Son yıllarda erkeklik kavramı üzerine birçok tartışma yapılıyor. Toplumun cinsiyet rollerine dair beklentileri, geleneksel değerlerin baskısı, erkeklerin ruh sağlığını derinden etkileyen bir baskı unsuru haline geldi. Ancak bu baskı, erkekleri sadece fiziksel değil, psikolojik açıdan da zayıflatan bir etken. Güvensizlik, şüphe, kontrol ve baskı, medyanın ve toplumun dayattığı kalıplarla birleşerek, “hasta ruhlu” bireyler ortaya çıkarıyor. Bu yazıda, bu sorunların kökenlerine inerek, bir erkeğin kendi enerjisini nasıl yönetebileceğini keşfedeceğiz.
Güvensizlik, özellikle modern ilişkilerde baş gösteren en başat sorunlardan biri. Erkekler, bazen karşılarındaki kişinin sadakatine olan inançlarını yitirirler ve bu durum, onların ruh hallerini sarsar. Bu güvensizlik duygusu zamanla kontrol takıntısına dönüşebilir. Sevgilinin cep telefonuna, sosyal medya hesaplarına veya arkadaş çevresine aşırı müdahale, erkeğin içsel çatışmalarının dışa vurumudur. Bu kontrol arzusu, aslında bir savunma mekanizmasıdır; zayıflamaktan korkan bir birey, başkalarını kontrol ederek kendini koruma çabası içindedir.
Ancak bu çaba, kısa vadede belki bir güvence sunabilir; ama uzun vadede ilişkilere büyük zarar verir. Kadınlar, özgürlüklerini kısıtlayan, onları baskı altına alan birinin yanında bulunduklarında, ya sindirilir ya da o ilişkiden uzaklaşmayı tercih ederler. Bu durum, erkeklerde daha da derinleşmiş bir yalnızlık ve değersizlik hissi yaratır. Uçurumdan daha da derinlere düşmeden, bu döngüyü kırmak şart.
Şüphe ise, güvensizlikle el ele giden bir başka sorun. Birçok erkek, kendi içsel çatışmalarını çözümsüz bırakıyor ve partnerlerinin davranışlarını sorgulamaya başlıyor. Bu sürekli sorgulama, hem kendileri hem de partnerleri için yıpratıcı bir hale geliyor. İlişkilerin temelinde güven yattığını unutmamak gerekiyor. Güven, zamanla inşa edilir; ama şüphe, bir anlık bir düşünceyle yok edilebilir.
Erkeklerin, bu duygularla başa çıkmanın yollarını öğrenmesi gerekiyor. Enerjiyi yönetmek, ruh sağlığının korunmasında kritik bir öneme sahip. Meditasyon, spor ve kişisel ilgi alanları, erkeklerin kendilerini ifade edebilecekleri güvenli alanlar yaratabilir. Kendi iç dünyasında barış sağlamak, hem kişisel hem de ilişkisel açıdan büyük bir fayda sağlayacaktır.
İçsel huzuru bulmak, yalnızca bireyin kendisi için değil, aynı zamanda çevresindeki ilişkiler için de olumlu bir etki yaratacaktır. Enerjimizi doğru yönetmeyi öğrendiğimizde, hem kendimizi hem de sevdiklerimizi daha sağlıklı bir biçimde sevebiliriz. Unutmayalım, kapalı kalmaktansa, içsel huzurumuzu bulmak ve kendiliğimizle yüzleşmek her zaman daha değerlidir.
Simay ohara / Enerji terapisti


