Koronavirüs salgınıyla birlikte sosyal medya kullanımındaki artış, siber zorbalıkta da artışa neden oluyor. Peki siber zorbalık ile karşılaşıldığında hukuksal ve psikolojik olarak neler yapılmalı?
Gün içinde kullanımın çok fazla olduğu sosyal medya platformlarında karşılaşılan istenmeyen durumlardan birisi de siber zorbalık. Özellikle gençlerin maruz kaldığı siber zorbalık dış görünüş, zeka, ırk, cinsiyet gibi konularda kendisini gösterebilmekte. Pandemi döneminde sosyal medya platformlarında geçirilen zamanın yüzde 20 daha fazla olması, siber zorbalıkta da artışa yol açtı.
‘GERÇEK ZORBALIKTAN FARKI YOK’
Sosyal medya kullanımının artması sonrası yaşanan siber zorbalık olaylarının da artmasına neden oluyor. Kişiler siber zorbalığa neden başvuruyorlar?
Samet Gürkan Ustaoğlu: Hepimizin bildiği gibi teknolojik çağın gelişmesiyle internet, hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. İnternette harcadığımız zaman, sosyal medya ile birleştiğinde hayatımızın büyük bir zamanını kapsamaktadır. Sosyal medyanın ilham verici ve renkli dünyası, gündemden her an haberdar olma isteği ve en önemlisi gerçek dünya ile kurulan ilişkilerin, sanal dünyada daha ulaşılabilir ve ilgi çekici olmasından kaynaklı, sosyal medya kullanımını ciddi oranda artırmaktadır. Sosyal medya kullanımı arttıkça ilham verici ve renkli dünyasının haricinde gerçek dünyada olduğu gibi zorbalıklarda oluşmaya ve artmaya başlamıştır. Gerçek dünyanın zorbalığı, “siber zorbalık” adı altında sanallaşmıştır. Buradan anlaşılıyor ki siber zorbalığın gerçek zorbalıktan pek farkı olmadığıdır. Yani şiddetin başka bir biçimi olarak ifade edilebilir. Haliyle bilmemiz gereken en önemli faktör, gerçek dünyada nasıl iyiler ve kötüler var ise sanal dünyada da bu kişilerin var olduğudur. Bu tür kişilerin niyetlerinin kötü olduğu ortadadır. Bu amaçla hareket eden birinin zarar verme eğilimlerini sergilemesi de muhtemeldir.
Siber zorbalığa başvuranların kişilik yapıları genellikle nasıl oluyor?
Samet Gürkan Ustaoğlu: “Genellikle kimliğini gizleyerek siber zorbalığa başvuran kişiler öncelikle ciddi anlamda özgüven sorunu yaşamaktadırlar. Popüler olmanın cazibesi, kimliği bilinmeyenin daha güçlü olduğu düşüncesine kapılan bu tip bireyler empatiden yoksun bir biçimde davranışlarının sonuçlarını fark etmezler. Burada daha önemli olan şey ise, yaşanılan durumun siber zorbalık olduğunu hemen anlamaktır. Bu sayede önlem alarak zararın önüne geçebilmek amaçlanır. Bu zorbalıklar genellikle tehdit, şantaj, taciz etmek, aşağılamak, küfretmek, utandırmak, dalga geçmek, dışlanmak veya dışlamak, dedikodu yapmak gibi davranışlarla örneklendirilebilir.”
‘HER YAŞ GRUBUNDA GÖRÜLEBİLİR’
Siber zorbalığı en çok hangi yaş grubunda görüyoruz?
Samet Gürkan Ustaoğlu: “Açıkçası siber zorbalığın görüldüğü net bir yaş grubu belirtmek güçtür. Buradaki güçlüğün sebebi, yaşıtlarımız tarafından bu zorbalığa maruz kalabildiğimiz gibi bizden yaşça küçük veya büyük bireyler tarafından da siber zorbalığa maruz kalabilmekteyiz. Sanırım buradaki belirleyici faktör, teknolojik cihazları kullanabilen ve sanal ortamlarda etkileşim kurabilen her yaş grubunu gösterebiliriz.”
‘ŞAKA ZANNEDİYORLAR AMA…’
Çocuk ve ergenlik çağındaki gençler siber zorbalıktan nasıl etkileniyor? Yaptıklarını “şaka” olarak nitelendiriyorlar mı?
Samet Gürkan Ustaoğlu: “Artık günümüz, teknolojik becerilerin daha ön planda tutulduğu bir düzen içerisinde. Bu durum insanların internet ile bağlarını ciddi anlamda kuvvetlendirmiştir. Ayrıca bu teknolojik bağlamda, çocuk ve ergenlik çağlarında bulunan bireylerin teknolojiye ve sanal dünyaya fazlasıyla meraklı olduklarını görüyoruz. Tabi bu merak, teknolojinin ve internetin hayatı kolaylaştırmanın yanında bazı dezavantajları da oluşturmaktadır.
‘ÇOCUKLAR ÇEKİNMEDEN AİLESİNE İFADE ETMELİ’
Aileler çocuklarının siber zorbalıkla karşılaştığını nasıl anlayabilir? Böyle bir durumda aileler neler yapmalıdır?
Samet Gürkan Ustaoğlu: “Siber zorbalığa uğrayan bir çocuğun, çekinmeden ailesine bunu ifade etmesi ve yardım istemesi gerekir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için, ailenin çocuğu ile kurduğu ilişki sağlıklı olmalıdır. Eğer bu ilişki yargılama, baskı, anlaşılmama gibi sağlıksız temellere sahipse siber zorbalığa uğrayan bir çocuk ailesi ile bu durumu paylaşma noktasında çekingenlik yaşayabilir. Bu durum da psikolojik zedelenmeyi beraberinde getirmektedir. Öncelikle aileler çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmek için kaliteli zaman geçirmeleri gerekir. Bu sağlıklı ilişki yeterli düzeyde kurulduğunda çocuğun tabletiyle veya herhangi bir teknolojik cihazla sanal ortama dahil olma ihtiyacı ortadan kalkabilir. Çocukların genellikle sanal dünya içerisinde vakit harcadıkları platformlar oyun platformlarıdır. Bu oyun platformlarında kendilerini mutlu, rahat ve güvenli hissetmelerinin sebebi, yargılanmadıkları içindir. Aile ile kurulamayan gerçek ilişki, zamanla yerini sanal ilişkiyle doldurabilir. Bu durum da çocukların siber zorbalıklara maruz kalma riskini artırabilir ve psikolojik zedelenmelere sebebiyet verebilir.”
‘KENDİSİNİ AVUKAT OLARAK TANITIP…’
Siber zorbalık psikolojinin yanı sıra hukuksal bağlamda da insanları etkiliyor. Hukuk alanına taşınmasında uzmanlar şu uyarılarda bulunuyor:
Siber zorbalık olarak adlandırabileceğimiz suçlar nelerdir?
Oğuzhan Çaylak: “Zorbalığın yöntemleri bir hukuki boyutu olabiliyor. Bunun maddi veya manevi zararları söz konusu olabiliyor. İkincisi bunun cezai bir sorumluluğu olabiliyor. Siber zorbalık diye tabir ettiğimiz kavram nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, hakaret, tehdit, taciz gibi konularda olabiliyor, çok geniş bir kavramı içerisinde barındırıyor. Yani Türk Ceza Kanunu içerisindeki hemen hemen birçok suçu sosyal medya üzerinden işlenmesi mümkün. Bu suçların sonucunda da yargılamaları mümkün. Ayrıca hukuki olarak çıkan zararı gidermeleri için ayrıca hukuk davası açılması söz konusu olabilir. Örneğin kendisini avukat olarak tanıtıp, ‘Borcunuzu ödeyin’ şeklindeki durumlar da siber zorbalık kapsamına girebilmektedir. Ayrıca nitelikli dolandırıcılığın da konusuna giriyor. Sosyal medya hesapları kopyalanıp bambaşka bir kişi tarafından kullanılabiliyor. Bu durumda da kendinizin ‘siz’ olduğunuzu ispatlamak için çeşitli mercilere başvurmanız gerekebiliyor. Hangi platform ise o platformun Türkiye şubesi oluyor bu da.”
‘SAVCILIĞA ŞİKAYET EDİLMELİ’
Sosyal medyada son dönemde çok fazla zorbalık görülebiliyor. Sosyal medya zorbalığına karşılık hukuksal olarak neler yapılabilir?
Oğuzhan Çaylak: “Siber zorbalık ile karşılaşıldığında ilk olarak elbette ki emniyet kuvvetlerine gerekli şikayetin yapılması geliyor. Ancak işlemlerin daha hızlı olması gereken bir durum varsa, önerim direkt savcılık kanalı ile şikayette bulunmaları. Siber suçlar yeryüzünün tamamını kapsadığı için herhangi bir savcılık kanalı ile bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca maddi ve manevi tazminat davaları açılabilir.”
‘KULLANICI SAYISIYLA DOĞRU ORANTILI’
Siber zorbalık en çok hangi platformlarda görülüyor? Facebook, TikTok ya da Twitter arasında bir fark var mı bu durumda?
Oğuzhan Çaylak: “Tam olarak belirlemek güç hangi mecrada daha fazla suç işlediğine ancak görsel, işitsel ya da yazılı olarak belirleyebiliriz. TikTok ve Instagram gibi mecralarda sözlü ve görsel suçlar daha fazla işlenirken Twitter gibi mecralarda suçlar daha çok yazılı olarak işlenebiliyor. Ayrıca platformun kullanım oranı da bunu etkiliyor. Ne kadar çok kullanıcısı oran o derece artmaktadır.”
‘HESABINIZ HERKESE AÇIKSA…’
Hangi durumlar siber zorbalık kapsamına girmekte? Net bir çizgi çizebilmemiz mümkün müdür?
Oğuzhan Çaylak: “Bunu net olarak çizmek mümkün değil. Herkese açık bir sosyal medya platformundaki paylaşımların başka bir platformda kullanılması kimi zaman eleştiri hakkı içerisinde değerlendirilebiliyor. Hakaret, tehdit, taciz içermediği müddetçe, hesabınız herkese açıksa çoğu zaman siber zorbalık teşkil etmeyebiliyor. Herkese açık hesapların biraz daha dezavantajlı olduklarını söyleyebiliriz. Burada zorbalığın durumunu belirlemek için konuya yoğunlaşmak gerekiyor.”