“Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.”
Bu cümle Sacit Aslan’a ait. Ve bugünlerde magazin dünyasında en çok yankı uyandıran, en çok hak ettiği değeri bulmuş sözlerden biri…
Yıllardır ekranlarda “temiz magazin” sloganlarıyla hayatlarımıza girmeye çalışan ancak perde arkasında kurdukları karanlık çarklarla insanlara iftira, şantaj ve tehdit saçan Tanrıyar ailesi; sonunda gerçeklerle yüzleşti. Sacit Aslan’ın ifşa niteliğindeki köşe yazısında öyle çarpıcı detaylar yer alıyordu ki, yıllardır medya üzerinden kurdukları korku imparatorluğunun temelleri yerle bir oldu.
Bu çiftin, yani Can Tanrıyar ve eşi Tamar Tanrıyar’ın, iş ve sanat dünyasının tanınmış isimlerine karşı yürüttükleri şantaj ve itibarsızlaştırma kampanyaları artık sadece birer söylenti değil, resmi yargı kararlarıyla da tescillenmiş suç dosyaları.
‘Sözde Magazin’, Özde Suç Şebekesi
Uçankuş TV’nin sahibi Can Tanrıyar, bir dönem magazin gündeminin nabzını tuttuğu iddiasıyla ekranlarda yer alıyordu. Oysa perde arkasında olan bitenler, sadece gazetecilik ya da yayıncılık faaliyetinden ibaret değildi. Yargı belgeleri ortada: “Kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve yayma”, “yağmaya teşebbüs”, “örgütlü suç faaliyeti”…
Eşi Tamar Tanrıyar ise sosyal medyada “Baroniçe” maskesiyle sergilediği “entrika senaryoları”yla, eşinin başlattığı iftira zincirini sürdürüyordu. Zaman zaman Ermeni kimliği, zaman zaman CHP sempatizanlığı ile kamuoyunu yönlendirmeye çalışan Tamar Hanım, son zamanlarda ise iktidar partisine yakın gözükerek ‘sığınacak liman’ arıyordu.
Sacit Aslan, bu oyunu yıllar önce görmüştü. Ancak belki de bugüne kadar kamuoyunu yeterince ikna edememişti. Ne zaman ki yargı bu karanlık ailenin sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirdi, işte o zaman “adaletin tokadı” sahneye çıktı.
Muhammed Yakut Gerçeği
Bu köşe yazısı sadece geçmişte yapılan iftiraların değil, aynı zamanda hala devam eden yeni kurbanların da bir savunusudur.
Can Tanrıyar’ın, internette ifşalarıyla bilinen Muhammed Yakut’u da oyununa nasıl dahil ettiğini hatırlatalım. Yakut’un kamuoyuna sunduğu pek çok ifşa, Tanrıyar tarafından servis edilmiş, yönlendirilmiş ve manipüle edilmiştir. Ancak sonuçta bedeli yine Muhammed Yakut ödemiştir. Şimdi Yakut, Türk yargısı karşısında hesap verirken Can Tanrıyar, arkasına saklanmaya çalıştığı medya perdesinin arkasında kaybolmaya devam etmektedir. Muhammet Yakut Tanrıyar’lara dava açtı.
İşte tam bu noktada soruyoruz:
Muhammed Yakut mu daha suçlu, yoksa onu yönlendiren Can Tanrıyar mı daha tehlikeli?
Cevabı aslında çok net: Birini kukla yapan eller görünür hale gelmişse artık kimse kandırılamaz!
AVM SALDIRISI: KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
Geçtiğimiz günlerde Tamar Tanrıyar’ın bir AVM’de gazeteciye “Benim hakkımda nasıl haber yaparsın!” diyerek fiziksel ve sözlü saldırıda bulunması, artık bu sürecin son çırpınışlarıdır. Sadece gazeteciliğini yapan bir meslektaşımıza yapılan bu saldırı, yıllardır ekran başında başkalarına iftira atmaktan çekinmeyen bu zihniyetin, gerçek gazetecilikle karşılaştığında ne denli savunmasız kaldığını da gözler önüne sermiştir.
Yani dostlar, işler artık öyle bir hale geldi ki, “köpeksiz köyde değneksiz gezenler” döneminin sonuna geldik. Mahkemeler kararını veriyor. Sosyal medya hesapları kapanıyor. Şantaj çarkı bozuluyor. Ve belki en önemlisi, kamuoyu artık gerçekleri görüyor.
Sacit Aslan’a Teşekkür Borcumuz Var
Cesaret her zaman alkışı hak eder. Sacit Aslan, yıllar süren sessizliği, belgeleri ve gözlemleriyle bozdu. Onun kalemi sadece bir magazin yazarı değil, aynı zamanda adaletin sesi oldu.
Gazetecilikte ‘ifşa’ kolay değildir. Hele ki medya ve para gücünü arkasına almış insanlara karşıysa bu ifşayı yapmak, ancak “meslek ahlakı olan” gazetecilerin işidir. Sacit Aslan diyor ki köşesinde “
‘Şantaj ve Örgütlü Suçlardan’ Ağır Cezada yargılanan Can Tanrıyar ve eşi Tamar Tanrıyar’ın ‘karanlık geçmişlerini’ sizlere tefrika halinde (yazı dizisi) aktaracağım.
Kimler kimler vardı bu şuursuzların alçaklığı ile karşı karşıya kalanlar arasında;
Ciner Holding’in sahibi Turgay Ciner, Türkiye’nin en büyük eğitim gruplarından Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları’nın kurucusu Enver Yücel, Ferit Şahenk… Borç batağından kurtulmak için yanaştığı iş insanı Suzan Sabancı, hatta Türk sinemasında “Bay Sinema” olarak anılan rahmetli Türker İnanoğlu… Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler…” yine dilimizdeki bir sözle anlatalım bunu. “keser döner sap döner ………! Can Efendi.”
Ve işte şimdi, temiz habercilik, yalan dolanla savaşını kazanmak üzere…
Son Söz:
Bugün hala ‘Tanrıyargiller’in ekranlarda, sosyal medyada ya da sahte gazetecilik platformlarında karanlıklarını parlatmaya çalıştığını görebilirsiniz. Ama unutmayın;
“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
Adaletin tokadı artık indirildi. Şimdi sıra, kamuoyunun bu gerçekleri hafızasına kazımasında…
Henüz okumayanlara Sacit Aslan’ın köşe yazısının linki:
https://www.sacitaslan.com/santaj-ve-orgutlu-suclardan-agir-cezada-yargilanan-tanriyargillerin-santaj-icerikli-yayinlarina-mahkeme-karari-ile-son-verildi-haberi-596573