Aydın’da siyaset denilince herkesin aklına gelir: Meydanlarda yıllarca yürüyen, projeleriyle halkın yanında duran, CHP’den yetişmiş bir lider… Özlem Çerçioğlu. “Topuklu Efe” deniyordu ona; lakap sadece bir isim değildi, halkla kurduğu güven bağının, dik duruşun ve verdiği sözlerin simgesiydi. İnsanlar ona güvendi, sözlerine inandı, projelerine güvenle bakıp yanında yürüdüler.
Ama siyasette hikâyeler bazen pek de masalsı bitmez. Çerçioğlu, yıllarca emek verdiği CHP’den ayrıldı ve AKP saflarında yoluna devam edeceğini açıkladı. Halkın gözünde güven bir anda sorgulanır hâle geldi. Meydanlarda adalet ve şeffaflık için yürüyen isim, şimdi koridorlarda kendi menfaatlerinin peşinde topuklarını duyuruyor. Halk soruyor: “Efem, yıllardır bizimle yürüyordun, şimdi hangi çıkarların peşindesin?”
İronik olan, bu geçişin sadece bir siyasi hamle gibi sunulması. Halkın yıllarca verdiği güven, bir kenara atıldı; yerine kendi çıkarlarının güvenliği kondu. Kendi menfaatini halkın önüne koymak… İşte siyasetin trajikomik yüzü bu. İnsan ister istemez gülümseyerek soruyor: “Topuklu Efe’den Topuklayan Efe’ye geçiş, hangi halk için?”
Siyasette liderlik lakapla, unvanla değil, duruş ve güvenle ölçülür. Topuklu Efe bunu yıllarca kanıtladı: Sözünde durdu, halkının yanında oldu, güveni boşa çıkarmadı. Topuklayan Efe ise kendi menfaatini ön plana alarak yılların emeğini arkada bıraktı. Meydanlarda alkışlanan, eleştirilerle yolunu güçlendiren lider, şimdi koridorlarda sadece kendi çıkarını koruyor.
Aydınlılar farkında ve söylüyor: “Bizimle yürüyen kişi değişti. Topuklu Efe gitti, Topuklayan Efe geldi.” Bu söylem hem hüzün hem de sarkastik bir sitem içeriyor. Çünkü yılların emeği, halkın güveni satıldı; ve ironik olan, bunun bir geçiş töreni gibi sunulması. Siyasette güven ve vefa sözle değil, eylemle ölçülür. Kendi menfaatini halkın önüne koyan liderler, kısa vadede kazanç elde edebilir; ama uzun vadede saygı ve itibarlarını kaybeder.
Türkiye siyaseti buna alışkın, ama halk hâlâ farkında. Partiler değişir, ittifaklar kurulup dağılır; çıkar için liderler yol değiştirir. Ama halk hafızasını kaybetmez. Topuklu Efe’nin halkla kurduğu bağ hâlâ sokaklarda hissediliyor. Topuklayan Efe’nin koridorlarda attığı adımlar ise yalnızca kendi çıkarlarını hatırlatıyor. Ve işin en ironik kısmı: Halk, yılların emeğinin kısa sürede satıldığını görüp gülümseyebiliyor.
Siyasette sadakat ve vefa, söz ve unvanın önünde gelir. Halkın güvenini arkada bırakmak, sadece bireysel bir hata değil, aynı zamanda siyasetin özüne yapılan bir darbedir. Ve bu darbe, geçici heyecan yaratabilir; ama uzun vadede halkın gözünde güveni, itibarı ve saygıyı yok eder. Topuklu Efe yıllarca bunu korudu; Topuklayan Efe ise kendi çıkarını halkın önüne koydu.
Aydın’da halk bunu çok iyi biliyor: Kendi çıkarı uğruna halkı arkada bırakmak kısa vadede kazanç getirebilir; ama uzun vadede saygı ve güven kaybolur. Siyasi menfaatler uğruna halkın güveninin feda edilmesi, bir şehirde hafızalara kazınır. Topuklu Efe unutulmadı, unutulmayacak. Topuklayan Efe’nin attığı adımlar ise sadece koridorlarda yankılanan bir gürültü hâlini aldı.
Ve ironik olan bir başka detay: Halk yılların emeğini ve güveni satmayı gördükçe, kendi kendine gülüyor ve soruyor: “Efem, gerçekten bizimle mi yürüyordun yoksa hep kendi yolunu mu çiziyordun?” Siyasette kısa vadeli kazanç, uzun vadeli güvenin yerini asla dolduramaz. Bu ders, Aydınlılar için canlı ve nettir.
Sonuç açık: Lider, lakapla, unvanla veya geçici desteklerle hatırlanmaz. Halkla kurduğu bağ, sözlerini tutması ve duruşuyla hatırlanır. Topuklu Efe unutulmadı; Topuklayan Efe’nin menfaat uğruna attığı adımlar, sadece ironik bir hikâye olarak hafızalarda kalacak.
Halkın diliyle bitirelim: “Bizimle yürüyen efeyi unutmuyoruz. Kendi çıkarı için halkı arkada bırakanların topuk sesleri, bizim için sadece gürültü ve ironik bir hatıra.”

