-Erdoğan çok akıllı bir adam ve çok güçlü
– Erdoğan iyi anlaştığım biri. Büyük bir askeri gücü var. Ve bu gücü savaşlarda yıpranmadı. Çok güçlü ve etkili bir ordu kurdu
– Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde olacak. Bunu söyleyen kimseyi duymamışsınızdır ama bu böyle.
– Türkiye önemli bir güç.
Yukarıda okumuş olduğunuz değerlendirmeler Amerika Birleşik Devletleri’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’a ait. Peki Trump’ın bayram değil seyran değil iken Türkiye’yi bu denli pohpohlamasının ardında ister istemez bir neden arıyoruz.Bir zamanlar “Türkiye ekonomisini mahvedeceğim,” naraları atan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a amiyane tabirle mahalle ağzıyla “Aptal olma” diyen Trump, ne oldu da bu kadar keskin bir dönüş yaptı? Bu iltifatların kaynağından emin olmadan Trump’a güvenmek Rus ruleti oynamakla eşdeğer fikrimce.Çünkü bu iltifatların arkasında gerçek anlamda menfaat var.Trump’ın bu “şirinliği”nin en önemli nedenlerinden biri apaçık ortada. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklemek… Ortadoğu’yu Türkiye ve İsrail’e bırakmış edasında Türkye’ye rol vermeye çalışıyor, aklınca Türkiye’ye aba altından sopa gösteriyor.
Dilerseniz Donald Trump’ın birdenbire ortaya çıkan, inandırıcı olmayan övgülerinin nedenlerini stratejik açıdan kapsamlı olarak değerlendirelim.
Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki söylemlerindeki keskin değişim, yalnızca bireysel bir üslup farklılığı değil, aynı zamanda bölgesel güç dengelerindeki değişimin ve ABD’nin jeopolitik çıkarlarının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.. Hatırlarsanız 2019’da Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyine yönelik başlatmış olduğu Barış Pınarı Harekâtı sırasında Trump, Erdoğan’a hitaben “Aptal olma” ifadesini kullanarak diplomatik teamüllerin ötesine geçen bir çıkış yapmıştı. Bu dönemde ABD’nin, PKK’nın Suriye uzantısı YPG ile kurduğu ittifak, Türkiye-ABD ilişkilerinde temel bir kriz konusu olarak karşımıza çıkıyordu. ABD, YPG’yi IŞİD’e karşı savaşta sahadaki bir müttefik olarak görürken, Türkiye, sınırında bir “terör devleti” kurulmasını ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak değerlendirdi. Bu bağlamda Trump, Türkiye’nin harekâtını durdurma amacıyla doğrudan baskı kurmaya çalıştı. Ancak bu yaklaşım, Türkiye’nin kararlılığı ve bölgedeki Rusya-İran etkisinin artmasıyla etkisiz kaldı ve dolayısıyla Trump başarısız olmuştu.
2024 yılına baktığımızda Trump’ın Erdoğan hakkında “Çok zeki bir adam” ifadelerini kullanması, uluslararası ilişkilerdeki pragmatizmin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde bir PKK/YPG devleti kurulmasını engelleme çabası, bölgedeki diğer aktörlerin de dikkatini çekmiştir. Rusya’nın etkisini artırdığı, İran’ın nüfuzunu genişlettiği ve İsrail-Suudi ekseninin yeniden şekillendiği bir dönemde, Türkiye’nin jeopolitik önemi ABD için daha da artmıştır. Bu durum, Trump’ın, Türkiye’yi ve Erdoğan’ı kaybetme lüksünün olmadığını fark etmesine neden olduğu alenen ortada… ABD’nin, sınırlarımızda bir “PKK devleti” kurma çabası Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğundan, Trump’ın bu tutumu, Türkiye’nin bu konuda verdiği net mesajın Washington’da karşılık bulduğunu göstermektedir. Trump’ın Erdoğan’a yönelik söylem değişikliği, Türkiye ile ilişkileri düzeltme, Rusya ve İran’a karşı bir denge unsuru oluşturma ve Türkiye’nin NATO’daki stratejik konumunu koruma çabası olarak değerlendirilebilir. Bu “U dönüşü”, Trump’ın kişisel diplomasi tarzının da bir parçasıdır. O, liderlerle kurduğu kişisel ilişkileri, devletler arası müzakerelerin önüne koyarak, bireysel diyalog yoluyla sorunları çözmeye odaklanır. Bu nedenle, Erdoğan’a “zeki bir lider” demesi, Trump’ın “liderle pazarlık” stratejisinin bir parçası olarak görülmektedir.