024’te ise yüzde 39,2’ye ineceği öngörüldü.
Rusya-Ukrayna savaşının etkilerine en doğrudan maruz kalan Euro Bölgesi’ne yönelik bu yıl için büyüme tahminini yüzde 0,9’dan 0,6’ya çeken OECD, Almanya için 2023 büyüme beklentisini ise yüzde 0’dan yüzde eksi 0,2’ye indirdi. OECD, Alman ekonomisinin gelecek yıl yüzde 0,9 büyüyeceğini tahmin etti.
Örgüt, Euro Bölgesi için 2024 büyüme tahminini ise yüzde 1,5’ten 1,1’e indirdi.
ABD ekonomisi için 2023 büyüme tahminini de yüzde 1,6’dan 2,2’ye, 2024 için yüzde 1’den 1,3’e yükseltti.
OECD, Çin ekonomisinin bu yılki yüzde 5,1 ve gelecek yıl 4,6 büyüyeceği tahminine yer verdi.
Haziran ayında OECD, emlak piyasasında sorunlar yaşayan Çin’in bu yıl yüzde 5,4, gelecek yıl ise yüzde 5,1 büyüme öngörmüştü.
OECD, Almanya dışında yalnızca Arjantin’in bu yıl küçülmesini beklerken, Batı’nın kapsamlı yaptırımlara maruz kalan Rusya da dahil olmak üzere diğer tüm büyük sanayileşmiş ülkelerde büyüme öngördü.