1. Haberler
  2. MAGAZİN
  3. Bir Kadının Sessiz Çığlığı: Meral Kaplan Olayı

Bir Kadının Sessiz Çığlığı: Meral Kaplan Olayı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir dönemin pırıltılı yüzlerinden biriydi Meral Kaplan. Podyumların aranan modeli, ekranların renkli yüzü, kimi zaman bir dizide yan rol, kimi zaman magazin programlarında neşeli kahkahalarıyla yer aldı. Ancak bugün o kahkahaların yerini suskunluk, şöhretin yerini kamuoyu önünde yaşanan bir düşüş aldı. Belki de bu olay, yalnızca bir magazin figürünün düşüş hikâyesi değil; aynı zamanda Türkiye’de kadının adaletle, medya ile özel hayatla ve toplumla olan çetin ilişkisini de gözler önüne seren sembolik bir vakadır.

Dolandırıcılık İddiası: Gündemin Merkezine Düşüş

Meral Kaplan geçtiğimiz haftalarda, oldukça ciddi bir suçlamayla gündeme geldi: arsa ve arazi satışında sahte belge düzenlemek, yani halkın anlayacağı tabirle emlak dolandırıcılığı.

İddialara göre, değeri 20 ila 23 milyon TL arasında olan bir taşınmaz satışında Kaplan’ın da ismi geçen belgeler sahteydi. Gözaltına alındı, ifadesi alındı ve daha sonra adli kontrolle serbest bırakıldı. Kendisi, her zaman olduğu gibi suçlamaları kesin bir dille reddetti:

“Ben emlak işi yapmadım, kimseyi dolandırmadım. Yalnızca tanıdığım birinin ricasıyla aracı oldum.”

Bu beyan savunma olabilir ama ortada ciddi bir soruşturma ve mağdur iddiaları varken, kamuoyunun ilgisi doğal olarak bu noktaya kaydı. Özellikle kadın figürlerinin adının karıştığı adli vakalarda toplumsal yargının ne kadar acımasız olabileceğini daha önce de birçok kez gördük.

Ancak Meral Kaplan için bu yalnızca başlangıçtı.

Bir Anneye Çizilen Sınırlar: Velayet Mücadelesi

Kaplan, bir süre önce iş insanı Erhan Kanıoğlu ile olan evliliğini noktalamıştı. Bu evlilikten bir kız çocuğu dünyaya gelmişti. Boşanmanın ardından başlayan velayet mücadelesi ise, Türkiye’de aile hukukunun kadınlar üzerindeki psikolojik etkilerini tartışmak için bir örnek vaka niteliği taşıyor.

Mahkeme, Meral Kaplan’ın çocuğunun velayetini babaya verdi. Üstelik Kaplan’ın, eski eşine maddi tazminat ödemesine de karar verildi.

Bu süreç, basında “bir annenin çocuğunu kaybetmesi” olarak yansıtıldı. Ancak mesele bundan çok daha karmaşıktı. Kaplan’ın ifadesiyle, kamuoyuna yansıyan iddialar, hakkında çıkan haberler ve devam eden davalar sebebiyle kızını göremez hâle gelmişti. Ve işte tam bu noktada, olaylar yeniden büyüdü.

Çocuğun Yurt Dışına Götürülmesi Girişimi: Bir Annenin İsyanı

Meral Kaplan, kamuoyuna yaptığı açıklamada, eski eşi Erhan Kanıoğlu’nun kızlarını yurt dışına götürmeye çalıştığını iddia etti. Bu iddiaya göre Kanıoğlu, Kaplan’ın içinde bulunduğu hukuki karmaşanın çocuğa zarar vereceğini savunarak, kızlarını Türkiye’den uzaklaştırmak istiyordu.

Kaplan ise bu girişimi “çocuğun kaçırılması” olarak gördü ve karşı dava açtı.

Burada kritik olan soru şu: Bir annenin çocuk üzerindeki duygusal hakları, bir babanın ‘koruma’ içgüdüsüyle sınırlanabilir mi?

Medyanın Rolleri ve Toplumsal Algı

Meral Kaplan olayı, sadece adli bir süreci değil, aynı zamanda medya ve toplumun yargılama alışkanlıklarını da gözler önüne seriyor.

Basında çıkan her haber, sosyal medyada yapılan her yorum, Meral Kaplan’ı daha da yalnızlaştırdı. Kimi onu “suçlu” ilan etti, kimi ise “magazin figürü olduğu için adaletin önünde değersiz” buldu.

Oysa adalet, kişinin mesleğine, geçmişine ya da cinsiyetine göre işlememeli. Meral Kaplan suçluysa, bu hukuk önünde ispatlanmalı. Suçsuzsa, toplum onu linç ederek ikinci kez cezalandırmamalı.

Ancak Türkiye’de özellikle kadınların içinde bulunduğu adli vakalarda “algı mahkemesi” çoktan kararı verir. Gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemez.

Sonuç: Bireyin İçi ve Dışındaki Çöküş

Meral Kaplan’ın yaşadıkları, sadece bir ünlünün başına gelen şanssızlıklar zinciri değil. Bu hikâyede; kadınların adalet sistemi karşısındaki kırılganlığı, kamuoyunun önyargısı, medyanın sansasyon iştahı ve bireyin kendi hayatındaki seçimleri birbirine karışıyor.

Kaplan belki de bugüne kadar medyada fazla yer aldı, ama kimse onun iç dünyasında yaşadığı yıkımı görmedi.

Bugün sessiz, yalnız ve mücadeleci bir kadın figürüyle karşı karşıyayız. Henüz hiçbir şey netleşmiş değil. Ancak kesin olan bir şey var:

Göz önünde yaşamak, görünmez acılar çekmenin önüne geçmiyor.

Not: Bu yazıda yer alan bilgiler, kamuya açık haber kaynaklarından ve tarafların açıklamalarından derlenmiştir. Yargı süreci devam etmekte olup, tüm taraflar hakkında masumiyet karinesi geçerlidir.

Bir Kadının Sessiz Çığlığı: Meral Kaplan Olayı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Konseyi | Doğru Tarafsız Gazetecilik ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.