Diyarbakır’da, 8 yaşındaki Narin Güran’ın vahşice öldürülmesi ve cesedinin taşınmasıyla ilgili mahkeme kararı, hukuk camiasında büyük tartışmalara yol açtı. Narin Güran’ın ölümünün ardından, onun anne ve babası, ağabeyi ve amcası gibi yakınları, cinayetle bağlantılı olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ancak cesedini taşıyan Nevzat Bahtiyar’a verilen 4 yıl hapis cezası, hukukçuları ikiye böldü.
Narin’in ölümüne ilişkin davada, Yüksel Güran (anne), Enes Güran (ağabey) ve Salim Güran (amca), çocuğun ölümünden doğrudan sorumlu tutularak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Bu kişiler, cinayeti planlayarak ve birlikte hareket ederek Narin’i öldürmekle suçlandılar. Ancak Narin’in cesedini taşıyan Nevzat Bahtiyar’a verilen ceza ise, özellikle hukuk dünyasında farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bahtiyar, cinayete doğrudan karışmamış olmasına rağmen, cesedi taşıyarak suçun gizlenmesine yardımcı olduğu gerekçesiyle 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bu karar, adaletin nasıl tecelli etmesi gerektiği konusunda farklı hukukçular arasında büyük bir görüş ayrılığı yarattı. Bir grup hukukçu, Bahtiyar’ın cezasının fazla hafif olduğunu savunarak, suçluların, özellikle de cinayetle dolaylı yoldan ilişkilendirilen kişilerin, daha ağır cezalarla karşılaşması gerektiğini ifade etti. Diğer yandan, bazı hukukçular, Bahtiyar’ın suçu işlediği şekliyle bir suçlunun cinayete karışmış olmasının daha ağır bir suç olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek cezanın orantılı olduğunu düşündüklerini dile getirdi.
Bu tartışma, yalnızca bu davada değil, benzer durumlar için de bir emsal teşkil edebilecek nitelikte. Birçok hukukçu, özellikle suçların örtülmesi veya delillerin yok edilmesi durumunda, suçlulara verilen cezaların toplumda adaletin sağlanması açısından nasıl şekillendirilmesi gerektiği üzerine farklı görüşler ileri sürüyor.
Narin Güran’ın cinayeti, ailesinin tutumu ve Bahtiyar’ın suçuyla ilgili alınan kararlar, Türk hukuk sistemindeki ceza uygulamaları ve cezaların ne kadar orantılı olması gerektiği konusunda uzun süreli tartışmalara yol açacak gibi görünüyor. Bu davanın sonucu, yalnızca bu suçla ilgili değil, gelecekte benzer vakaların nasıl değerlendirileceği konusunda da önemli bir dönüm noktası olabilir.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2023 tarihinde kaybolduktan sonra 8 Eylül’de cesedi bulunmuştu. Narin’in kaybolmasının ardından soruşturma derinleşmiş ve hızla ilerleyen süreçte, 23 Ekim 2023’te dava açıldı. İlk duruşma 7 Kasım’da yapılırken, ikinci duruşma 26 Aralık’ta başlamıştı. 28 Aralık’ta ise üçüncü celse gerçekleşti ve karar günü olarak belirlenen bu duruşmada, önemli gelişmeler yaşandı. Normalde tatil olan Cumartesi günü de duruşmaya devam edilmesi, davanın hızla sonuçlanmasını sağladı.
Narin Güran cinayetinin davasında, cinayetin işlenişi ve katilin kimliği henüz netleşmeden, amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran, “iştiraken kasten öldürme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Cesedi taşıyan Nevzat Bahtiyar ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum oldu.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Nevzat Bahtiyar’a verilen cezayı, mütalaaya aykırı buldu ve gerekçeli kararın ardından itirazda bulunmaya karar verdi. İtirazın, istinaf mahkemesine yapılması bekleniyor.
Nevzat Bahtiyar’ın cesedin bulunduğu güne kadar, tüm bildiklerini 19 gün boyunca saklaması ve ceset bulunduktan sonra suçunu itiraf etmesine rağmen aldığı 4 yıl 6 ay hapis cezası, hukukçuları ikiye böldü. Herkes, verilen karar hakkında farklı görüşler dile getirdi. Hukukçuların, “Nevzat Bahtiyar” kararına dair yaptıkları değerlendirmeler şu şekilde:
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Nahit Eren, davada Bahtiyar’a dair önemli eksiklikler olduğunu ifade etti. Eren, “Nevzat Bahtiyar, Narin’i öldürmemiş olsa da onu dereye saklayan kişiydi. Ancak Narin’in hangi saatte öldüğüne dair net bir bilgi yok. Bu yüzden, Bahtiyar’a verilen cezanın eksik kaldığını düşünüyoruz. Cinayetle ilgili daha fazla netlik olması gerektiği kanaatindeydik ve Bahtiyar’ın da ‘kasten çocuğu öldürmek’ suçundan cezalandırılması gerektiğini savunuyorduk” dedi.
Avukat Zafer İşeri, Nevzat Bahtiyar’ın cinayetin en somut delili olan cesedi dereye gömmek suretiyle suçun delillerini yok ettiğini belirtti. İşeri, “Bahtiyar, cinayet zanlısı olarak soruşturulmuştu ve kasten öldürme suçuna iştirak ettiği iddia edilerek dava açılmıştı. Cesedin taşınması ve diğer sanıkların beyanlarının çelişkili olması göz önüne alındığında, Bahtiyar’ın öldürmeye iştirak ettiği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu, Nevzat Bahtiyar’a verilen cezanın düşük olduğunu ifade etti. Hacıbektaşoğlu, TCK’nın 281. maddesine göre suç delillerini gizleyen kişilerin cezalandırılmasını gerektiren bir durum olduğunu vurgulayarak, “Nevzat’ın cinayete iştirak etmediğini beyan etmesine rağmen, bu konuda kesin bir delil bulunmadığı için ceza verilmiş olsa da verilen ceza, biraz yetersiz görünüyor” dedi. Hacıbektaşoğlu, mahkemenin şüpheden sanık yararlanır ilkesine dayandığını kabul etse de vicdanen verilen kararın kabul edilemez olduğunu belirtti.
Avukat Türkan Gülistan Tekin ise, Nevzat Bahtiyar’a verilen cezanın hatalı olduğunu düşündü. Tekin, “Nevzat, Narin’i Salim Güran’dan aldığını söyledi. Ancak hala Narin’in o esnada hayatta olup olmadığını bilmiyoruz. Bu yüzden Bahtiyar’a verilen cezanın yanlış olduğunu düşünüyorum” dedi.
Avukat Zeynep Aysan, cinayeti işleyenlerin belirlenmiş olduğunu ve Nevzat Bahtiyar’ın olaya ölümünden sonra dahil olarak cesedi sakladığını belirtti. Aysan, “Nevzat Bahtiyar suç delillerinin ortaya çıkmasını engelledi. Ancak öldürme eyleminde yer almadı. Bu nedenle verilen cezanın doğru olduğunu ve mahkemenin üst sınırdan ceza uyguladığını düşünüyorum” dedi.
Avukat Gülben Elhakan, bu davada tek konuşan sanığın Nevzat Bahtiyar olduğunu ve onun ifadeleri ile diğer delillerin dikkate alınarak karar verildiğini belirtti. Elhakan, “Yasalara ve kanuna bakıldığında, verilen kararın doğru bir karar olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Bu yorumlar, Nevzat Bahtiyar’ın aldığı cezanın adaletli olup olmadığı konusunda hukuk camiasında farklı görüşlerin olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, dava süreci ve verilen kararın, birçok hukukçu tarafından sorgulanan önemli noktaları içerdiği açıktır.
KAYNAK: medyaradar