Tarih boyunca Türk’ün şanlı mücadelesi, göğsünde iman ve bileğinde güçle destanlar yazdı. Bugün de bu kutlu dava, Türk milletinin asil evlatları tarafından omuzlanıyor. Vatanın her karış toprağında ezan sesi yankılanıyorsa, bu, kılıç çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyen Teğmenlerimizin sayesindedir.
Geçtiğimiz günlerde askeri bir törende, Türk ordusunun neferleri olan genç teğmenlerimizin tarihimize ve ruh kökümüze bağlılıklarını gösteren anlamlı bir an yaşandı. Türk’ün çelik iradesini simgeleyen kılıçları gökyüzüne kaldırarak, Mustafa Kemal’in mirasına olan sadakatlerini bir kez daha haykırdılar. Bu, sadece bir askeri tören değildi; bu, 1071’den Çanakkale’ye, Sakarya’dan Kocatepe’ye kadar uzanan kutlu bir çağrının yankısıydı.
Bu cesur yürekler, Atsız’ın şu veciz sözünü bir kez daha hatırlattılar:
“Türk’ün asıl gücü ne silahında, ne de sayısındadır. Türk’ün gücü yüreğindedir; adalete olan inancı, Tanrı’ya olan sadakati ve milletine olan sevgisindedir.”
Ancak ne yazık ki, bu asil tavırları dahi gölgelemek isteyen birtakım zihniyetler bugün hâlâ varlığını sürdürüyor. Onlara hatırlatıyoruz: Türk ordusu, emperyalizmin işgalci güçlerine karşı bağımsızlık için savaşan ve hiçbir koşulda diz çökmeyen bir milletin şerefli mirasçısıdır. Türk askerinin yüreği, Atatürk’ün “Türk milleti esaret kabul etmez!” düsturuyla çarpmaya devam edecektir.
Türk milleti, bu cesur teğmenlerine sahip çıkacaktır. Türk’ün yüreği, onların elindeki kılıcı her daim daha da keskin kılacaktır. Çünkü bu topraklarda yaşayan her fert bilir ki, eğer bugün özgürsek, bu kılıcını çeken yiğitler sayesindedir.
Bizler, Mustafa Kemal’in askerlerine yürekten inanıyor ve her birini selamlıyoruz. Atsız’ın dediği gibi, “Bir Türk, dünyaya bedeldir!” Bu ruh oldukça ne Türk devleti yıkılır, ne Türk milleti diz çöker!
Tanrı Türk’ü Korusun!
