Sayın Bakan, Pazara Çıkın da Halkın Halini Görün!
Sayın Bakan Mehmet Şimşek,
Size net bir soru soruyorum:
Hiç semt pazarına çıktınız mı?
O övündüğünüz “ekonomik istikrar”ı, domatesin, biberin, patlıcanın fiyat etiketinde gördünüz mü?
Cebinizde kendi paranızla, kimliğinizi belli etmeden, halkın arasına karışarak alışveriş yaptınız mı?
Sanmam.
Çünkü yapsaydınız, televizyon ekranlarında “Her şey yolunda” diye nutuk atmak yerine, “Bu millet nefes
alamıyor” derdiniz.
Bir Gün Oğlumla Pazara Çıktım…
Geçen hafta oğlum Çağlar’la mahalle pazarına gittik.
Normalde bu işi eşim yapardı. Ama “Hadi biraz dolaşalım, fiyatlara bakalım” dedik.
Tezgâh tezgâh gezdik.
Domates 80 lira. Yan tezgahta 70 lira.
Üzüm, şeftali, incir ateş pahası.
Vatandaş bakıyor, başka tezgâha gidiyor ama fiyat yine aynı.
Herkesin umudu tek bir şey: Akşam pazarı.
Ayşe teyze bir tezgâhta pazarlık yapmaya çalışıyor. Tezgâhtar gülerek, “Abla yine mi sen? Akşam gel,
belki ucuza olur” diyor.
Kadın çaresiz, çekip gidiyor.
Pazardaki Gencin Söylediği Tek Cümle
Bir tezgahtaki delikanlıya sordum:
— Salatalık neden bu kadar pahalı? Halden kaça alıyorsunuz?
Cevap sertti:
— Abi, ne sen sor ne ben söyleyeyim. Bakan Bey diyor ya, her şey yolunda… O zaman bana değil, ona
sor. Üreticiden size gelene kadar üç kere el değiştiriyor. Her el değiştirmede birileri cebe indiriyor. Sonra
vatandaşa “Al ye” diyorlar.
İşte tablo bu kadar net.
Millet artık fileyi dolduramıyor, poşeti yarım doldurup çıkıyor.
Akşama kadar bekleyip üç domates, iki biber, yarım kilo meyve alan insanlarla dolu pazarlar…
Rakamlarla Türkiye Gerçeği
Bakın Sayın Bakan,
TÜİK’in bile gizleyemediği verilere göre gıda enflasyonu yıllık %70’in üzerinde.
Bağımsız araştırmalara göre bu oran %120.
Bir kilo domatesin fiyatı bir yıl önce ortalama 25 liraydı, şimdi 70–80 lira.
Emekli maaşı 10.000 lira. Pazar torbası haftada 800–1.000 lirayı buluyor.
Yani emekli maaşının %40’ı sadece gıdaya gidiyor.
Benzin 1 yıl önce 21 liraydı, bugün 45 lira.
LPG bile 20 lira sınırına dayandı.
Bu maliyet farkı, sofraya koyduğunuz salatalıktan, içtiğiniz çaya kadar her şeye yansıyor.
Bir Kahve İçmek Lüks Oldu
Eskiden sahilde, çay bahçesinde iki çay içmek günlük küçük mutluluktu.
Şimdi iki çay 100 lira, iki kahve 200 lira.
Yanına dondurma istersen 700 lirayı gözden çıkaracaksın.
Bu sadece Nişantaşı’nda değil, en fakir mahallelerde bile böyle.
Ülkenin Gerçek Gündemi Bu!
Sayın Bakan, siz hâlâ “Büyüme oranları” ile övünürken,
— Çocuklar kantinde tost alamıyor,
— Aileler haftada bir kez bile dışarıda yemek yiyemiyor,
— Emekli pazar arabasını yarım doldurup evine dönüyor.
Birbirinizi yemekle, siyasi kavgalarla, koltuk hesaplarıyla uğraşmayı bırakın.
Bu milletin sofrasındaki ekmeğe, tabağındaki meyveye bakın.
Hapishaneleri doldurmakla, cezalarla, yasaklarla övünmeyi bırakın.
Sayın Bakan, sizi son kez davet ediyorum:
Bir gün pazara çıkın. Yanınıza ne danışman alın, ne koruma…
Tezgâh tezgâh dolaşın, fiyatlara kendi gözlerinizle bakın.
Belki o zaman televizyonda “Her şey yolunda” derken biraz utanırsınız.
Çünkü bu halk artık karnını değil, cebini doyurmak zorunda kalıyor…


















