Dünya dönüyor, sokakta sorunlar birikiyor, insanlar hayatını kurtarmaya çalışıyor… Ama bazı zihniyetler hâlâ sahnedeki bir müzik grubu ile uğraşıyor. Katiller, tacizciler sokakta cirit atıyor, toplumun gerçek meseleleri ortada duruyor; ama sadece müzik yapan ve dans eden Manifest grubu hakkında soruşturma açılıyor. Hadi bakalım, tehlike eteğin boyunda demek ki!
Sahnedeki kostüm mü suç, dans figürü mü tehlike? Hayır. Asıl tehlike, cesareti göremeyen ve sahnedeki özgürlüğe takılı kalan kafalarda. İnsanlar sahneye emek veriyor, şarkı söylüyor, dans ediyor; ama bazı zihniyetler bunun yerine tartışma başlatıyor. Sokaktaki gerçek sorunlar mı? Onlar bir kenarda bekliyor. Trajikomik bir tablo…

Ve mesele sadece sahnede değil. Bu zihniyet, kadınların kıyafetlerine de müdahale etmeye çalışıyor. “Etek kısa mı, şort uzun mu, gömlek açık mı…” tartışması gündemi belirliyor. Oysa kadının seçimi, sahnedeki kostüm, hiçbir şekilde başkasının özgürlüğünü engellemiyor. Ama bazıları hâlâ kendilerince kontrol etmeye çalışıyor.
Manifest sahnede sadece müzik yapıyor, dans ediyor, enerjisini paylaşıyor. Alkışlanacak yerde soruşturma konusu oluyor. Ve tekrar hatırlatalım: Özgürlük, başkasının rahatsızlığıyla ölçülmez. Sahnedeki cesaret alkışlanmalı, eleştirilmemeli. Çünkü sahne, cesur olanların nefes aldığı yerdir; rahatsız olanlar ise kendi dar alanlarında homurdanmaya devam eder.
Bir konseri eleştirmek kolaydır; risk almadan oturduğun yerden yorum yapmak… Ama sahneye çıkmak cesaret ister. Manifest sahnede varlığını gösteriyor, ışıldıyor, şarkı söylüyor, dans ediyor. Mantık, vicdan ve gözlemle anlaşılacak kadar basit. Ama bazıları hâlâ rahatsız; sahne enerjisi, kendi küçük rahatsızlıklarının farkına varmadan sorgulanıyor.

Sosyal medyada “ahlaksızlık, teşhircilik…” tartışmaları dönüyor. Oysa sahnede olan sadece müzik, dans ve performans. Evet, biraz renkli, biraz cesur, ama kimseyi incitmeden kendini ifade ediyorlar. Kadınların kıyafeti üzerinden ahlak ölçmeye çalışmak, sahnedeki cesareti yargılamakla aynı kafanın iki farklı yüzü. Bir yanda gerçek suçlar serbest, diğer yanda sahnedeki cesaret tartışma konusu.
Katiller, tacizciler sokakta serbest; sahnedeki cesaret ve kadınların özgürlüğü tartışma konusu ediliyor. Bu kadar tuhaf bir denge olabilir mi? Ama neyse ki, sahnede Manifest var, müzik var, cesaret var. Alkışlanacak olan cesaret, sorgulanacak olan dedikodu. Ve desteklenmesi gereken de bu cesaret.
Hayat sahnede dans edenlerde, şarkı söyleyenlerde ve kadınların kendi hayatlarını özgürce yaşamasında akıyor. Rahatsız olanlar kendi küçük dünyalarında homurdanmaya devam etsin; müzik, cesaret ve özgürlük her zaman kazanıyor. Sahnedeki nota özgürdür, sahnedeki hareket özgürdür, kadının seçimi özgürdür. Etek boyu değil, müziğin ruhu önemlidir. Ve unutmayın: Sahnedeki enerji, özgürlük ve cesaret hiçbir dedikoduyla durdurulamaz; sadece alkışlarla çoğalır, renklenir ve güçlenir.
#Manifest, #SahneÖzgürlüğü, #KadınÖzgürlüğü, #Müzik, #Cesaret, #Sanat, #Toplum


















