1. Haberler
  2. Haberkonseyi
  3. bir efsaneyi kaybettik

bir efsaneyi kaybettik

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Hiç tanık oldunuz mu? Canınızın acıdığını, hayatınızın anlamsızlaştığını. Çaresiz kaldığınızı! Allah
Kimsenin başına vermesin!
Ancak yaşayan bilir. Öyle bir acıdır ki, ancak evladınızı, ananızı babanızı kaybettiğinde anlarsınız.
Ben bunu yaşadım. Babamı kaybettim. Öz babam değildi belki. Ama “öz”den öteydi. Her gün “evlat
neredesin çabuk gel” sözleri hala kulağımda yankılanıyor, unutamıyorum. Öyle alışmışım ki. Her gün,
ama her gün İstanbul’un bir ucundan öteki ucuna koşa koşa gidiyordum.
Baba bildiğim Mehmet Ali Yılmaz’ın ardından çok gözyaşı döktüm. Tıpkı diğer evlatları gibi… Dağ
gibiydi. Benim için ulaşılmaz yüksek bir konumdaydı. Ama mütevazıydı. Samimiydi. Sözleri sahiciydi.
Kimse onu asla kandıramazdı. Kimseye de pabuç bırakmayacak kadar kabadayıydı. Bir elinin verdiği
yardımı diğer eli bilmezdi. Fakir babasıydı.
Söylenecek anlatılacak çok söz var. Ah be “baba” bizi, kardeşlerim Türkay’ı, Soner’i kız kardeşlerimi
yetim bıraktın gittin.
Ayakta dururuz elbet. Ama varlığın, bizim için sırtımızı yasladığımız bir “dağ” gibiydin. Hepimiz için
güvenceydin. Akıl hocasıydın. Bir bilendin.
Mehmet Ali Yılmaz benim için böyleydi. Hayatımın en önemli yıllarını onun yanında yaşadım. Size onu
anlatmaya kalksam, devlet adamlığından, spor Duayenliğinden bahsetsem yeteri kadar özelliklerini,
başarılarını, bıraktığı izleri ifade edemem belki.
Trabzon onun için her şeydi. Eski Futbolcu Lemi ne güzel demiş. “Karadeniz Zigana dağını kaybetti”
diye… 68 kuşağıydı. Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın arkadaşıydı… Dolmabahçe’ye demirleyen
Amerikan gemisinin askerlerini denize atacak kadar da cesaretliydi… Tarihe geçen bir şahsiyetti.
Amerikan bayrağına, Dündar Kılıç’la, Yılmaz Güney’le birlikte ateş eden bir Karadeniz delikanlısıydı…
Dedim ya hayatımın son yıllarında yeri doldurulamayacak kadar değerli ve güzel bir insandı. Her gün
saatlerce konuşurduk. Mesai gibi her gün işe gider gibi sohbetine, sofrasına giderdi. İster aç ister tok
olsun onun sofrasına oturmadan sohbetine katılamazdı… Ah be Zeki Alatlı, dağ gibi babamız gitti.
Senin o nefis yemeklerin de yetim kaldı…
Medya Dünyasında herkes onu bilirdi. Spor dünyasına katkılarını herkes takdir ederdi. Orta yaşın
üzerindeki gazeteciler bir zamanlar medyada estirdiği rüzgârla maaşlarına zam aldılar. Devrim
yapmıştı adeta… Gerçek bir gazeteciydi. A dan Z ye her şeyi bilirdi… Güneş Gazetesi, Karadeniz
Gazetesi onun bir eseriydi. İletişimin çağ atladığı bu devirde bile Karadeniz Gazetesinden asla
vazgeçmedi. Karadeniz Gazetesi onun misyonunu, çok değerli ismini devam ettirecek.
Trabzon Sporu üç büyüklerin yanına altın harflerle yazdıran büyük bir insan olarak bütün Karadeniz
arkasından gözyaşı döküyor…
Vatanını milletini bayrağını severdi. Mustafa Kemal Atatürk gibi, gençlerin gelecek olduğunu, Türk
İnsanının aydın olarak yetişmesi gerektiğine inanıyordu. İstanbul Haydarpaşa Lisesinde, Adana’da
Gümüşhane’de, Giresun’da, Zonguldak’ta okullar yaptırdı…
Bu satırları yazarken nefesim kesiliyor… Dedim ya. Babamı kaybettim. Türkiye “baba”sını kaybetti.
Ruhu şad olsun. Biz evlatları onun misyonunu tamamlamak için daha çok çalışacağız.

bir efsaneyi kaybettik
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Konseyi | Doğru Tarafsız Gazetecilik ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin