Yasar ÇAKMAK
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kırık Kalp Tamircileri

Kırık Kalp Tamircileri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kırık Kalp Tamircileri

Fikret Orman, Serdar Bilgili, Sadettin Saran ve “Teselli-Endüstrisi”nin Perde Arkası

“Onların uğradığı yerde skor tabelası yok; yalnızca yarım kalmış hikâyeler ve mahkeme tutanakları var.”

Kırık Kalp Enstitüsünün Kurucuları

Üç eski kulüp başkanı—Fikret Orman, Serdar Bilgili, Sadettin Saran—Türkiye’de “camia” kavramını tribünlerden alıp magazin sayfalarına taşıdı. Başarı kupaları bir kenarda dursun; onlar asıl “duygu enkazı” koleksiyonlarıyla anılıyor.

Bu adamlar kazandıkları şampiyonluklardan çok, kadınların hayatlarına girdikten sonra geride bıraktıkları sessizlik, yalnızlık ve karmaşayla gündem oluyor.

Fikret Orman: Aşkın Süresi Değil, Zamanlaması

Beşiktaş’ın eski başkanı Fikret Orman için ilişkide önemli olan zamanlama değil, duygunun oluşturacağı etki gibi görünüyor. Son dönemde Güzide Duran’la yaşadığı ilişki çok konuşuldu. Duran hâlâ boşanma sürecindeyken birlikte kameralara el ele poz verdiler.

Aşk mıydı bu, yoksa zamanlaması iyi düşünülmüş bir medya stratejisi mi? Duran’ın ailesi, çocukları ve devam eden dava süreci varken bu denli rahat olmak, ilişkiden çok bir hamleyi andırıyor.

TV programlarına çıkışıyla da ilişkilendirilen bu beraberlik, romantizmin değil stratejik bir gündem kurmanın örneği gibiydi.

Serdar Bilgili: İlişki Çıkışlarına Kurulu Radar

Serdar Bilgili için ilişkilerin en belirleyici zamanı, kadınların duygusal olarak en savunmasız olduğu anlar. Boşanmış ya da ayrılığın hemen eşiğinde olan isimler onun radarına giriyor. Defne Samyeli, Cansu Dere, Nazlı Çelik, Deniz Çakır, Birce Akalay…

Hepsinin ortak noktası, ya bir ilişkiden yeni çıkmış olmaları ya da duygusal çalkantılar yaşamaları. Bilgili bu kadınlara yakınlaşıyor, ilişkiler ise genellikle sessiz sedasız sona eriyor.

Bir gönül koleksiyonu mu? Belki. Ama daha çok duygusal dalgalanmalara hızlı tepki veren bir refleks gibi. Hızlı başlar, hızlı biter. Geride ise kırık bir sessizlik kalır.

Sadettin Saran: Teselli Uzmanlığı ve Süreklilik

Sadettin Saran daha farklı bir profil çiziyor. Onun sahası daha sessiz, daha derin. Yorgun kadınlara sarılmak, kendini huzur gibi göstermek… Ama bu huzurun da bir raf ömrü var.

Hülya Avşar’la ilişkisinden Cansu Dere’ye, Birce Akalay’dan Amia Sandal’a kadar pek çok isim onun şefkatli kollarında “iyileşme süreci”ne girdi. Ancak bu süreçlerin sonunda kimse kalıcı olamadı. Saran için bu ilişkiler rehabilitasyon değil, geçici konaklama gibiydi.

Panorama: Kırık Kalplerin Zaman Çizelgesi

YılFikret OrmanSerdar BilgiliSadettin Saran
2013Hülya Avşar iddiasıHülya Avşar
2015Tuğba Coşkun başlıyorNazlı Çelik evliliğiHülya Avşar devam
2019Ulviyya AlexCansu Dere söylentisi
2023Tuğba Coşkun finalCansu Dere yine gündemdeCansu Dere yakınlaşması
2025Güzide Duran el eleEmine Saran’la iniş-çıkış, Amia Sandal

Çizelge gösteriyor ki yıllar değişse de davranış biçimi aynı kalıyor. Bu üç isim, bir dönemin güçlü figürleri olarak şimdi “duygusal geçiş noktaları”nın müdavimi hâline geldi.


Sessiz Çatışmalar, Derin Rahatsızlıklar

İlişkiden kopmuş kadınların bu üçlüye yönelmesi yalnızca kamuoyunun değil, eski eşlerin ve sevgililerin de gündeminde. Medyaya yansımayan çatışmaların varlığı kuvvetle muhtemel. Kapalı kapılar ardında rahatsızlık, öfke ve belki de hesaplaşmalar yaşanıyor.

Çünkü mesele sadece bir aşk değil. Bu ilişkiler, “yeniden başlama” umuduyla dolu kadınların, bir başkasının PR gündemine eklemlenme riskiyle karşı karşıya kalmaları.

Sonuç: Aşkın Tamiri, Koleksiyonculuk Değildir

Kırık kalp tamircisi olmak şefkat ister, ama bu şefkat bir portföy gibi yönetilirse adı sadece “duygusal yatırım” olur. Fikret Orman, Serdar Bilgili ve Sadettin Saran artık aşkı değil, refleksi temsil ediyorlar.

Kadınlar için uyarı net:

“Yeniden başlamak iyidir; ama o başlangıcın sizin hikâyeniz olduğundan emin olun. Başkasının manşetinde değil, kendi cümlenizde yer alın.”

Ek: Kırık Kalp Koleksiyonu – Kim, Ne Zaman, Nasıl?

Fikret Orman

  • Sedef Zaim – 1992-2012 – Evlilik ve iki çocuk, olaylı boşanma
  • Tuğba Coşkun – 2015-2023 – Uzun soluklu ilişki
  • Güzide Duran – 2025 – Boşanma davası sürerken başlayan yeni birliktelik
  • Ulviyya Alex – 2019 – Gözlerden uzak ilişki

Serdar Bilgili

  • Nazlı Çelik – Kısa evlilik, sessiz ayrılık
  • Defne Samyeli – Dedikodular güçlü, doğrulanmadı
  • Birce Akalay – 2021 – Sessiz yaşandı
  • Cansu Dere – 2019 sonrası – Medyada sık sık yer aldı
  • Deniz Çakır – Yakın çevre ilişkisi

Sadettin Saran

  • Emine Saran – Gel-gitli evlilik süreci
  • Hülya Avşar – 2015 – Sessizce başlayıp manşetlere taşındı
  • Cansu Dere – 2023 – Özel tutulan kısa birliktelik
  • Birce Akalay – Dedikodu aşamasında
  • Amia Sandal – 2024 – Mustafa Sandal’dan boşandıktan sonra duygusal yakınlık başladı

Final Notu: Bu Kadınlar Ne Bekledi, Ne Buldular?

Hayatlarının yorgun bir dönemindeydiler. Ya bir boşanmanın hemen sonrasında, Ya da bir uzun ilişkinin duvarlarını yeni yıkmışlardı.

Güçlü adamlar geldi hayatlarına. Arkasında medya gücü olan, parlayan kariyerleriyle etkileyen figürler. Ve kadınlar düşündü: “Belki yeniden güvenebilirim. Belki bu sefer sevgi yara sarar.”

Ama buldukları çoğu zaman bir “geçiş alanı” oldu. Onlar kalıcı bir liman ararken, bu adamlar konaklama yerinde kalmayı seçti.

Geriye ne kaldı?

  • Manşetler,
  • Magazin dosyaları,
  • Ve bir kez daha içe çekilmiş bir yalnızlık.

Bu kadınlar belki aşkı değil ama, bir gerçeği çok net öğrendi:

Güçlü görünen erkeklerin çoğu, duygusal sorumluluklardan kaçmakta daha hızlıdır.

O yüzden, “tamir etmek” isteyen her adama değil; Ruhunu ciddiyetle dinleyene, sessizliğine ortak olana gönül verilmeli.

Çünkü bu koleksiyonculukta aşk değil, tekrar eden bir alışkanlık var. Ve o alışkanlık başkalarının kalbinde iz bırakıyor

Aşklar, zamanlar, yüzler değişiyor. Ama koleksiyonculuk baki kalıyor.

 

Timsah Gözyaşları mı, Gerçek Destek mi?

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuklu menajer Ayşe Barım için adeta yıldızlar geçidi yaşandı. Duruşma salonunda yer kalmadı, çünkü Türkiye’nin en popüler oyuncularından Serenay Sarıkaya, Birce Akalay, Dolunay Soysert, Zerrin Tekindor, Miray Daner, Halit Ergenç, Selma Ergeç, Hande Erçel, Merve Dizdar, Metin Akdülger ve daha niceleri Barım’a destek için mahkeme salonundaydı.

Ama bu destek ne kadar samimi?

Ayşe Barım’ın avukatları, müvekkillerinin cezaevinde dört kez baygınlık geçirdiğini açıkladı. Saat 11.15’te başlayan savunmasında Barım, yöneltilen tüm suçlamaları reddetti. Mahkeme heyeti, tutukluluğun devamına karar verirken, duruşma salonunun dışında gözyaşları sel oldu. Ancak bazı gözyaşlarının samimiyeti sorgulanmaya değerdi.

Çünkü bu ülkede “ağlayanlar” çok ama “bekleyen” neredeyse hiç yok.

Duruşma sonrası salonun önünde gözyaşlarını tutamayan bazı oyuncuların, birkaç yıl sonra Ayşe Barım’ı hatırlayıp hatırlamayacağı ise büyük soru işareti. Bugün el ele fotoğraf verenlerin, yarın hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edeceği çok iyi bilinir bu camiada. “Sektör” denilen bu sahte dostluklar arenasında, düşenin dostu çok olmaz. Kamera ışığı sönünce, gerçek yüzler de kendini gösterir.

Bugün “canım arkadaşım” dedikleri Barım, yarın cezaevinde çürürken kaçı onu arayacak? Kaçı mektup yazacak, ziyarete gidecek, duruşmalarını takip etmeye devam edecek?

Bu yüzden diyoruz ki:

Timsah gözyaşları döken çok olur. Ama Ayşe Barım gibi isimlerin arkasında gerçekten duracak kaç kişi var, onu zaman gösterecek.

Timsah Gözyaşlarıyla Adalet mi Sağlanır?

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz günlerde öyle bir duruşma vardı ki… Sanki adliye değil de, gala gecesi! Ünlü menajer Ayşe Barım’ın tutuklu olarak yargılandığı duruşmada mahkeme salonuna akın eden “dostlar” resmen yıldızlar geçidine döndü.

Kimler yoktu ki?

Serenay Sarıkaya’dan tutun Birce Akalay’a, Zerrin Tekindor’dan Dolunay Soysert’e, Merve Dizdar’dan Halit Ergenç’e kadar ekranların tozunu yutmuş neredeyse tüm popüler yüzler oradaydı. Kimi ağladı, kimi gözlerini sakladı, kimi mahkeme çıkışında kameralara duygusal pozlar verdi. Hatta bazıları, sanki yıllardır Barım’ın yanındaymış gibi yürek dağlayan açıklamalar bile yaptı.

Ama biz bu filmi çok izledik!
Hem de defalarca…

“Canım arkadaşım” deyip ertesi gün unutanları gördük!

Bugün gözyaşları dökenlerin çoğu, yarın Barım içeride çürürken dizisinin galasına, ödül törenine, reklam anlaşmasına, Cannes kırmızı halısına koşacak. Çünkü bu sektör acımasız… Çünkü bu dünya vefasız… Çünkü bu camiada en büyük yalan “yanındayım” cümlesidir!

Ayşe Barım’ın avukatları, cezaevinde dört kez baygınlık geçirdiğini, sağlık sorunlarının ciddi boyutta olduğunu açıkladı. Barım ise mahkemede kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetti. Ama suçlu olsun ya da olmasın… Asıl mesele şu:

Bugün yanında poz verenler, yarın Barım’ın adını bile ağzına alacak mı?

Mahkeme koridorunda “dost gibi” görünen yüzlerin çoğu, kendi imajını kurtarmak, sosyal medyada “duyarlı ünlü” etiketiyle alkış almak için oradaydı. Onlar için adalet değil, PR önemliydi. Gözyaşı değil, kamera açısı değerliydi.

Biliyor musunuz, en çok neye üzülüyoruz?

Gerçekten Ayşe Barım’a gönülden bağlı olan birkaç insanın bu “rol yapan kalabalığın” arasında görünmez olmasına… O samimi birkaç dostun sesi, bu sahte ağlayanların arasında boğuluyor.

Çünkü bu ülkede herkes ağlar ama çok azı gerçekten acı çeker.

Bugün gözyaşı dökenlerin bir kısmı, yarın yeni menajerlerle çalışmaya başlayacak. Yeni projeler, yeni setler, yeni davetler… Barım içerde neyle uğraşırsa uğraşsın, dışarısı hayatına devam edecek. Kimse durmayacak, kimse beklemeyecek. Çünkü bu sistem “düşeni tekmeler, çıkanın sırtını sıvazlar.”

Evet, Barım belki suçsuz. Belki de değil. Buna karar verecek olan biz değiliz, adaletin ta kendisidir. Ama bu timsah gözyaşları… Bu yalandan sahneler… Bu gösterişli “dostluk pozları”… İşte bu samimiyetsizlik daha acı, daha yıkıcı!

Şimdi siz söyleyin:

Bugün Ayşe Barım’a sarılan o ünlüler, birkaç yıl sonra cezaevinde ziyaretine gidecek mi?

O mahkeme salonuna gelip ağlayanlar, onu hâlâ “canım arkadaşım” diye anacak mı?

Yoksa her şey sadece o anlık bir “rol” müydü?

Barım içeride acı çekerken, dışarıdaki o kalabalık eğlenceye, ödüllere, şöhret yarışına devam edecek mi?

Cevap belli aslında…

Bu camiada düşenin dostu olmaz.
Gözyaşları kuruduğunda geriye kalan sadece sessizlik olur.
Ve ne yazık ki… O sessizlik en çok içeridekilere acı verir.

Kırık Kalp Tamircileri
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Konseyi | Doğru Tarafsız Gazetecilik ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.