Süper Lig’de Galatasaray’ı mağlup ederek Şampiyonlar Ligi için kritik virajı 3 puanla dönen Fenerbahçe’de teknik adam belirsizliği sürüyor. Yeni sezon için yeni teknik adam söylentileri konuşulurken yeni bir iddia ortaya atıldı. Hürriyet Futbol Konseyi’nde Mehmet Arslan, Uğur Meleke ve Güntekin Onay, İsmail Kartal’ın geleceğini masaya yatırdı ve haftanın önemli gelişmeleri değerlendirildi.
1- Trabzonspor şampiyonluk ilanını geciktirebilecek 2 puan kaybı daha yaptı. Nwakaeme, Visca, Bakasetas gibi kilit oyuncularda son dönemde ciddi bir form düşüklüğü olduğu ortada. Abdullah Avcı artık kadroda bir revizyon yapmalı mı?
UĞUR MELEKE: KONSANTRASYON DÜŞTÜ
Bu tarz bir şey pek sık yaşanmıyor. En son 2014’te Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’si son bölüme böyle avantajlı girmişti sanırım. Hedefe bu kadar yaklaştıktan sonra tüm oyuncuların konsantrasyonunu yüksek tutmak sanırım kolay değil. Abdullah Avcı kesinlikle kadroda rotasyon yapmalıydı, devre arasında 5 pırıl pırıl genç oyuncu transfer ettiler. Tahalar, Enisler, Batuhanlardan hangisinin gözleri parlıyorsa, bu maçlarda faydalanılabilirdi bence.
MEHMET ARSLAN: TEHLİKE GÖRMÜYORUM
Büyük bir sürpriz ve hayal kırıklığı olmazsa Trabzonspor artık şampiyon. Böyle bir durumda bir takımda motivasyon kaybı olması doğal. Bordo mavililer biraz bunun sıkıntısı yaşıyor. Ama alınacak bir 3 puan onları yine galibiyet serilerine döndürecektir. Kadroda bir revizyonu ben gerekli görmüyorum. Unutmayın ki bu takım isimlerini saydığınız oyuncuların mücadelesi sonucu bu noktaya geldi. Abdullah Avcı gibi bir teknik adam onlara gereken toleransı sağlayacak ve saygı duyacaktır. Açıkçası ben Trabzonspor için bir tehlike görmüyorum.
GÜNTEKİN ONAY: YENİ BİR SAYFA AÇABİLİR
Fenerbahçe maçından itibaren Trabzonspor’da ciddi bir düşüş söz konusu ve takımın hücum yükünü sırtlayan Nwakaeme, bakasetas ve Visca formsuz. Bu da Trabzonspor’u olumsuz etkiliyor. Abdülkadir Ömür de üretkenlikten çok uzak. Ancak Vitor Hugo ve Hamsik gibi 2 önemli oyuncunun dönmeleri önemli ve Trabzonspor, Karagümrük maçıyla birlikte yeni bir çıkış sayfası açacaktır.
2- Beşiktaş, Alanyaspor’u sükseli bir oyunla geçti ve umut tazeledi. Siyah beyazlılardaki bu farkın tek nedeni Valerien İsmael mi? Fransız hoca takımda neleri değiştirdi? İki maçlık verilerin ışığında gelecek sezona yönelik neler söyleyebilirsiniz?
MEHMET ARSLAN: YENi BiR TAKIM KURACAK
“Valerien İsmael neden tercih edildi?” diye sorduğumda aldığım yanıt beni çok tatmin etmişti. “Bir takımı tepeden tırnağa inşa etme yeteneğine sahip, yeni bir anlayış ve takım yaratmada başarılı bir hoca” diye tanımlamıştı Beşiktaş yönetiminden bir dostum. İki haftalık Futbol bunun göstergeleri ile dolu. İyi bir teknik adam vasat oyunculardan bile bir takım yaratabilir. İsmael bu ışığı gösteren bir teknik adam. Sezon sonu pek çok isim ayrılacak takımdan. Başka bir Beşiktaş gelecek. Sezon başı çalışmasıyla birlikte İsmael’in gerçek takımını göreceğiz diye düşünüyorum.
GÜNTEKİN ONAY: BİRÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Valerien İsmael, Beşiktaş’ta çok kısa sürede formasyonu oyun anlayışını birçok şeyi değiştirdi. İkili mücadelelerin değerini daha fazla bilen, topu kazandığı zaman daha efektif ve direkt oyunu benimseyen bir Beşiktaş var. Ayrıca topu kaybettiği an yapılan ön alan presi çok etkili. Takım savunmasında da gözle görülür bir gelişme var.
UĞUR MELEKE: TOPA DEĞİL, OYUNA SAHİPTİ
İsmael’in çok basit bir oyun tanımı var: Topu kendi yarı alanında tutmak istemiyor. Geride topu gevelemiyor, özellikle kalecisinin ayağından uzun vuruyor. Forvetleri topu indirebilirse ne âlâ. İndiremezse o serseri topa kalabalık baskı yaparak tekrar kazanmaya çalışıyorlar. Bazen Alanya’nın kendi alanında kullandığı bir taca 7 kişiyle birden gitti Beşiktaş. Topa sadece yüzde 34 sahip oldular ama oyuna hep sahipti siyah beyazlılar.
3- İsmail Kartal seri galibiyetlerle kendine olan güveni bir doz daha artırdı. Ligi ikinci bitirirse görevde kalacağını düşünüyor musunuz? Böyle bir durumda kalmalı mı?
UĞUR MELEKE: BU RİTİMDE DEVAM EDERSE KALIR
Bu sezon üç büyük takım da sezon ortasında hoca değiştirdiler. Bu değişim sonrası İsmail Kartal takımını toparladı, bu toparlanma sonuçlara da yansıdı. İsmael ilk 2 maç için iyi görüntü verdi. Torrent henüz bu anlamda kredi toplayabilmiş değil. Eğer kartal yılı vites düşürmeden bu ritimde bitirirse, iyi oyundan feragat etmezse, ikinci basamağı da alırsa yeni sezonda da devam edeceğini düşünüyorum. Futbolun tabiatı böyle. Milan da Pioli’yi gönderecek, Rangnick’i getirecekti. Pioli başarılı olunca görevde kaldı. kartal da şu ana kadar hak etti görevde kalmayı.
MEHMET ARSLAN: KARTAL YENİ BİR RİSK OLUR
İsmail Kartal’ın başarıları göz ardı edilemez. Ama görevde kalabileceğini düşünmüyorum. Taraftarın ve yönetimin isteğini ne yazık ki kartal karşılamıyor. Önümüzdeki sezon (iddia ediyorum) Fenerbahçe’nin sezonu olacak. Çünkü rakipleri büyük bir ekonomik çıkmaz içinde. Takımları yaşlandı (Galatasaray ve Beşiktaş) ve neredeyse yarısı değişecek. Ali koç ve yönetimi iddialı, kariyerli bir hoca ile çalışmak istiyor. kartal ile başka bir risk almak istemeyeceklerdir. Haklılar mı? Bana göre haklılar. Ama kartal’a da kocaman bir teşekkür borçlular.
GÜNTEKİN ONAY: KALMAMASI İÇİN NEDEN YOK
İsmail kartal ikinci Fenerbahçe döneminde tartışılmayacak kadar başarılı. Sarı lacivertlilerin sergiledikleri futbol, alınan sonuçlar ve oyun karakteri ortada. Puan ortalaması şampiyonluk puanı. Kalmaması için hiçbir neden göremiyorum. Şu son 9 haftalık grafiği İsmail kartal değil de farklı bir yabancı hoca sergilemiş olsa şu an göklere çıkarılmıştı.
4- Süper Lig’de haftanın maçında gülen taraf, Fenerbahçe oldu ve lig ikinciliği el değiştirdi. Derbideki oyunu genel olarak nasıl buldunuz? Hocaların tercihleri ve mantaliteleri nasıldı?
MEHMET ARSLAN: ELDEKİ KADRO BU KADAR
Torrent’in sahaya sürdüğü 11 Galatasaray’ın çaresizliğinin açık bir göstergesiydi. “Kapan, fırsat bulursan gol at, atamazsan yeme, 1 puana razıyız.” Tüm strateji buydu. Eğer bu anlayışla sahaya çıkıyorsanız, maçı zaten kaybetmişsiniz demektir. Daha iyisini yapabilir miydi, belki. Ama elinizdeki kadro ancak bu kadarına izin veriyordu. Kaldı ki, G.Saray taraftarı takıma ve teknik adama inancını kaybetmişti. F.Bahçe için kolay maç oldu. kartal maksimum verimi alabildiği bir takım oluşturdu. Takım üzerindeki baskı da azalınca gerçek F.Bahçe’yi izledik.
UĞUR MELEKE: HAKEM FUTBOLU ÖLDÜRDÜ
Derbideki oyun tatmin edici değildi. Zaman zaman saman alevi gibi ama genelde sönük bir oyun. Top da zaten 51 dakika oyunda kalmış. Ancak bu durumla ilgili iki takım hocaları ve futbolcularından çok hakemin sorumlu olduğunu düşünüyorum ben. Düdük elinde dolaştı sahada. Her küçük temasta faul çaldı ve oyunun akışkanlığına müsaade etmedi. Tabii ki hakemin kendini koruması, riske girmemesi açısından mantıklı bir tavır. Ancak futbol öldü.
GÜNTEKİN ONAY: F.BAHÇE RAHAT KAZANDI
Fenerbahçe, son haftalardaki temposunun altında kalmasına rağmen derbide çok da zorlanmadan galip geldi. kartal’ın artık oturmuş bir 11’i ve oyun planı var. Mesut, Sosa, Gustavo, Ozan, Pelkas gibi oyuncuları dışarıda tutarak bu sistemi kurdu ve başarılı oldu. Disiplinli, organize ve çalışkan bir Fenerbahçe var sahada. Galatasaray ise Torrent ile hiçbir aşama kaydetmedi. Derbide pas yapamayan, hücuma çıkamayan bir G.Saray vardı. Üstelik işler hiç yolunda gitmediği halde Torrent değişiklik için tam 75 dakika bekledi.
5- Torrent, “Türkiye’de proje yok. Tek proje bir sonraki maçı kazanmak. Halbuki büyük hocalar kendilerine zaman tanındığı için başarılı oldu” dedi. G.Saray bu zamanı ona vermeli mi?
MEHMET ARSLAN: TIPKI PEREiRA GiBi YIPRATILDI
Sonuna kadar haklı. Türkiye’de teknik adamlar, başkan ve yöneticilerin başarısızlıkta ardına saklandıkları birer paravandır. Kararlılıkla arkalarında duracaklarını iddia ettikleri bir proje iki yenilgi ile rafa kalkar. Her hafta tercihleri nedeniyle suçladıkları teknik direktörlere bunun faturasını ödetirler ama kendileri bu faturayı asla ödemezler. Dolayısıyla Torrent sonuna kadar haklı. Bu zamanı elbette Torrent de hak ediyordu. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü artık ona tanınacak zaman kalmadı. Geldiği ilk günden bu
yana eleştirilen Torrent’in tıpkı Pereira gibi yıpratıldığını ve motivasyonunun kalmadığını düşünüyorum.
GÜNTEKİN ONAY: İDDİALI VE İDEALİST DEĞİL
Torrent’i yeterince iddialı ve idealist bir teknik adam olarak görmüyorum. Belki elindeki kadro yeterli değil. Özellikle Galatasaray’ın orta sahasının kalitesi düşük ancak Torrent’in bir dokunuşu veya ortaya koyduğu bir farklılık yok. Koskoca Galatasaray, üst üste 3 pas yapmakta zorlanıyorsa burada bir projeden veya gelecekten bahsetmek fazla iyimserlik olur
UĞUR MELEKE: ARTIK 1980’LERDE DEĞİLİZ
Evet, büyük hocalar kendilerine zaman tanındığı için başarılı oldular ama aynı büyük hocalar o başarıya ulaşacaklarının sinyallerini de ilk sezondan veriyorlardı. Herkes 30 sene önce Alex Ferguson’a verilen krediyi örnek gösteriyor ama bunu ezberden yapıyorlar: Ferguson ManU’daki ilk tam sezonunu ikinci bitirdi. O yıl takıma Steve bruce, brian McClair gibi takviyeler yaptı ve geleceğin parlak olacağına dair sinyaller verdi. Ayrıca artık 80’lerde değiliz. 2020’lerde bir büyük takım çalıştırıyorsanız gelişirken yarışmacı da olabilmelisiniz.
6- Pazar akşamı saat18.30’da Manchester City-Liverpool, 20.30’da Fenerbahçe-Galatasaray oynandı. Iki büyük maçı nasıl gözlemlediniz? Benzerlikler ya da farklar nelerdir?
UĞUR MELEKE: BAŞKA BİR SEVİYE
Ben iki maçın da beklenenin bir tık altında kaldığını düşünüyorum. Elbette Manchester City-Liverpool’un seviyesi bambaşka. Sadece İngiltere’nin değil, futbol oyununun en büyük maçı. 10 yıl boyunca futbolun en büyük aseti Real Madrid-Barcelona kapışmasıydı. Artık bence o rütbe Manchester City-Liverpool’a geçti. Ancak bu kapışmanın daha iyi maçlarını izlemiştik, bunun seviyesi bir tık geride kaldı. Bizim derbide de hakemin elinde düdükle dolaşması sebebiyle akışkan bir oyun oynanamadı. MHK’nın başarısıdır bu düşük hakem standardı.
GÜNTEKİN ONAY: TEK BENZERLİK TRiBÜN
Arada büyük tempo ve kalite farkı olduğu gerçek. Dünyanın en güçlü 5 takımının ikisininden bahsediyoruz. Açıkçası tek benzerlik tribünlerin dolu olmasıydı!
MEHMET ARSLAN: KUSURSUZ BİR ÖRNEK
Futbolun kusursuzluğuna dair örnek olarak gösterilebilecek bir maçtı. İki teknik adamın birbirlerine gösterdikleri saygı bir yanda, saha içinde oyuncuların mücadelesi ve yaptıkları işle hakeme gösterdikleri saygı diğer yanda. Futbola dair güzelliklerden beslenen bir futbol kültürü ile olumsuzluklardan beslenen başka bir futbol kültürünün karşılaştırması oldu bu soru. Bizdeki sadece heyecan. Oradaki saygı duyulacak bir mücadele ve keyif. Üstelik o maçı kazananın elde edeceği müthiş geliri düşününce. Galiba aramızda 50 yıllık bir gelişmişlik farkı var.