Haber Konseyi | Doğru Tarafsız Gazetecilik

Vay be… geldiğimiz noktaya bak

Vay be… geldiğimiz noktaya bak
Demet Söz
Demet Söz( demet.soz@haberkonseyi.com )
225 views
16 Ocak 2023 - 16:44

Vay be… Geldiğimiz noktaya bak! Geçen hafta bu ülkede
duyması,kabullenilmesi çok zor söylemler dinledik.
Bu milletin tekrar bir millet olabilmesi için , doğa üstü bi
çabayla, hem cephede hem de tüm dünyaya neredeyse kafa tutarak,
Cumhuriyeti ilan edip, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran,
Başkumandanımız ,ulu önder Atatürk’ün kurduğu parti, Türk Silahlı
Kuvvetlerine, satılmış dedi ..haddinizi bilin dedi. “Sen haddini bil”
diyen olmadı. Vatansever Atatürk’çüler ,neredesiniz? Önemli gazete ve
gazeteciler…neredesiniz?….derken, a a birde baktım…bunu başlık
yapıp, neredeyse alkışlıyorlar!
Bu noktadan sonra, hiç bir şekilde, samimiyetinize ve
Atatürk’çülüğünüze inanmıyorum. Yıllardır bu ülkenin kaymağını
yiyenler, hepiniz “Muppet Show” daki “Kermit” ve arkadaşları gibisiniz!
Demokrasilerde elbette Ordular, statü olarak, seçilmiş
hükümetlerin gerisinde olur. Bu konuda millet olarak hemfikiriz ve
olması gerekende budur. Ordular, ülkelerin vatan bütünlüğünü, ülkenin
güvenliğini sağlamak…ve gerekirse savaşmak için, seçilmiş
hükümetlerle senkronize çalışırlar.
Benim için artık “Sayın” olmayan Kılıçdaroğlu’nu , elinde bir
A4 kağıdıyla dinlerken, açıklamanın Beyaz Saray’dan , Ned Price
tarafından yapılmadığına, görüntüyü de görünce emin oldum. Ve bir
an…. bir idrak geldi…Meğer Amerika’nın iki tane basın sözcüsü
varmış…biri burada, Türkiye’de yaşıyor. İmkanları sonsuz…dilediği
her şeyi ne zaman isterse söyleyebiliyor, meslis grup toplantısı yapıp,
Türk Milletinin gözünün içine baka baka Türk Ordusunu tehtid ediyor!
Üstelik anayasaya aykırı biçimde! Dünyada bir ordunun Başkumandanını
alkışlamasından daha doğal ne olabilir ki? Alkışlamaması sıkıntı.
Kimse kimsenin babasının oğlu değil…avukatı hiç değil!
İster sevin,ister sevmeyin, Cumhurbaşkanı titr’ini almış bir
insana, kişiliğini sevmeseniz bile,ki zorunda değilsiniz…saygı
göstermek zorundasınız. Ve Başkumandan olarak davet edildiği bir
askeri sunumda, devletin iradesi ile kazanılmış bir başarıyı alkışladı
diye , Türk Askerini itibarsızlaştıramazsınız.! Bir vatandaş olarak,
sizin kişisel problemleriniz beni hiç ilgilendirmiyor..umurumda değil.
Herbiriniz beni,yani halkı temsilen o konumlardasınız.Sonuç olarak
,kimse benim orduma,askerime parmak sallaya sallaya had bildiremez! Bi
kere inandırıcı olmaz…daha çok iki yüzlü bi tutum olur. Bu ülke
yıllarca darbe üstüne darbe yaşamış bi ülke. Zamanında cesaretiniz
olup, darbelere karşı çıkıp,had bildirmiş olsaydınız…bi nebze
samimiyetinize inanabilirdim. Daha 2016’da darbe olurken…çürük
elmalar halka ateş açarken, TV’den izleyip,keyifle kahve yudumlamak
yerine ,” o parmağı o zaman sallaya sallaya niye had bildirmediniz”
diye sorarlar adama. Eğer aramıza daha dün “Mars”tan katılmadıysanız,
bu makul bi soru olur…bunun dışında…bu çıkışı ancak, evi Türkiye
olmayan…”Homerika’lı “biri yapabilir.
Herneyse; İç politikada dinamikler değişebilir. Muhalefet
olarak, karşı çıkıp, yeni öneriler getirip,yeni politikalar üretmek ,
eleştirilerde bulunmak tabi ki sizin göreviniz. Ama dış politikada ,
devletler kısa vade değil, uzun vade planlarla yönetilir. Yani
hükümetler değişse bile, devletler dış siyaset planına sadık kalarak,
o planı yeni hükümetle devam ettirir. O yüzdendir ki, bizim muhalafet
dışında, hiç bir ülkedeki muhalefet kendi ülkesini evrensel
platformlarda şikayet etmez…edemez! O ballandıra ballandıra taklit
etmek istediğiniz demokratik ülkeler …gece yatağından alır adamı!
Çünkü olay aslında, iç siyasetteki Bizans oyunlarından çıkıp, ülke
güvenliği haline gelmiştir…ve hiçbir demokratik hak,ülke
güvenliğinden önemli değildir…tüm dünyada bu böyledir!
Hiç kimse kendi taht oyunlarına ülkenin güvenliğini alet
edemez….eden de, seçim sandığına gömülür.Bunu nereden mi biliyorum?
Biliyorum çünkü, bu milleti iyi tanıyorum. Bu ülkede, “söz konusu
memleketse gerisi teferruattır “diyen seksen beş milyon insan
yaşıyor. Bunlar farklı partilere oy veren vatansever Atatürk’çüler,
milliyetçiler, sosyalistler…adına ne derseniz deyin. Memleket söz
konusu olduğunda, o farklı kültürlerden gelen halk öyle bi hızda
Voltran’ı oluştururlarki…aklınız başınızdan alınır.
Her zaman söylüyorum, Tarih ve Teoloji bilmeyen …ülke
yö-ne-te-mez! 2+2=4…bu kadar basit. Bunu bilmeyenler, benim gözümde
“zır cahildir”.
Artık çok sıkıldım….hepsinden…zırva dinlemekten. Asıl
gücüme giden, kendine “aydın” diyen, güvenilir diye düşündüğümüz
gazetecilerin, bu cahilleri karşılarına alıp, ” körler sağırlar”
programları yapıp, gözümüzde yüksek olan çıtalarını aşağı
düşürdüklerini görmek. Eğer gerçekten “aydın”larsa, benim gördüğümü
onların görmemesi imkansız. Ben, bu farkındalığa sahip olduklarını
biliyorum. Mesele, mahalleden dışlanıp, kovulma ,taşlanma korkusu.
Muhalefet öyle faşistçe bir algı operasyonu yapıyor ki; ( yol
göstericileri bu konunun prof’lar) eleştiri , taraf değiştirme olarak
algılanıyor. Aklı başında, koca koca tecrübeli bu insanlar, mahalle
baskısından,görevlerini yapamaz hale geldiler .
Dünyanın en saçma plan ve planlamasıyla karşımıza çıkıp,
kendilerinin bile olabileceğine inanmadığı,zekamızı küçümsemeye devam
eden muhalefete, hayal dünyasından çıkması gerektiğini,böyle oluşacak
bir istikrarsızlığın, Türkiye’yi felakete sürükleyeceğini bile
söyleyemiyorlar .
Mesela; hiç bir aklı başında gazeteci, “bizimle dost ülke
kalmadı” diyen muhalefete,….”evet,doğru ama neden?” diye
sormuyor…(soran afaroz ediliyor)..soran da , “müsamere” düzeyinde
yanıtlar alıyor. “Tayyip Erdoğan’ı sevmiyorlar” …..tmm…bunu
biliyoruz…ama neden? Ayrıca, bu bi popülarite yarışması değil ki!
Öyle olsa, Cem Yılmaz’ı Cumhurbaşkanı seçerdik…tüm dünya bize
bayılırdı…kırıp geçirirdi vallahi ortalığı!
” Feleğin çemberi” dedikleri şeyden geçen insanlar söyle
der; hep”evet” diyen biri, birgün ” hayır” dediğinde, önceki tüm
“evetler” sayılmadan,dünyanın en kötü insanı ilan edilir. Türkiye,
Atatürk gittiğinden beri, çıkarına olmayan her konuda “evet” demek
zorunda bırakıldı. Sonra biri çıktı, dedi ki; “Hayır…bu Türkiye’nin
çıkarına değil, yapmıyorum”.
Muhalefet şundan emin olsun….eğer bugünkü hükümet “evet”
demeye devam etseydi, şu an Türkiye’de “muhalefet” diye bişey olmazdı
…muhalefete sorulacak soru şu! Siz dünyaca sevilen ,dostları olan
bir ülke vaad ediyorsunuz ya….bunun bize bedeli ne olacak? Ne
karşılığında dostluklarına nail olabileceğiz? Üstü kapalı imalarla
değil..açık açık anlatırsanız…biz de oyumuzu kime vereceğimizi
netleştiririz.

Hayatın Her Alanına Dair Haberler Hakkında Tarafsızca Doğru Bilgiye Ulaşmanın Yolu ! Bizi Okuyun Haberiniz Olsun !