Fenerbahçe, Süper Lig’in 5. haftasında Kasımpaşa’yı deplasmanda 2-0 yenerek maç fazlasıyla haftayı lider tamamladı. Karşılaşmanın ardından spor yazarlarının görüşleri şöyle…
Trendyol Süper Lig’in 5. haftasında Fenerbahçe, Kasımpaşa engelini 2-0’lık skorla aştı, haftayı maç fazlasıyla zirvede bitirdi. Spor yazarları müsabakayı değerlendirdi.
BU MAÇTA BİR HİNLİK VAR – ERCAN GÜVEN (MİLLİYET)
Bir kere Mourinho kimsenin aklını karıştırmasın. Önündeki maç bitene kadar bir sonraki derbi bile olsa kapağını açmazmış dosyanın!.. Zekasıyla ünlü hocanın böyle batıl inançlar sahibi olması mümkün mü?
Değil… O da yaptıklarına söylediklerinden daha çok inanılması gereken “hocalar” listesinde demek ki! Resmen Galatasaray derbisinin kadro seçimiydi Kasımpaşa karşılaşması. Bölge ve oyuncular bazında küçük durumların derbiye taşınması veya daha iyisinin yaratılması için oyun
‘ÇOK TATSIZ BİTEBİLİRDİ’
Fenerbahçe adına çok tatsız da bitebilirdi… Ama o da bir tür savunma sınavıydı. Böyle riskleri keyifle alıyor kendisi. İki pozisyon, bir penaltı, bir bireysel beceri ile 2-0 galip geliyorsanız ve her türlü istatistikte rakibinizin altındaysanız, adınız Fenerbahçe ise, bu ancak siz istediğiniz için olabilir.
Evet, aklında vızır vızır Galatasaray derbisi dönen Mourinho kurguladı Kasımpaşa maçını.
Örneğin Maximin’in yalnız başına da olsa neler yapabileceğini görmek istedi. Galatasaray karşısında direkt 11’de olacaktır Maximin.
Dzeko’suz En Nesyri’yi tarttı. Mutlaka özgül ağırlığına ulaşamadığını görmüş ve ertelemiştir En Nesyri’ye güvenmeyi.
Belki aşırı bir tahmin olacaktır ama Fred’in maça yüksek performans koymasına gerek olmadığını bile ima etmiş olabileceğini düşünüyorum ben. İsmail pek katılmadı ve futbolunu yükselterek devam etti ama resmen orta saha atıl duruma geldiğinde Tadic ve Szymanski’nin neler yapabileceğini görüp Galatasaray deribisi ağırlığı altında ezilmemeleri için ikaz etmiştir kendi tarzında.
‘BERBAT TAKIM OYUNU’
Yoksa bu kadar berbat bir takım oyunu, bu kadar göz okşayan bireysel mücadele ortaya çıkar mı?
Savunmaya gelince… Onlara öyle bir Meksika açmazı sundu ki ikinci yarıda, ya Galatasaray derbisinde müthiş direnç gösterecek kadar organize olacaklar, ya da Kasımpaşa’dan 3 yiyip ağır eleştirilerle disipline gireceklerdi.
Fenerbahçe’nin 2-0 lık net galibiyeti mi?.. O pozisyonsuz, durağan, tatsız, 0 kalite bir maç sonunda kazanılmış bir skor sadece. Çünkü Mourinho’nun gerçek hedefi gelecek hafta oynanacak Galatasaray derbisiydi. Kasımpaşa gol atıp maça ortak olsa bunu durdurabilecek kaliteli ayaklar kulübedeyken pek de kafaya takmak gerekmezdi.
İyi de Fenerbahçeli böyle bir Fenerbahçe mi istiyor acaba.
Hayır… Galibiyet var kimsenin tadı yok.
SKOR OYUNU MU?
‘DZEKO’YU KESME İHTİMALİ YOK’
Fenerbahçe’de bir başka aksayan da En-Nesyri idi. Dzeko ve Nesyri karşılaştırması yapmak, oyuncu profili açısından doğru değil gibi gözükebilir. Ama Nesyri bu kadar etkisiz oynadığında, Dezko’yu kesme ihtimali yok dedirtiyor. Geçenlerde İngiliz gazetelerinde bir analiz vardı, topa en az dokunup en çok gol atan oyuncular listesi. En Nesyri 5. sırada. Yani Dzeko’nun derine geldiği, topu dağıttığı, bazen 10 numara gibi oynadığı oyunu Nesyri’den beklemememiz lazım ama o zaman ön hattaki kopukluğu çözecek, önde top tutup baskıyı kıracak oyun nasıl olacak, bunu henüz izlemedik. İzleyene kadar da iki golcünün karşılaştırması çok yapılır, kazanan hep Dzeko olur.
Ligdeki takımlar arasındaki farkla, büyükler bireysel kaliteyle skoru alıp seyir zevki yüksek oyunu geri plana atacak gibi duruyor. Fenerbahçe’nin skora rağmen tatsız oyununu buna da bağlayabiliriz, Mourinho’nun sonuç odaklı oyun anlayışına da. O zaman soru şu, skorun mutlu ettiği bir maçtan sonra peki oyun mutlu ediyor mu diye kaç taraftar düşünür ki?
F.BAHÇE’NİN HIRS PROBLEMİ
Milli araların ülkelerin kendi liglerinde bir devamlılık, takımların oyunlarında bir akışkanlık ve senkronizasyon sorunu yarattığı uzun zamandır tartışılan bir konu. Birçok takım yıl içinde belirli zamanlarda bu durumdan etkileniyor. UEFA ve FIFA’nın buna bir çözüm üretmesi, Milli maçları yılın belli zamanlarına özellikle de liglerin tamamlanmasından sonraki bir ay içine sıkıştırmaya çalışmasının doğru bir alternatif olacağını düşünüyorum.
Güzel bir gün, transferler bitmiş, dünya starı hoca gelmiş, bir Fenerbahçe taraftarı için her şey yerli yerinde. Peki sarı-lacivertlilerin skoru aldığı maçın sonunda oyun heyecan yaratmış mıdır?
Düşük tempoda başlayan maçta, hatlar arasındaki kopukluk ve top kayıpları göze çarpıyorken, Maximin golü ve bireysel çabasıyla kazandırdığı penaltıyla takımına rahat bir nefes aldırdı. Peki gerçekten rahat nefes aldırdı mı? Özellikle 2-0’dan sonra soyunma odasına gidene kadar baskı yiyen Fenerbahçe’de aksayanlar nelerdi? Öncelikle sol taraf. Çağlar-Jayden arasındaki uyumsuzluk ve Maximin-Jayden arasındaki kopukluk, derbi öncesi Okan Buruk’u “Acaba burası mı?” diye düşündürtmüştür. Kasımpaşa da pozisyonlarını bu bölgeden üretti ama değerlendiremedi. Çünkü “ligde takımlar arasındaki kalite farkı” manşeti bu sezon katmerlenerek devam ediyor. Üç büyüklerin özgeçmişi sükseli oyuncuları karşısında ligin diğer takımlarının mücadelesi çok zor. Kasımpaşa da bu bireysel kalitenin kurbanı oldu.
Fenerbahçe’nin dünkü oyunu için en azından Mourinho’nun yaptığı açıklama üzerine bunu ekleyebiliriz sanırım. Öncelikle, Kasımpaşa tribünlerinin durumuyla başlayalım. Yıllar yıllar önce babamla Üsküdar Burhan Felek’te maçlara giderdik. Henüz o zaman orada futbol oynanıyordu. Sonradan atletizm pistine dönüştürüldü. İyi mi oldu çok emin değilim.
Üst üste karşılaşmalar oynanırdı. En azından iki maç izlerdik diye hatırlıyorum. Üsküdar Anadolu da Üsküdarlı olmamız nedeniyle takip ettiğimiz bir takımdı. Ya üçüncü ya da henüz çıktığı ikinci ligde oynuyordu; oyuncuları arasında Kerem Alışık da vardı.
Esas geleceğim yer, karşılıklı olan tribünlerdi. Neredeyse oturacak yer bulamayacak kadar dolu olurdu. Bu nedenle erkenden yerimizi alırdık. Dünkü Kasımpaşa tribünlerinin biri reklamla kapatılmıştı. O tribüne sanırım uzun zamandır taraftar alınmıyor. Ekrandan görünen kısımda geniş boşluklarla Kasımpaşalılar oturmuştu. Sağ taraftaki kale arkasında da Fenerbahçeliler neredeyse tam kadro yerini almıştı.
‘TRİBÜNLERİN DOLMASI İÇİN DAHA NE GEREKİYOR’
Bu bir Süper lig karşılaşması daha önemlisi ligin en önemli şampiyonluk adayı Fenerbahçe oynuyor. Tribünlerin dolması için daha ne gerekiyor, düşünüyorum bulamıyorum. Futbol, ülkemizde sevilen bir oyun asla değil. Biz ne zaman o tribünleri doldururuz o zaman hem futbol ülkesi oluruz hem de sorunlarımızı çözeriz.
Uzatmış olabilirim ancak bunu konuşmak gerekiyordu. Oyuna gelecek olursak herhalde Fenerbahçe sezon içinde özellikle ikinci yarısında izlediğimiz futboldan daha kötüsünü bir daha tekrar etmeyecektir. Geçen sezon yaşadığımız bir başka Süper Lig gerçeği var ve bunun bu yıl da tekrar edebileceğinin sinyallerini alıyoruz.
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin (Beşiktaş için bir şey söylemek çok erken olabilir) kadro gücü ile diğerleri arasındaki fark çok fazla ve sonuca direkt etki ediyor. Bu nedenle her üç puanın bu yarışta önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Fenerbahçe geçen sezon buna benzer konsantrasyon sorunu yaşadığı kimi karşılaşmalarda kaybettiği puanlar yüzünden üç puan farkla şampiyonluğu rakibine kaptırdı.
Mourinho “hırs problemimiz var” şeklinde bir teşhis yaptı. Ona Fenerbahçe’nin son 50 yılda kaybettiği şampiyonluk yarışlarında düşme hattındaki takımlara verdiği puanlarla ilgili bir istatistik gösterilirse durumu çok daha iyi anlayacaktır. Bu sorun Fenerbahçe’nin neredeyse genlerine işleyecek kadar tekrarlanan bir durumdur.
Oynadığı oyun ile kadro kalitesinin ters orantılı olduğuna şüphe duyan var mı? Dün ilk yarıda bulduğu gollerden sonra kontağı kapatan ve bir an önce Samandıra’ya gitmeye çalışan oyuncu grubu vardı. Teker teker oyuncuların yaptığı ve ortaya koyduğu mücadeleye haksızlık etmek istemesem de takımın genelinden çıkan sonuç özellikle ikinci yarı bu oldu.
‘MOURINHO BUNA NET BİR ÇÖZÜM ÜRETİR’
Mourinho’nun buna kesin ve net bir çözüm üreteceğini sanıyorum. Kuşkusuz takıma katılan yeni oyuncular var. En-Nesyri ilk defa on birde sahaya çıktı. Elbette Dzeko’nun oyunu ile onun arasında bir fark olacaktı. Yavaş yavaş hem o takıma alışacak hem onunla takım bir oyun ritmi bulacak.
Diğer tarafta Maximin çok güzel bir gol ve penaltı asisti yapsa da ileride arkadaşlarıyla pas alışverişinde sorun yaşadı. Onun da maçların 90 dakikasında aynı tempo ve akışkanlıkla oynama sorunu varmış gibi görünüyor. Jayden da dün takımın aksayan taraflarındandı. Becao ve İsmail belki üretken değillerdi ama çok iyi mücadele ettiler. İsmail orta alanda çok çalışıyor; kazandığı topları kullanmada biraz daha dikkatli ve özenli olması gerekiyor.
DERBİ VURGUSU
Haftaya önemli bir derbi maçı var. Başta Mourinho olmak üzere birçok oyuncunun bu karşılaşmaya özel hazırlanacağını en azından Kasımpaşa’daki görüntünün asla tekrarlanmayacağını tahmin ediyorum. Takım içinde de derbi havasını diğerlerine anlatacak yeterince tecrübeli oyuncu bulunuyor.