Bir ünlü, bir manken, bir “sosyal medya fenomeni” olan Şevval Şahin, bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. Ama bu defa ne giydiği, ne de paylaşımlarıyla değil, çok daha vahim bir skandalla. Ne yazık ki, adı, toplumun en temel değerleriyle, devletin ciddiyetiyle ve hukukun üstünlüğüyle ilişkilendirilen bir suçla anılmaya başlıyor. Şevval Şahin, bir “Resmi Hizmete Mahsustur” yazısıyla donatılmış araçta yakalandı. Ticaret Bakanlığı’na ait gibi gösterilen, aslında iş insanı Burak Ateş’in tahsis ettiği bu araçta, ünlü mankenin olması, işin sadece yüzeysel kısmı. Asıl mesele, devletin, kamu kaynaklarının ve yasal belgelerin ne kadar ucuz bir şekilde kirletildiği.
SOSYAL MEDYA KRALI OLMAK, HUKUK TANIMAMAK DEMEK Mİ?
Şevval Şahin gibi bir ünlü, her gün milyonlarca kişiye örnek oluyor. Ama hangi örneği veriyor? Zenginlik, şöhret ve popülerlik, yasal sınırları çiğnemeyi haklı çıkarabilir mi? Hayır, çıkarmaz! Sosyal medya sayesinde bugün “yıldız” olmuş birinin, sırf şöhreti sayesinde devletin kaynaklarını kendi çıkarı için kullanması, hukukun yok sayılması demektir.
“Resmi Hizmete Mahsustur” yazılı bir araca binmek, basit bir trafik ihlali ya da şöhretin getirdiği bir rahatlık değil, toplumun en kutsal değerlerinden biri olan devletin resmi belgelerinin, kurumsal güvenliğinin hiçe sayılmasıdır. Bugün, Şevval Şahin bu skandalı yaşarken, yarın başka ünlüler de bu “yasal boşluklar” aracılığıyla daha büyük oyunlar oynayabilirler.
DEVLETİN GÜVENİNİ SARSMAK, SUÇTAN DAHA FAZLA ZARAR VERİR
Her vatandaşın erişemediği devletin kaynaklarını kullanmak, tek kelimeyle utanç vericidir! Burada sadece Şevval Şahin’in adı geçiyor olabilir, ama olayın gerçek yüzü çok daha derindir. Ticaret Bakanlığı açıklama yaptı ve bu aracın bakanlığa ait olmadığını belirtti. Ancak mesele, sadece yanlışlıkla bir resmi belge kullanmakla kalmıyor. Bir vatandaşın bu kadar rahatlıkla devletin belgesini usulsüz ve hakkaniyetsiz şekilde kullanabilmesi, devletin ve toplumun güvenliğini tehdit eder.
Şevval Şahin’in bu hareketi, her şeyden önce, toplumun hukuki ve ahlaki temellerine büyük bir darbe vurmuştur. Çünkü devletin belgelerini kimse, ne kadar ünlü olursa olsun, ne kadar zengin olursa olsun, kişisel çıkarları doğrultusunda kullanmamalıdır.
SAHTECİLİK SUÇU: CEZASIZLIK DEVAM EDİYOR!
Bir de işin en vahim boyutu var: Bu olayda sadece aracın sahibi Burak Ateş ve Şevval Şahin değil, aynı zamanda aracın şoförü de suçlu. Şoför M.A., devletin resmi aracını ve belgesini sahte bir şekilde kullandığı için suçlu bulunmuş ve hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçlaması yapılmış.
Ama bu dava sadece cezalarla bitmemelidir. Toplumun vicdanında da hesap verilmelidir. Bir ünlü, “Benim param var, bana her şey serbest” düşüncesiyle hareket edemez. Eğer bir ünlü, kendi çıkarları için devletin resmi belgelerini çiğnerse, o zaman toplumun güvenini ve hukuk sistemini nasıl koruyacağız?
ADALET HERKES İÇİN GEÇERLİDİR
Şevval Şahin gibi isimlerin, bir aracı kullanırken dahi toplumun çıkarlarını gözetmesi, yasaların gerekliliğini anlaması gerekir. Adalet, sadece sıradan insanlara değil, ünlülere de eşit olmalıdır.
Bugün yaşanan bu skandal, sadece Şevval Şahin’i değil, tüm halkı ilgilendiriyor. Bu, yasal düzenin nasıl kolayca ihlal edilebileceğini gösteren tehlikeli bir örnektir.
DERİN TALU’NUN HAVALİMANI SKANDALI: TOPLUMUN BİR YANSIMASI MI?
Ülkemizin en ünlü isimlerinden biri olan Derin Talu, geçtiğimiz günlerde sosyal medyada büyük bir skandala imza attı. Birçok insanın kendini “influencer” olarak tanımladığı, aslında parlatılmış bir imajın arkasında gizli bir boşluğu barındıran bu tür figürler, ne yazık ki medyanın ilgisini hep çekmiştir.
Havalimanına bikinisiyle gitmek, tabii ki özgür bir tercih olabilir. Ancak bu durum, yalnızca bir bireyin serbestlik anlayışını yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda geniş bir kitleye de örnek oluşturur. Bu kadar basit ve gösterişli bir şekilde “özgürlük” algısı yaratmaya çalışmak, sadece popülariteye odaklanmış bir kaygının ürünü gibi görünüyor.
Ne yazık ki Derin Talu’nun bu adımı, ne “cesur bir tavır” ne de “özgürlük mücadelesi” olarak takdim edilemez. Bikinisiyle bir havalimanına gitmek, sadece toplumsal bir değer eksikliğini gözler önüne seriyor.
Toplumda doğru ve yanlışın ne olduğuna dair bir sınır çizmek, özellikle sosyal medyada dikkatle seçilmesi gereken bir konu. Birçok genç, influencer’ların her adımını takip ediyor ve onları model alıyor. Derin Talu gibi isimlerin, daha fazla düşünmeden attığı her adım, maalesef bir kültürün daha zayıflamasına sebep oluyor.
Bu tür “şok edici” hareketler, öne çıkmak adına yapılan birer performans halini alıyor. Derin Talu’nun bikinisiyle havalimanına gitmesi, sadece magazin gündemini sarsmakla kalmadı, aynı zamanda toplumsal değerlerin bir kez daha sorgulanmasına sebep oldu.
Günümüzde insanlar, sadece özgürlük adına her şeyi yapabileceğini düşünüyor. Ancak özgürlük, bir başkasının hakkına zarar vermemekle anlamlıdır. Bikinisiyle havalimanına gitmek, yalnızca kişisel bir tercih değil; aynı zamanda toplumsal bir mesajı da içermektedir.
#ŞevvalŞahin, #DerinTalu, #Skandal, #ResmiAraç, #Sahtecilik, #Adalet, #HukukunÜstünlüğü, #ToplumsalDeğerler, #Ünlüler, #SosyalMedya


















