Cinsel sağlık uzmanı Dr. Haydar Dümen’in 10 Şubat 2022’de Covid nedeniyle hayatını kaybetmesinin ardından, ardında önemli bir dolandırıcılık olayı bıraktı. Gülten Dümen, eşi Haydar Dümen’in hastanede makinelere bağlı olduğu dönemde, borçlarını kapatmak amacıyla 5 katlı binalarını satışa çıkarmak zorunda kalmıştı. Bu süreçte Gülten Dümen’in yazlık komşusu Tanju Aksu’nun dolandırıcılık faaliyetlerine maruz kaldığı iddia edildi. Hakkında başlatılan soruşturma, bu olayın sadece finansal değil, aynı zamanda hukuki boyutlarıyla da dikkatleri üzerine çekiyor.
DOLANDIRICILIK OLAYI VE BAĞLANTILAR
Olayın detayları, Timur Soykan’ın yazılarında açığa çıktı. Gülten Dümen, komşusu Gökhan Ataş’tan yardım istediğinde, Tanju Aksu’nun “Borç verelim, hemen evinizi satmayın” şeklinde bir teklifle işe karıştığı belirtildi. Gülten Dümen, daha sonra evinin satış işlemleriyle ilgili olarak Aksu’nun sağladığı küçük miktarlarda borç almak durumunda kaldı. Ancak, evin satışının gerçekleşmemesi üzerine, Gülten Dümen tehditler ve şiddetle karşı karşıya kaldı. İddianameye göre, Aksu ve şebekesi, Dümen’in evinin satılmaması için baskı yapmış, aynı zamanda içinde ziynet eşyaları bulunan kasayı da çalmışlardı.
ŞEBEKE İLE İLGİLİ YENİ BULGULAR
Soruşturma ilerledikçe, Tanju Aksu’nun liderliğindeki dolandırıcılık şebekesinin başka mağdurları da olduğu ortaya çıktı. Aksu’nun geçmişte benzer tefecilik ve dolandırıcılık faaliyetleriyle ilişkilendirilen birden fazla kişi olduğu kaydedildi. Bu kişiler, kendi taşınmazlarını, Aksu’nun Salvator isimli şirketine devrettiler. Şebeke, bankalar aracılığıyla sahte satış işlemleri gerçekleştirerek, gayrimenkulleri satmış ve bu süreçte birçok mağdur yaratmıştı. Şu ana kadar tespit edilen mağdur sayısı altıyı bulmuş ve her bir olayla ilgili ayrı soruşturmalar başlatılmıştır.
TANJU AKSU’NUN POLİS VE YARGI MENSUPLARIYLA BAĞLANTILARI
Tanju Aksu’nun faaliyetleri sadece ekonomik dolandırıcılıkla sınırlı kalmamış; tanık ifadelerine göre, bazı polisler ve yargı mensuplarıyla menfaat ilişkileri kurarak, kendisini yasal koruma altına aldığı iddia edilmiştir. Mağdurlar, Aksu’nun polis müdürleriyle yakın ilişkiler kurduğunu, kendisinin bu bağlantılar sayesinde suçlarının üzerinin örtüldüğünü öne sürmüştür. Hatta, Aksu’nun, husumetli olduğu kişilere operasyonlar yaptırdığı ve kumpaslar kurdurduğu da belirtilmiştir. Bu durum, polis ve yargı mensuplarının adalet sistemindeki güvenilirliğini sorgulatabilecek ciddi bir iddia olarak değerlendirilmektedir.
SÜREÇ VE HUKUKİ GELİŞMELER
Soruşturma halen devam etmekte olup, tanık ifadeleri ve yeni ortaya çıkan delillerle birlikte, soruşturmanın kapsamı genişletilmektedir. Tanju Aksu, hâlâ yakalanamamış ve aranıyor. Olayın genişlemesi ve Aksu’nun polisle olan bağlantılarının gün yüzüne çıkması, yalnızca bir dolandırıcılık davası olmaktan çıkıp, daha büyük bir suç örgütü meselesine dönüşebilir. Bu davanın nasıl sonuçlanacağı, Türkiye’nin hukuk ve güvenlik sistemi için önemli bir test olmayı sürdürüyor.
Gelişmeleri takip eden hukuk uzmanları, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerinin genellikle organize suç şebekelerinin bir parçası olduğunu ve bu tür olayların önlenebilmesi için daha etkili bir denetim mekanizması kurulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Kaynak: https://www.medyaradar.net