Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 yıl önce bombaların hedefi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki törenlere katıldı.
TBMM’deki törenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AK Parti Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş, AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı ve bakanlar katıldı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’teki törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en hain saldırılardan birisidir. Darbeciler o gece burayı bombalamışlar, milletin iradesini hedef aldıklarını göstermişlerdi. 15 Temmuz darbe girişiminin diğerlerinden farkı Millet Meclisi’nin doğrudan hedef alınmasıdır. O tarihte TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman olmak üzere Meclis’i terk etmeyen darbeye karşı duran her bir milletvekili arkadaşıma şükranlarımı sunuyorum. Başbakan Binali Yıldırım’ı hürmetle selamlıyorum.
Unutulan her ihanet Türkiye’ye ve milletimize karşı her saldırının önünü açmakla eş değerdir. Bu şanlı tarihle iftihar ediyor, aziz milletimizin büyük hamleler devrine girmesiyle gurur duyuyoruz. Türkiye’nin dış düşmanları kimi zaman içeride bazılarını kullanabilmişlerdir.
Milli kadrolar ne zaman Türkiye’yi ilerlemeye soksa, bir takım bunu kendisine tehdit olarak görür. Türkiye’nin adli, askeri ve mülki idarelerine sızan FETÖ’cüler temizlendikçe Türkiye daha sağlam adımlar atmaya başlamıştır. Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği terörle mücadele, Doğu Akdeniz’deki politikalar bu mücadelenin ne kadar gerekli olduğunun göstergesidir. Bu mücadeleyi zayıflatmak Türkiye’ye suikast manası taşır.
Türkiye dünyanın bütün devletleriyle müzakere yürütecek zorlukları aşacak güce sahiptir. Siyaseten güçlenmek, iktidara ulaşmak için yabancı güçlere tabi olmak, milletimizin kudretini anlayamayan gafillere has bir davranıştır. 15 Temmuz siyasi bir tartışma konusu değildir.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN ‘MİLLİ MUTABAKAT RUHU’ MESAJI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de konuştu. Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
“Ülkemizin bekası, milletimizin istiklali uğrunda can veren kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Tüm gazilerimize sağlıklı, hayırlı uzun ömürler diliyorum. O gece özgürlüğüne, ezanına, bayrağına, vatanına, devletine, geleceğine sahip çıkan milletimin tüm fertlerine şükranlarımı sunuyorum.
Fedakarlıklarıyla o karanlık geceyi kardan aydınlık bir sabaha kavuşturan yiğitlerin hakkını asla ödeyemeyiz. Çıplak elleriyle tankları durduran cesaret abidelerinin hakkını ödeyemeyiz. Yurdu yaşatmak için can veren kahramanların haklarını ödeyemeyiz.
Her karışında bir yiğidin yattığı bu güzel ülkenin asli sahibi şehitler ve gazilerin başını çektiği kahramanlardır. Bu ülkenin sahibi eve erzak almaya değil devletimize sahip çıkmaya geldik diyen Batuhanlardır. Daha 15 yaşındayken şahadet şerbeti içen Halil İbrahim Yıldırım’dır. Kahramankazanlı çiftçilerimizdir. Bu ülkenin sahibi yüreğinde iman, ellerinde bayraklarla hainlere meydanları dar eden kahraman kadınlarımızdır.
Hiç kimsenin, özellikle bu güzide çatı altında görev yapanların, 15 Temmuz gecesi bu şanlı mücadeleyi önemsizleştirmeye hakkı yoktur. Demokrasiye gönül verenlerin zaferidir. Milletimiz 15 Temmuz’daki direnişiyle bir darbe girişimini püskürtmüş, bir işgal teşebbüsünü engellemiştir.
Bu millet Türkiye’nin geçilmez olduğunu tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Milletvekillerimiz gazi Meclis’in şanına yaraşır bir şekilde halkın emanetini yere düşürmemiştir. O gece engelleri aşarak, tankların çevresinden dolanarak TBMM’ye gelen ve milletin vekili olma sorumluluğunu yerine getiren herkese şükranlarımı sunuyorum.
Nasıl İstiklal Harbimizi sevk ve idare eden TBMM üyeleri halen hayırla yad ediliyorsa, yeni Türkiye’nin istikbal mücadelesinin önderleri de şükran ve minnetle anılacaktır.
Şehitlerimizin uğruna canlarını feda ettikleri kutlu emanete halel getirmemek bizim en önemli görevimizdir. Siyasi hayatımızın herhangi bir döneminde şehitlerimizin ruhunu rahatsız edecek hiçbir adım atmadık. Hizmet üretirken, mücadele ederken içeride ve dışarıda milletimizin hakkını savunurken 84 milyonun tamamını kucaklamaya çalıştık.
Türkiye ortak paydasında buluşmaya gayret ediyoruz. Milli mutabakat ruhuyla hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Hepimiz aynı vatanın, aynı toprağın, aynı iklimin insanıyız. Hepimiz binlerce yıllık ortak mazinin, ortak bir geleceğin sahipleriyiz.
Koronavirüs salgını millet olarak kaderimizin de kederimizin de ortak olduğunu göstermiştir. Varlığımıza yönelik tehditleri ancak kenetlenmeyle aşabileceğimizi göstermiştir. Yeni Anayasa başta olmak üzere Türkiye demokrasisini yükseltecek, toplumsal barışını perçinleyecek milli meselelerde siyaset kurumunun uzlaşma kültürünü yaşatması gerekiyor. Sorumluluk sahiplerinden, sorumluluk duygusuyla hareket etmesi büyük önem arz ediyor.