Ateizm Derneği, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Ateizm Derneği, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu.
Ateizm Derneği’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın yeni adli yıl ve yeni Yargıtay hizmet binasının açılış töreninde dua okuması, toplumun laik ve bilinçli kesiminden haklı bir tepki görmüştü. Ateizm Derneği olarak biz de düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmıştık. Ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erbaş’ı destekleyen talihsiz açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıkça nefret söylemi içeren ve halkın bir kesimini kin ve düşmanlığa tahrik edip aşağılayan sözleri, sessiz kalınacak ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek söylemler değildir. Dahası son birkaç haftadır yaşananlarla birlikte düşünüldüğünde bu açıklama, halkı din üzerinden kutuplaştırmaya yönelik sistematik bir planın son aşaması gibi görünmektedir.
Öncelikle toplumun gayrimüslim, deist, agnostik, ateist vb kesimini görmezden gelerek “Müslüman Türk Milleti” vurgusu yapan ve cumhuriyetimizin laiklik ilkesini savunanları “Müslüman mahallesinde misyonerlik yapanlar” olarak nitelendiren Sayın Bahçeli’ye bir hatırlatma yapmak gerekiyor: Anayasamızın 2. maddesine göre, “Türkiye Cumhuriyeti laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Bu son açıklamasındaki söylemlerin bile laiklikle çeliştiğini fark edemeyecek durumda olduğu anlaşılan Bahçeli, “laiklik bekçisi rolüne bürünen kalpazanlar” ve “laikliği asıl manasından soyutlayan inanç ve irade muhalifleri” diye hitap ederek hakaret ettiği insanların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olduğunu da unutmuş görünüyor.
Dolayısıyla kendisine laikliğin ne olduğunu, daha doğrusu ne olmadığını acilen hatırlatmak gerekiyor: Laiklik, dinsizlik demek değildir. Laiklik en basit tanımıyla, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil akla ve bilime dayandırılmasıdır. Laik bir devletin vatandaşları, ülkenin tamamını ilgilendiren meselelerde dinî hükümlerden arındırılmış ve halkın iradesini temel alan bir yönetim biçimine hak kazanmıştır. İnanç hürriyeti devlet tarafından sağlanır; bu bağlamda herkes inancında ve ibadetinde özgürdür. Laikliği ayaklar altına alarak ümmetçi bir yaklaşımı benimseyenler, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine ihanet etmektedir.
Ateizm Derneği ve temsil ettiği ateistler olarak, İslam dahil herhangi bir dine (söylemlerde ifade edildiği üzere) “alerjimiz” yok. Biz sadece bir kesimin (ve hiçbir kesimin) inandığı dine inanmıyoruz. Son dönemde ateizm, deizm vb düşmanlığını dilinden düşürmeyen siyasetçiler, buna hakkımız dahi olmadığını mı söylemek istiyor? Eğer öyleyse, kendilerine yöneltilen şeriat ve Taliban çığırtkanlığı eleştirilerini fazlasıyla hak ettiklerini söyleyebiliriz. Bizim rahatsızlık duyduğumuz şey “dualar” değil, ayrıştırıcı söylemlerle toplumdaki dinsiz bireylere karşı nefret aşılamaya çalışanların sergilediği bu tehlikeli tutumdur. “Deizmin, ateizmin ve agnostisizmin pençesine düşenler, bir başka anlatımla kalbi katılaşıp vicdanı buz tutanlar” diyerek düpedüz nefret söyleminde bulunan seçilmiş siyasilerin, vatandaşlarına bu dille hitap etmeye hakkı yoktur. Asıl kalbi katılaşıp vicdanı buz tutanlar, ülkemizde yaşanan bunca haksızlığı, hukuksuzluğu ve acıyı; ekonomik eşitsizliği, kadına şiddeti, çocuk tacizini, doğa katliamını ve daha nice sorunu görmezden gelenlerdir.
Bu bağlamda bir kez daha vurgulamak isteriz ki, başta insan hakkı ihlalleri olmak üzere yaşadığımız toplumsal sorunlar ancak seküler akılla çözülebilir. Bu gerçek, siyasal İslamcıların tüm çırpınışlarına rağmen elbet bir gün anlaşılacaktır. Adaletin temeli göklerde değil insan aklında yatmaktadır ve laik hukukun üstünlüğü, dualardan medet umarak süslü binalarla hasıraltı edilecek bir konu değildir. Dinsiz vatandaşları açıkça hedef göstererek ve din temelli düşmanlığı palazlandırarak toplumsal çatışmayı körüklemeyi amaçlayanlar, bu çirkin oyunlara alet olmayacağımızı ve (doğru tanımıyla) inanç özgürlüğünün tek teminatı olan laikliği bıkmadan ve usanmadan savunmaya devam edeceğimizi bilmelidir.”