2 kat arttı! ‘NATO kararı Türkiye’yi etkiler’
Ukrayna’daki Rus işgali Kuzey Avrupa’daki ülkeleri de tedirgin ediyor. Özellikle NATO üyeliği konusu Finlandiya ve İsveç’te gündemin ilk sıralarında. Peki Rusya, Ukrayna’dan sonra hedef olarak kendine Finlandiya ve İsveç’i seçer mi? AB üyesi olan bu iki ülke NATO’ya üye olacak mı? Uzmanlar dikkat çeken tespitlerde bulundu.
Ukrayna’daki Rus işgali özellikle Kuzey Avrupa’daki ülkeleri tedirgin ediyor. Olası NATO üyeliği konusu Rusya ile yaklaşık 1335 kilometrelik bir sınırı paylaşan Finlandiya ile Rusya’nın Avrupa’daki kalesi olarak görülen Kaliningrad’a yakınlığıyla dikkat çeken İsveç’te gündemin üst sıralarındaki yerini koruyor. Bugüne kadar NATO’ya karşı mesafeli bir tavır izleyen her iki ülkede olası bir üyeliğe verilen halk desteği neredeyse ikiye katlandı, İsveç’te bu oran yüzde 50’lere, Finlandiya’da ise yüzde 60’lara ulaştı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg‘in son açıklaması ise her iki ülkenin NATO üyeliklerini bir kez daha tartışmaya açtı. Ukrayna Savaşı’nın aylar hatta yıllarca sürebileceğini söyleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in İttifak’a dahil olmayı istemeleri durumunda bu talebin hızlı bir biçimde gerçekleştirileceğini ifade etti. Olası üyeliğe yeşil ışık yakan Finlandiya Başbakanı Sanna Marin ise ülkesinin birkaç hafta içinde NATO’ya girmek için resmi başvuruda bulunabileceğini söyledi.
NATO ÜYESİ OLMAYA YAKINLAR MI?
AB ülkeleri içinde Rusya ile en uzun sınıra sahip olan ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana askeri olarak tarafsız kalan Finlandiya’nın NATO kararını yaz öncesi vermesi bekleniyor. Ülkenin başbakanı Sanna Marin yaptığı açıklamada konuyu gereğinden fazla uzatmayacaklarını belirterek, “Sanırım tartışmayı yaz ortasından önce bitireceğiz” ifadelerini kullandı. Marin’in son açıklamasında ise kararlarını aylar değil haftalar içinde, çok kısa bir süre içinde açıklayacaklarını belirtti. Kısa süre öncesine kadar 1814’ten beri hiçbir savaşa karışmamış olan ülkesinin tarafsızlığını korumak istediğini dile getiren İsveç Başbakanı Magdalena Andersson da Rusya’nın Ukrayna işgalinden beri NATO üyeliği seçeneğini dışlamadıklarını belirtti. İsveç’te yayın yapan Svenska Dagbladet gazetesi yazarlarından Torbjörn Nilsson, Magdalena Andersson ve partisinin harekete geçtiğini, hatta Başbakan’ın hedefinin en geç iki ay içinde İsveç’i NATO’ya üye yapmak olduğunu köşesinde yazdı.
Peki NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in açıklamalarını nasıl yorumlayabiliriz? NATO, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın etkisiyle kısa vadede Finlandiya ve İsveç’i bünyesine katabilir mi? Rusya’dan gelen tehditler her iki ülkenin NATO üyeliği önünde bir engel oluşturabilir mi? Finlandiya ve İsveç, NATO’ya şu anda ne kadar yakın? Konuyu Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu ve Hamburg Protestan Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve Dış Politika Enstitüsü Araştırmacısı Dr. Yaşar Aydın ile konuştuk.
‘GOTLAND ADASI STRATEJİK ÖNEME SAHİP’
Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in İsveç ve Finlandiya’ya yeşil ışık yakan açıklamalarının sürpriz olmadığı görüşünde. NATO’nun SSCB tehdidine karşı kurulmuş askeri bir ittifak olduğunu ve SSCB’nin yıkılışı ile Rusya’nın tehdit olmaktan çıktığını hatırlatan Doç. Dr. Köroğlu, 90’lı yılların başından itibaren NATO’nun varoluş sebebinin sorgulanmaya başladığını söyledi. Bu sürecin Rusya’nın Ukrayna işgaline kadar devam ettiğini söyleyen Doç. Dr. Köroğlu, Ukrayna’da yaşananlardan sonra Avrupa’nın Rusya’yı yeniden ciddi bir askeri tehdit olarak görmeye başladığını söyledi. “Önümüzdeki haziran ayında NATO Liderler Zirvesi’nde NATO’nun yeni strateji belgesi kabul edilecek. Böylece NATO’nun en son gelişmelerle tehdit tanımını nasıl güncellediğini göreceğiz” diyen Doç. Dr. Köroğlu, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile savaşın Avrupa Birliği sınırlarına dayandığını vurguladı.
“Stoltenberg’in Rusya ile oldukça uzun sınırları olan Finlandiya ve Kaliningrad’a yakın olan İsveç’in de NATO üyesi olmasını istemesi oldukça anlaşılabilir bir durumdur” diyen Doç. Dr. Köroğlu, Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında Avrupa’nın artık büyük bir tehdit altında olduğuna dikkat çekerek, “Bu nedenle NATO ivedilikle bu iki ülkenin NATO üyesi olmasını istiyor” ifadelerini kullandı. Özellikle Rus toprağı Kaliningrad’a yakınlığıyla dikkat çeken İsveç’e bağlı Gotland Adası’nın stratejik önem taşıdığının altını çizen Doç. Dr. Köroğlu, “İsveç daha önce 2019’da Gotland Adası’na füze savunma sistemi yerleştirmişti. Gotland Adası, Rusya’nın AB ülkeleriyle çevrili toprağı Kaliningrad’a çok yakın. Rusya, Kaliningrad’a nükleer füzelerinin sayısını artırmaya devam ediyor ve ayrıca Rus filoları da burada bulunmakta. Baltıklar’da bu anlamda ciddi bir Rus tehdidi bulunuyor” diye konuştu.
‘RUSYA’NIN UKRAYNA’DA YAPTIĞINA KARŞI HAMLE OLUR’
Stoltenberg’in açıklamalarına birkaç okuma birden yapılacağını söyleyen Dr. Yaşar Aydın, NATO’ya üye ülkeler arasında bir bütünlük olmadığına dikkat çekti. Stoltenberg’in açıklamalarının NATO içindeki dayanışma ruhunu canlı tutmaya yönelik olduğunu belirten Dr. Aydın, “İttifakın öyle mermer misali bir bütünlük içinde olmadığını görüyoruz” dedi. Stoltenberg’in dikkat çeken açıklamasının Rusya ve Putin’e yönelik bir mesaj taşıdığını söyleyen Dr. Aydın, “Stoltenberg’in açıklamalarını Rusya ve Putin’e yönelik bir rest olarak okuyabiliriz. Bu açıklamalar ‘Biz uzun süreli bir mücadeleye hazırız ve bu konuda kararlıyız’ mesajı barındırıyor” yorumunda bulundu.
Stoltenberg’in sözleriyle birlikte NATO ülkelerinin Ukrayna’ya silah desteğinin devam edeceğinin anlaşıldığını kaydeden Dr. Aydın, “Uluslararası konjonktür, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasına uygun gibi görünüyor. Bir nevi Rusya’nın Ukrayna’da yaptığının karşı hamlesi gibi. Bu çıkışı bir pazarlık gibi de görebiliriz. Ukrayna konusunda çözüme karşılık iki Kuzey Avrupa ülkesinin NATO üyeliği gibi. Ya da Rusya’nın tepki ve kararlılığını test etme amaçlı bir hamle olarak” ifadelerini kullandı. Rusya ile yaklaşık 1335 kilometrelik sınırı bulunan Finlandiya’ya ayrı bir parantez açan Dr. Aydın, Rusya’nın özellikle Finlandiya konusunda en az Ukrayna kadar hassas davranabileceğine de dikkat çekti. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması kararı için bir oybirliğinin gerektiğini hatırlatan Dr. Aydın, “Oybirliği sağlanır mı? İlerde değişebilir ama mevcut durumda bu yönde bir mutabakatın olmadığı ortada” yorumunda bulundu.
FİNLANDİYA’DA NATO’YA DESTEK YÜZDE 62, İSVEÇ’TE YÜZDE 51
Finlandiya ve İsveç arasında özellikle Finlandiya’da NATO’ya yönelik daha güçlü sinyaller söz konusu. Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu da bu detaya dikkat çekti. Finlandiya’nın İsveç’e göre NATO üyeliği konusunda daha istekli olduğunu belirten Doç. Dr. Köroğlu, İsveç’teki kamuoyu yoklamasında NATO desteğinin yüzde 51 çıktığını, Finlandiya’daki araştırmalara göre ise halkın yüzde 62’sinin NATO’yu desteklediğinin ortaya çıktığını vurguladı. Halkın desteği ve Finlandiya Başbakanı Sanna Marin’in yeşil ışık yakan açıklamalarına rağmen Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün konuya temkinli yaklaştığını hatırlatan Doç. Dr. Köroğlu, “Niinistö, ülkesinin NATO’ya katılmasının, mevcut gerilimi ve savaş riskini artırabileceğini de vurguluyor” dedi. “Finlandiya ve İsveç eğer kendi iç siyasetleri dahilinde NATO’ya girmeye karar verirlerse Rusya tehdidi haricinde NATO üyeliğinin önünde bir engel olduğunu düşünmüyorum” diyen Doç. Dr. Köroğlu, şu anda İsveç’in iç siyasi dengelerine bakıldığında 8 partiden 4’ünün NATO’ya olumlu baktığını, daha önce NATO’ya karşı olumsuz bir yaklaşımı olan İsveç’in NATO’ya çok daha fazla yaklaşmış durumda olduğuna dikkat çekti.
Bir örnek de Finlandiya’dan veren Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, “Ukrayna’daki savaştaki sivil kayıplar arttıkça Finlandiya’da geleneksel olarak askeri tarafsızlığı savunan Merkez Partisi de NATO üyeliğini destekleyeceğini ifade etmiştir” dedi. İsveç ve Finlandiya’nın tarafsız tutumlarına da değinen Doç. Dr. Köroğlu, İsveç’in 1949’dan beri savaşlardaki tarafsız tutumunu devam ettirdiğini ileri sürdüğünü ancak Bosna Hersek, Kosova, Afganistan ve Libya’da NATO’nun misyonlarına aktif olarak katıldığını hatırlattı. Doç. Dr. Köroğlu, Finlandiya’nın da 1995 yılında AB’ye üye olduğunu hatırlatarak, “AB, NATO şemsiyesi altında güvenliğini sağladığı için tarafsız tutumu aslında ortadan kalkmıştır denilebilir” yorumunda bulundu. Doç. Dr. Köroğlu, İsveç’in son olarak Rusya işgali sonrasında Ukrayna’ya silah yolladığını ve tarafsız statüsünün tamamen değiştiğini vurgulayarak ülkenin yükselen Rus tehdidine karşı savunma bütçesini artıracağını açıkladığını söyledi.
‘1990 SONRASI DOĞAN GENÇ NÜFUSUN ETKİSİ VAR’
Finlandiya, Soğuk Savaş yıllarında SSCB’ye komşu olmasının etkisiyle stratejik adımlar atmıştı. Hatta Ukrayna’daki Rus işgalinin başladığı ilk günlerde Finlandiya’nın geçmişte SSCB’ye karşı yürüttüğü başarılı diplomasi hatırlatılmış ve “Fin diplomasisi Ukrayna’ya örnek olmalıydı” yorumları yapılmıştı. Peki geçmişte SSCB ve Rusya ile stratejik ilişkiler geliştiren Finlandiya neden şimdi NATO’ya girme konusunda İsveç’ten bile daha istekli görünüyor? Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, Finlandiya’nın 1995 yılında AB’ye üye olmasından sonra işlerin Finlandiya cephesinde değiştiğini söyledi. AB üyeliğiyle birlikte Soğuk Savaş sonrasında Finlandiya’nın artık Batı bloğunda yer aldığını vurgulayan Doç. Dr. Köroğlu, “Bu durum bize Soğuk Savaş sırasındaki ‘Fin diplomasi’sinin artık çok sürdürülebilir bir noktada olmadığını göstermektedir” diye konuştu. Finlandiya’da halkın yüzde 62’sinin Rusya’nın bir tehdit olduğuna ve ülkenin NATO’ya üye olmasının daha güvenli olacağını düşündüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Köroğlu, “Kamuoyundaki fikir değişikliğinde 1990 sonrası doğan ve AB’nin çatısı altında yetişen genç nüfusun etkisi olduğu düşünülebilir” diye devam etti.
Dr. Yaşar Aydın da İkinci Dünya Savaşı sonrası ile günümüz koşullarının birbirinden bir hayli farklı olduğunu vurguladı. Geçmişte Doğu Avrupa’daki konumunu korumak isteyen statüko yanlısı bir Sovyetler Birliği’nin olduğunu, bu ülkenin nükleer silahlara sahip olduğunda ABD’nin nükleer kapasitesinden bir hayli uzakta kaldığını söyleyen Dr. Aydın da şu yorumda bulundu:
“Günümüzde ise revizyonist bir Rusya ile karşı karşıyayız. Ekonomik, askeri ve demografik güç dengeleri Batı aleyhine değişiyor. Finlandiya yönetim ve diplomasisinin, Rusya karşısında tarafsız kalmanın bir güvence sağlamadığı kanaatine varmış olabileceği bir başka neden olabilir.”
Peki Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasına karşı Türkiye’nin tutumu nasıl olur? Bu iki ülkenin NATO’ya dahil olmaları Türkiye’yi nasıl etkiler? Dr. Yaşar Aydın, bu iki ülkenin NATO üyeliklerinin Türkiye’ye hem avantaj hem de dezavantaj sağlayabileceğini söyledi. “İttifakın kuzeye doğru genişlemesi Türkiye ve dolayısıyla Türkiye’nin ilgi alanları olan Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya üzerindeki Rus baskısını azaltabileceği gibi, tarihte olduğu gibi Rusya’nın bu bölgelere ağırlık vermesine de yol açabilir” diyen Dr. Aydın, Türkiye’nin denge politikasını mümkün olduğunca sürdürmesi gerektiğinin altını çizdi ve “Olayların dinamiği Türkiye’yi tercih yapmaya, denge politikasından vazgeçmeye zorlayabilir ancak Türkiye’nin yeri Batı dünyasıdır ve öyle de kalmalıdır” dedi.
Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu ise Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı gelmeyeceğini söyledi. Geçmişte Avusturya’nın NATO üyeliğine yönelik Türkiye’nin tavrına bir hatırlatma yapan Doç. Dr. Köroğlu, “Her ne kadar daha önce Türkiye, Avusturya’nın NATO üyeliğine Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki negatif tutumu nedeniyle olumsuz oy kullanmış olsa da Finlandiya ve İsveç ile böyle bir denge söz konusu değildir. Ayrıca şu anda yaşanan savaş sonrası güvenlik tehditleri tırmanmıştır ve uluslararası konjonktür değişmiştir” dedi. Rusya’nın özellikle Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı geleceğini söyleyen Doç. Dr. Köroğlu, “Eğer böyle bir şey olursa Rusya, Finlandiya’ya misilleme yapacağını savaşın başında belirtmiştir. Rusya, Ukrayna’yı işgal etmesine neden olarak NATO tarafından Rusya’nın çevrelendiği iddiasını ortaya koymuştur. Rusya’nın kendi sınırları ve NATO ülkeleri arasında tampon olabilecek ve tarafsız statüde ülkelerin olmasını tercih ettiği çok açıktır” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, son dönemde Rusya’ynın Finlandiya’ya göz dağı verdiğini şu sözlerle anlattı:
“Finlandiya’nın NATO üyeliği konusu gündeme gelince bir Rus uçağının Finlandiya hava sahasını ihlal ettiğinden şüphelenildiğini ve ardından Finlandiya Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı ile diğer bazı hükümet hizmetlerinin internet sitelerine siber saldırı düzenlendiği görülmüştür. Olaylar, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Finlandiyalı milletvekillerine yaptığı bir internet yayını konuşmasıyla aynı zamana denk gelmesi de Rusya’nın Finlandiya’ya göz dağı vermesi olarak yorumlanabilir.”
EĞER SÜREÇ BAŞLARSA RUSYA HEMEN MÜDAHALEDE BULUNABİLİR’
Herkes Rusya’nın Ukrayna işgalindeki akıbetini merak ediyor. İşler Rusya’nın lehinde mi gidiyor? Eğer Rusya, Ukrayna’dan zaferle ayrılırsa sıradaki hedef NATO’ya üye olma girişiminde bulunmuş bir Finlandiya olabilir mi? Dr. Yaşar Aydın, bu konuda kesin bir öngöründe bulunmanın zor olduğunu söyledi. Rusya’nın savaşı istediği gibi götürdüğünü söylemenin güç olduğunun altını çizen Dr. Aydın, “Ancak unutmayalım ki ABD’nin Irak Savaşı da haftalarca sürmüştü. Savaşın sonucunu beklemek gerekiyor. Rusya’nın Finlandiya karşısındaki tutumu biraz da başta Çin olmak üzere Hindistan ve Brezilya gibi açıktan Batı yanlısı bir tutum almayan devletlerin tavrına bağlı” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın şubat sonunda yaptığı açıklamayı hatırlatan Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu ise, “Zaharova, eğer İsveç ve Finlandiya NATO’ya üye olursa Rusya’nın misilleme yapacağını açıklamıştı. Rusya özellikle Baltık Denizi’nde Kaliningrad odaklı bir askeri güç merkezi de olduğu için askeri operasyon yapma riski bulunuyor. Rusya, bu ülkelerin NATO’ya resmi olarak üye olmalarını beklemeden süreç net şekilde başlarsa hemen müdahalede bulunacaktır” dedi. Rusların bölgesel kazançları kadar kayıplarının da olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Köroğlu, “Ukrayna’nın kazandığı ve Rus ordusunun geri çekildiği İrpin, Buça, Gostomel gibi ilçeler var. Ayrıca Ukrayna’nın direndiği şehirler de halen mevcut” diye konuştu.