Magazin dünyasında aşklar, özellikle yaz aylarında çok hareketlenir. Hemen her gün bir ünlünün ilişki haberi ile karşılaşırsınız. Tam ‘birbirlerine ne kadar yakışmışlar’ diye düşünürken üç gün sonra bir bakarsınız başkaları ile birlikte olmuşlar bile… Bu defa onların görüntüleri ekranlarda, gazetelerde, dergilerde yer alır. Bu döngü böyle sürer gider.
Bir gazeteci olarak ben bu tür haberlerden bıktım usandım. Bir çoğu artık ilgi çekmiyor. Yeni bir projeleri yok, üretimleri yok, sosyal sorumluluğa dair bir çalışmaları yok ama bol bol aşk (!) haberleri var. Aslında çok zavallı bir durum, böyle var olmaya çalışıyorlar.
Aylardır belki de yıllardır, bir dizide oynamamışlar bir sinema filmi çekmemişler, şarkı yapmamışlar ama gündeme gelmenin yolunu bulmuşlar… Nasıl mı? Tabii ki en kolayını seçerek; yaptıkları işlerle değil, aşklarla.
Bunlar gündemde kalmak için son çırpınışlarını yapan ‘ünlüler’…
Benim dikkatimi çeken bir başka konu ise, ekrandaki ‘genç oyuncu enflasyonu’. Televizyon kanallarında bir yerli dizi furyasıdır gidiyor. Tanıtımları öyle çok yapılıyor ki, yayınlanacağı tarihte ekran karşısına kuruluyorsunuz. Dizideki kadın oyuncu çok güzel, erkek oyuncu çok yakışıklı. Böyle onlarca dizi başlıyor art arda. Sonra bir bakıyorsunuz yayından kalkmış. Daha oyuncuların adını bile ezberlemeden. Sırf güzel ve yakışıklı oldukları için rol kapan bu gençler sonra bir bakıyorsunuz ki ortadan kayboluyor.
Oysa eskiden böyle miydi? Türkan Şoray’ın, Hülya Koçyiğit’in, Filiz Akın’ın, Ediz Hun’un, Tarık Akan’ın, Cüneyt Arkın’ın, Yılmaz Güney’in adını bilmeyen var mı? Hiç birini unutmadık, unutmayacağız da. Hani çok eleştirilen, hiçbir şeyi beğenmeyen “Z kuşağı” var ya, işte onlar bile bu sanatçıların isimlerini ezbere biliyor. Bu ne büyük bir başarıdır! Bu başarıyı bundan sonra acaba kim yakalayabilir? Bence hiç kimse!
Beren Saat, Tuba Büyüküstün, Kıvanç Tatlıtuğ… Bunlar da iyi birer oyuncu. Bunları da unutmamak gerekir. Tuba Büyüküstün, Murat Boz ile oynadığı cesur sahnelerle gündem yarattı. Beren Saat, eşi Kenan Doğulu ile bir albüm çalışması içinde. Kıvanç Tatlıtuğ, sürekli kendini yeniliyor ve yeni projelerle kamera karşısına geçiyor.
Hep bir üretim içindeler, işleri ile gündemde olmayı seçiyorlar. Bu yüzden de her dönem varlar. Yeni şöhretlerin bu isimlerden öğrenecekleri çok şey var ama bence yanlış yönlendiriliyorlar. Medya ilişkileri yanlış, menajer seçimleri yanlış, umut bağladıkları ajanslar yanlış…
Özellikle de televizyon yapımcılarını tekelinde tutan ajansların kendi çıkarlarını koruma çabaları çoğu gence zarar veriyor. Ajanslar kendi oyuncularını satma derdine girerken, ekran hayali ile yanıp tutuşan nice yetenekli gençler de arada heba oluyor.
Önce kendilerine bir yığın vaatler verilen, Türkiye’nin şöhretlerinden biri olacağına inandırılan bu gençler, dizileri tutmayınca bir köşeye atılıveriyorlar. Onların psikolojilerini, yıkılan hayallerini düşünen yok! Gelsin sıradaki… Sistem böyle işliyor.
Konu gündemde kalmayı bilebilmek ve bunu hak edebilmek olunca aklıma Merve Boluğur geldi. Onun durumu hepsinden farklı. Tek amacı; öyle ya da böyle adından söz ettirmek. Şimdiye kadar bunu da başarmış görünüyor. Kendi sosyal medyasından yürüyor. Bir gün bir bakıyorsunuz bikinili seksi fotoğraflarını paylaşmış, bir başka gün kötü sesine aldırmadan şarkı söylemiş! Takipçilerini “Bugün acaba ne yapacak?” diye peşine takmış gidiyor.
Geçtiğimiz günlerde kendisini bir röportaj yapmak için aradım. Cevabı ,”İstemiyorum, çünkü benim magazin basınına ihtiyacım yok” oldu. Bence çıkan haberlerle, ağır eleştirilerle ilgili gazetecilere kızmasına, küsmesine hiç gerek yok. Hatayı kendisini yanlış yönlendiren basın danışmanında ya da menajerinde arasın!