Spor Toto Süper Lig’de 10. hafta geride kalırken Hürriyet Yazarları Fırat Aydınus, Güntekin Onay, Uğur Meleke ve Mehmet Arslan, Futbol Konseyi’nde haftanın gelişmelerini değerlendirdi.
1- Jesus ezber bozmaya devam ediyor. Portekizli hoca için görüşleriniz nedir? Ali Koç onunla uzun vadeli sözleşme yapmalı mı, yoksa erken mi?
UĞUR MELEKE: MiLLi TAKIMA DA BiELSA GETiRiLMELi
F.Bahçe’nin neredeyse vitesi ikiden üçe çıkarmadığı bir maçtı A.Gücü maçı. Ama düşük viteste bile skoru 3-0’a getirmeyi başardılar. F.Bahçe’de herkes gelişiyor, neredeyse geriye giden tek bir futbolcu yok. Perşembe Larnaka’da, pazartesi Ankara’da oynanıyor ama fiziksel bir düşüş yaşanmıyor. Jesus tüm takımdan faydalanıyor, ideal 11 kavramını çöpe attı. Ben Koç’un yerinde olsam tek bir gün dahi kaybetmeden Jesus’a uzun vadeli sözleşme teklif ederim. Eğer Jesus Süper Lig’de kalır, milli takım da şu vasat yönetim ve teknik ekipten kurtulup Bielsa’yı getirebilirse lig ve milli takım için olumlu haberler olur bunlar bence.
GÜNTEKiN ONAY: TÜRKiYE’YE DERS VERiYOR
Jesus, Türkiye’ye teknik direktörlük dersi veriyor. Kadroyu lig-Avrupa ekseninde optimum şekilde verimli kullanıyor. Taktiksel olarak esnek ve yaratıcı, fiziksel olarak oyuncuların hepsi son derece diri ve takım boyu çok kısa. Saha içi organizasyonu üst seviyede ve oyun disiplini tam. Fenerbahçe’nin kadrosu çok geniş ama Jesus’un elinde süper yıldızlar yok. Öne çıkan faktör; Fenerbahçe tam bir teknik direktör takımı olmuş.
FIRAT AYDINUS: TARAFTAR JESUS’UN OYUNUNU ÇOK SEVDi
Evet, oynattığı oyun riskli; evet, her maç oynadığı rakipler gol pozisyonlarına rahatça girebiliyor; evet, Fenerbahçe gol de yiyor ama Jesus’un “Bu takım yediğinin bir fazlasını atar” inancını sarı lacivertlilere empoze etmesi gerçeğini de gözardı etmemek gerek. Taraftar bu oyunu benimsedi ve sevdi açıkçası. Şu anda taraftar ve yönetim kesinlikle Jorge Jesus ile uzun vadeli bir sözleşme yapmak istiyordur. Bu konuda hocanın bir yıllık sözleşme isteğinin nedenlerinin sorgulanması, uzun vadede atılacak adımlar için önemli bir faktör olabilir.
MEHMET ARSLAN: BAHANE DUVARLARINI YIKIYOR
Fenerbahçe maçlarında oynayan da, izleyen de keyif alıyor. Özellikle futbolcular yaptıkları işten keyif alıyorlar. Bir teknik adamın oluşturabileceği en ideal takım bu. Bu keyif izleyene de yansıyor. Siz hiç bahane ürettiğine şahit oldunuz mu Jesus’un? Tam aksine zihnimize bahane duvarlarını yıkıyor her hafta. Jesus’u, bırakın şampiyonluğu, sırf bu anlayışı için bile bırakmamalı Fenerbahçe. Ve en güzeli de hiçbir şeyi yeterli bulmuyor. Hep daha fazlasını ve daha güzelini arıyor. 3 ayda Fenerbahçe’nin liderliğine yükseldi. Onun her krizi çözebileceğine olan inanç gelişti. Böyle bir teknik adam kaçırılır mı!
2- Beşiktaş zirve yarışında ama taraftar mutsuz. Tribünlerin istifa çağrısına İsmael’in “Türkçe bilmiyorum” demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
MEHMET ARSLAN: KAZANMAK KADAR DOĞAL
İstanbul’da ligin şampiyonluk adaylarından Trabzonspor ile oynuyorsunuz ve berabere kalıyorsunuz. Beşiktaş’ın kazanması kadar doğal bir sonuç bu. Üstelik maçın büyük bölümü de sizin baskınız altında oynanıyor. 90 dakika bu skorla bitiyor, maç fazlasıyla zirvenin 2 puan gerisindesiniz. Yani kaybedilen sadece 2 puan ama koparılan gürültüye bakarsanız şampiyonluk kaybedilmiş gibi. Bu masum bir protesto değil. Yönetim eğer Valerien İsmael’i kurban verirse sıra kendilerine gelir. Kulübü tribünler yönetemez.
UĞUR MELEKE: MÖSYÖ, LÜTFEN iSTiFA!
Ismael’in Türkçe bilmeme yanıtının elbette bir savunma mekanizması olduğunun farkındayım. Ancak Premier Lig’de çalışan bir Alman hoca benzer bir durumda İngilizce bilmediğini, Ligue 1’de görev yapan bir Türk hoca Fransızca bilmediğini söyleyerek kendini savunsa pek sempatik bakılmazdı; onu da hatırlatmakta fayda var. Hatta kibirli bile bulunabilirdi. Neyse, ben Türkçe bilmeyen Sayın İsmael’e yardımcı olayım buradan: “Monsieur Ismael, d’emission s’il vous plait! (Mösyö İsmael, lütfen istifa)”
GÜNTEKiN ONAY: YARATICI BİR TEKNİK ADAM DEĞİL
Valerien İsmael’in elinde güçlü bir kadro var ancak evinde oynadığı 3 rakibine karşı da kazanamadı. Kendisi kesinlikle iyi bir çalıştırıcı ama asla yaratıcı bir teknik adam değil. Hem başlangıç planında hem de oyuna yaptığı hamlelerde eksikler ve yanlışlar var. Oynatılmak istenen futbol Beşiktaş taraftarının alışık olduğu bir oyun değil. Ayrıca kaydedilen somut bir aşama da göremiyoruz.
FIRAT AYDINUS: UMURSAMIYOR OLABiLiR Mi?
Beşiktaş, 10. hafta itibariyle puan cetvelinde liderden 2 puan geride ve dördüncü sırada. Ligde en çok gol atan ilk üç takımdan biri olmasına rağmen ve daha sezonun dörtte biri yeni tamamlanmışken, taraftar geleceğe dair öngörüleri ve hissiyatları paralelinde isyan edip, reaksiyon veriyor. Taraftarın haklı olup olmayacağını zaman gösterecek. Valerien İsmael, bu istifa seslerini manidar bir şekilde “Türkçe bilmiyorum” diyerek, ‘umursamıyorum’ imasında bulunmamıştır sanırım.
3- G.Saray, Kayseri’de top kaybı rekoru kırarak yenilirken, Okan Buruk hakem atamalarından yakındı. Sizce bu kötü oyunun sebebi ne?
GÜNTEKiN ONAY: BU KADAR GENERALLE OLMAZ
Kötü oyunun 2 sebebi var ve birbiriyle bağlantılı. Bu kadar çok generalle savaş kazanamazsınız. Askerler şart. Galatasaray’ın Kayseri deplasmanında sahaya çıkan kadrosu tempo, baskı ve pres yapamaz. Bu kadar çok top kaybının nedeni teknik değil fiziksel yetersizlik.
FIRAT AYDINUS: TEK SEBEP HAKEMLER DEĞiL
Galatasaray’ın bu maçta hakem ekibinin hatalı kararlarına maruz kaldığını ve özellikle net bir penaltısının es geçildiğini söyleyebiliriz. Fakat Mertens’in sol çizgide Kazımcan ile birlikte aksaması, hazır olmayan İcardi ile Mata’nın oynaması, rekor seviyede top kaybının yaşandığı bu maçta kötü oyunu ve mağlubiyeti sadece hakeme bağlamak açısından çok gerçekçi olmaz.
UĞUR MELEKE: BURUK iÇiN TALiHSiZ AÇIKLAMA
Okan Buruk’un takımı sezonun en kötü futbolunu oynarken hocanın hakem atamalarından yakınması hayatının en talihsiz açıklamalarından biriydi. Süper Lig’de son çeyrek yüzyılda Galatasaray’ın 11 şampiyonluğu var. Daha iki sezon önce Buruk’un Başakşehir’i şampiyon oldu. Galatasaray 3 hafta ara verip, lige her nasılsa fiziksel olarak gerileyerek dönmüş. Maçta 166 top kaybıyla rekor kırmış, Kayserili Mensah-Kemen, sarı kırmızılılara orta sahayı dar etmiş. Normalde 20’nci dakikada bunu sezip Mata-Mertens’ten birini çıkarıp Oliveira ile merkezi güçlendirmeniz gerekirken sahaya doğru müdahaleler yapamamışsınız. İkinci yarının başında farka gidebilirdi maç.
MEHMET ARSLAN: BiRBiRiNDEN KOPUK 11 OYUNCU
G.Saray net bir oyun planı ve anlayışı geliştiremedi bu haftaya kadar. Sadece oyuncu becerisine dayalı bir takım görüntüsündeler. Okan Buruk’un teknik adamlığını ne yazık ki Galatasaray’ın futbolunda göremiyoruz. Birbirinden kopuk, 11 oyuncunun o günkü performansı belirliyor sonucu. Yunus ve Kerem yetersiz. Orta alan üretmekten uzak. 9 maçta 7 gol yiyip 10 gol atan Galatasaray, her hafta şapkadan tavşan çıkarmak zorunda bu futbol kısırlığıyla. Hakem konusuna gelince… Gerçekten kendisi de inanıyor mu bu bahaneye Okan Buruk? Eğer inanıyorsa bu çok daha vahim Galatasaray için.
4- Abdullah Avcı, 7 günde 3 maç yaptıkları için Beşiktaş karşısındaki iniş çıkışlı oyunun normal olduğunu söyledi. Sizce haklı mı?
UĞUR MELEKE: TRABZON VE BEŞiKTAŞ ŞANSLI
Bu derbide hem Beşiktaş’ın hem Trabzonspor’un en büyük şansı, Başakşehir’le Fenerbahçe’nin hâlâ birer maçının eksik olması. Eğer bugün Başakşehir-Fenerbahçe 23’er puanda olsalar, derbide 1 puana razı olan her iki teknik adam da daha ağır eleştirilirlerdi. Bir tarafta Abdullah Avcı “7 günde 3 maç yaptık” derken, diğer tarafta Jorge Jesus, “Sadece küçük takımlar haftada 1 müsabaka oynarlar” diyor mesela. Ayrıca perşembe akşamı Avrupa’da oynayan Sivasspor, Başakşehir ve Fenerbahçe iyi oyunla farklı kazandılar hafta sonunda.
MEHMET ARSLAN: ABDULLAH AVCI’YA KATILMIYORUM
Beşiktaş’la deplasmanda berabere kalmak Trabzonspor için iniş diye kabul ediliyorsa bu bordo mavili takımın Abdullah Avcı ile ne kadar geliştiğini gösterir. Ama ben, Avcı’nın, “7 günde 3 maç yaptığımız için iniş çıkışlar normaldir” sözlerine katılmıyorum. Bu konuda sonuna kadar Jorge Jesuscuyum. “Haftada 3 maç oynamıyorsanız büyük takım değilsiniz” demişti Portekizli hoca. Geniş ve derin kadrolar tam da bugünler için var. İniş ve çıkışların önünü kesmek, her oyuncusunu hazır tutacak teknik adamların sorumluluğundadır. Fizik ve mental olarak bu olumsuz düşünceden kurtulmanın zamanı geldi, hatta geçti bile.
FIRAT AYDINUS: BAZI KONULARDA DÜZELME VAR
Önemli oyuncularının sakatlığı ve yoğun maç trafiğinde Beşiktaş karşısında kısmen de olsa istediğini alan bir Trabzonspor vardı. Özellikle bu üç maçın ikisi Monaco ve Beşiktaş gibi güçlü takımlarla olması bile oyuncularda mental ve fiziksel iniş çıkışların yaşanması adına normal. Ancak Monaco galibiyeti ve Beşiktaş deplasmanında alınan bir puan Trabzonspor’un bazı konularda düzelme sürecine girdiğinin bir göstergesi.
GÜNTEKiN ONAY: ÇOK GENiŞ BiR KADROSU YOK
Trabzonspor, yoğun maç takviminde Beşiktaş’ın tempoyu yükseltmesine izin vermeden akılcı bir Futbol oynadı ve İstanbul’dan istediği skoru alarak döndü. Abdullah Avcı’nın elinde çok geniş ve alternatifli bir kadro yok. O yüzden bu iniş çıkışlar normal.
