Suriye’de 13 yıldır süregelen Esad rejiminin çökmesi ve savaşın farklı bir boyuta geçmesi ile birlikte Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı..Esad rejimin sonunu olaylar doğrultusunda bundan sonraki süreçte gelişebilecek senaryolara bakalım.Beşar Esad’ın Suriye’den kaçışı, Ortadoğu’da taşları yerinden oynatacak bir domino etkisine yol açması kaçınılmaz son olması aşikar..
Esad’ın kaçışıyla birlikte, Suriye’de oluşacak otorite boşluğu, Şii ve Sünni gruplar arasında yeni bir çatışma dalgasını tetikleyecek gibi görünüyor.İran’ın desteklediği Şii milisler, Suriye’nin stratejik bölgelerinde hakimiyet sağlamak isteyecekken, Sünni muhalif gruplar ise bu fırsatı değerlendirip bölgedeki kontrolü ele geçirmeye çalışacaktır. Bu durum, Suriye’yi bir kez daha kanlı mezhep savaşlarının ortasına çekebilir. Bölgedeki Şii-Sünni gerilimi, sadece Suriye ile sınırlı kalmayıp, Lübnan, Irak ve Yemen gibi diğer Ortadoğu ülkelerine de sıçrayarak bölgesel bir krize dönüşebilir.
Bu gelişmeler, uluslararası aktörlerin müdahalesini gerektirecek yeni bir “vekalet savaşına” zemin hazırlayabilir. Esad sonrası Suriye’nin siyasi geleceği belirsiz kalırken, bir “laik devlet” olma vasfının da tamamen ortadan kalkma ihtimali doğar.
Bu süreçte, Türkiye’nin güney sınırında oluşacak boşluk, PKK/YPG’nin yeni bir “devletleşme” planını devreye sokmasına fırsat tanıyabilir. Özellikle ABD ve Batı ülkelerinin, YPG’yi bölgesel bir “istikrar unsuru” olarak tanıtma girişimi, Türkiye’nin güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit doğurabilir. Bu noktada YPG’ye binevi yeni bir hareket alanı doğacaktır.
Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan “PKK devleti”, Türkiye’nin sınır güvenliği için kalıcı bir tehdit anlamına gelir. Bu yapı, Türkiye’nin güney illerinde güvenlik endişelerini artırırken, aynı zamanda Türkiye’nin dış politikasındaki temel önceliklerinden biri haline gelir. Ankara’nın sınır ötesi operasyonlarını artırması kaçınılmaz hale gelebilir, ancak bu da Türkiye’nin askeri ve mali kaynaklarını tüketen bir süreç olabilir. ABD ve Avrupa’nın bu yapıya desteği sürdürmesi, Türkiye’nin diplomatik yalnızlığını derinleştirebilir.
Tüm bu olumsuz senaryoların yanında, Beşar Esad’ın kaçışı, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü için de yeni bir fırsat sundu.Esad’ın kaçışı, yönetimde revizyona gidilip,ülkede yeni bir yönetim kurma çabalarını hızlandırabilir ve Suriye’deki çatışmaların sona ermesiyle birlikte güvenli bölgeler oluşturulabilir. Bu gelişme, Türkiye’deki milyonlarca Suriyelinin ülkelerine dönüşünü teşvik edebilir. Suriyelilerin geri dönüşü, Türkiye’de hem ekonomik hem de toplumsal birçok sorunun çözümüne katkı sağlayabilir.
Sığınmacıların ülkelerine dönmesiyle, kira fiyatlarındaki astronomik artışların sona ermesi, iş piyasasındaki rekabetin azalması ve sosyal yardım harcamalarının düşmesi bekleniyor.Bu süreç, özellikle büyükşehirlerde hayat pahalılığının önemli ölçüde hafiflemesine neden olabilir. Konut fiyatlarının en az yarı yarıya inmesi, bütçenin ağır bir yükten arınması ve ekonominin rahatlaması,işsizliğin azalarak bitmesi ve demogrofik yapının belli bir düzene girmesi öngörülüyor.Kira fiyatlarının gerilemesi, temel tüketim maddelerinin daha erişilebilir hale gelmesi ve işsizlik oranlarının düşmesiyle, Türkiye ekonomisinin üzerindeki yük önemli ölçüde azalabilir. Bu gelişmeler, Türk milletinin ekonomik sıkıntılardan kurtulmasına ve gündelik yaşam maliyetlerinin düşmesine katkı sağlayarak sosyal hayatın iyileşmesine yardımcı olacaktır.Beşar Esad’ın kaçışı, hem Suriye hem de Türkiye için tarihi bir dönüm noktası olacağı aşikar…