İstanbul’da özel bir hastanede büyük bir skandal yaşandı.
İstanbul’da kalp krizi geçiren hasta anjiyo edilirken, özel hastanenin muhasebecisi ameliyat masasında pazarlık yaptı. Ayrıca hastaların bakımının hemşireler yerine temizlik görevlilerinin yaptığı bildirildi. Stent pazarlığıyla gündeme gelen Özel Aile Hastanesi’nin patronları aynı zamanda Şafak Hastaneleri’nin de sahibi. Şafak Hastaneleri, Yenidoğan Çetesi skandalında yer alan hastanelerden biri. Yani yine şaşırmadık. Olay ile ilgili görüntüde hastanenin muhasebecisi hasta ile adeta bir müzayede sistemi ile pazarlık yaparken görülüyor. “15’e var, 18’e var, 35’e de var. En düşük yapabileceğim 10’a var.” Bu diyaloğa şaşırmak için çok kısa bir süre önce yaşanan Yenidoğan Çetesi rezaletini unutmuş olmamız gerekiyor.
Stent pazarlığı skandalında kısa bir süre sonra ortaya çıkan durum yapılan soygunculuğu tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Kalp krizi geçiren vatandaşa teklif edilen 50 bin liralık stentin gereksiz olduğu ortaya çıktı. Stentin 50 bin olduğuna mı yanalım yoksa para için insan hayatı ile oynamaya çalışanlara mı?
Bu pazarlık sistemi yeni bir şey değil, yıllardır yaşanıyor. Anjiyo sonrasında hasta veya hasta yakınlarına bu olay aşina gelecektir. Stentin üç ayrı çeşidi var. Çin malı, Kore malı, Avrupa. Doğal olarak fiyatları da kaliteye göre farklılık göstermekte.”E ama devlet karşılıyor” diyeceksiniz. Evet devlet karşılıyor ama sadece yerli olan stentin ücreti devlet tarafından karşılanıyor. Yani tarafınıza seçenekler sunuluyor, hangisini kabul ederseniz size kalmış.
Özü “insan ve insan hayatı” olan sağlık sistemi özelleşerek bir piyasa mekanizması haline geldi. Sağlık sektörünün piyasa şartlarına göre farklılık göstermesi, yatırımcının kazanmasına olanak sağlarken insan bir kobay olarak kullanılarak bu sistemin kurbanı oluyor.
Hasta, özel bir hastaneye adım attığı andan itibaren bir sürü tahlil, röntgen, MR, Ultrason gibi tetkikler gereksiz yere isteniyor. Tüm bu sağlık ticaretinin faturası kapitalist sisteme kesilse de asıl sorun denetimsizliktir. Sağlık, para ile satılıp para ile alınabilen bir hizmet haline gelmiş ve metalaştırılmıştır. Bu su götürmez bir gerçek ama kâr sistemi ve denetimsizlik bu sorunun başlıca sorumlusu olmaktadır. İnsan hayatı pazarlık konusu olabilir mi? Özel bir hastaneye gittiğinizde cebinizdeki para kadar hizmet alma durumundan daha kötü ne olabilir? Paranız çok ise en kaliteli stenti taktırır ömrünüzü garanti altına alırsınız. Paranız yetersizse en kötü kalitedeki stente razı olur canınızı hiçe saymak mecburiyetinde bırakılırsınız. Alın size sağlıkta ne kadar ekmek o kadar köfte devri.
Bir ülkede sağlık, eğitim ve güvenlik sisteminin özelleştirilmesi demek o ülkenin işgal altında olması ile eşdeğer kabul edilmektedir. Özel hastanelerin sayısının fazla olması o ülkede sağlık sisteminde ters giden bir durumun olduğunun en büyük ispatıdır. Ülkemizde de devlet hastanelerinin yetersizliğinden dolayı özel hastanelerin önü açılmış, ilk zamanlarda ciddi rağbet görseler bile bu niteliklerin yerine maddi çıkarlar ön plana çıkmaya başlayarak para hipokrat yeminin arasına sızmıştır.
İstanbul’daki özel hastanede yaşanan bu skandal sağlığı özelleştirenlere en bariz örnektir. Sağlk, eğitim ve birçok hizmet sektörü ticarete dönüştü. Her şeyin ucu paraya dokunuyor. Eğitim ve sağlık özelleştiği takdirde öğrenci / hasta değil müşteri mantığı ile hizmet görürken insanlar maddi güçlerine göre sınıflanarak ayrışacak, akabinde adalet ve liyakat bozulacaktır. Sağlık sistemi özelleştirildiği sürece yani para insan hayatından daha mühim oldukça Yeni doğan skandalları, ameliyat masasında stent pazarlıkları olaylarının sonu gelmeyecektir.