Reuters’a bilgi veren bankacılık kaynakları ve yetkililer hükümetin de seçim öncesi dönemde büyümeyi destekleyecek yeni bir kredi genişlemesi için kamu bankalarını hazır hale getirmek istediğini belirtiyor.
Hükümetin geçen sene salgın ile mücadelesinde düşük faizli kredilerle genişlemeci politikaların ön saflarında yer alan kamu bankalarının yeni sermaye gereksinimi artarken, konuya yakın bankacılık kaynakları ve hükümet yetkilileri bir yandan da geri dönmeyen kredilerden oluşan sorunlu krediler için acil bir plana ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Türkiye ekonomisi sıcak büyüme ve hızlı aşılama kampanyası ile toparlanırken, bankacılık kaynakları ve yetkililer hükümetin de seçim öncesi dönemde büyümeyi destekleyecek yeni bir kredi genişlemesi için kamu bankalarını hazır hale getirmek istediğini belirtiyor.
Üst düzey bir bankacılık kaynağı Reuters’a demecinde, kamu bankalarının, geçen sene ucuz kullandırılan kredilerden dolayı net faiz gelirlerinde bilançoda zarar yazdığını belirterek, “Konu bankaların sermaye yeterlilik rasyoları ya da likidite ihtiyaçları ile ilgili değil, kamu bankalarının kredi verme kabiliyetleri çok sınırlı. Bu bankaları tekrar kredi piyasasına döndürmek için sermaye artışı gerekiyor” dedi.
CİDDİ DÜŞÜŞ YAŞANDI
İki kamu bankasında, geçen sene verilen düşük faizli kredilerle, yükselen faizlerle birlikte artan fonlama maliyetleri arasındaki makası gösteren net faiz gelirleri eksiye geçti. Bunun sonucu olarak da kamu bankalarının ilk çeyrek net karları çok ciddi düşüş kaydetti.
Halkbank’ın ilk çeyrek net karı yıllık bazda yüzde 93, Vakıfbank’ın yüzde 56, Ziraat Bankası’nın da yüzde 49 düştü.
SERMAYEYE İŞARET EDİLDİ
Kamu bankalarının sermayesinin artırılması gerektiğinin altını çizen bir diğer bankacılık kaynağı da, “Şu andaki bu sermayelerle büyüme sağlanamaz. Bundan sonra ekonomiyi büyütmek istiyorsanız sermaye konulmak zorunda. Ekonomi büyüyüp bankacılık küçük kalacaksa o zaman ekonomiyi kim finanse edecek?” diye konuştu.
Ziraat Bankası’nın tamamını, Vakıfbank’ın yüzde 36’sını, Halkbank’ın da %75.3’ünü bünyesinde bulunduran Türkiye Varlık fonu en son, geçen seneki kredi genişlemesi öncesinde üç kamu bankasına sermaye desteği için 21 milyar lira kaynak aktarımı yapmıştı.
Konuyla ilgili Reuters’ın sorusunu yanıtlayan bir TVF yetkilisi TVF’nin geçmişte de kamu bankalarına yaptıkları sermaye desteğini hatırlatarak “Bankaların şu anda sermaye yeterlilik rasyoları iyi seviyelerde. Bir ihtiyaç olması görülmesi halinde bankaları her zaman desteklemeye hazırız” dedi.
YENİ KREDİ DALGASI
Ekonomik büyümeyi destekleyen bankacılık sektöründen yeni bir kredi genişlemesi beklentisinin olduğunu belirten ekonomi yetkilileri de bunun için bankalara sermaye konulması şartına dikkat çekiyor.
Konu hakkında bilgi sahibi bir ekonomi yetkilisi, kamu bankalarına yeniden kaynak enjekte edilmesi bir süredir gündemde olduğunu ancak somut olarak atılmış bir adımın olmadığını söyleyerek şöyle devam etti:
“Şu anda yeni bir kredi genişlemesi olması yönünde ciddi bir talep var. İnşaat, ihracat, istihdam için… Ve bunun bunun için de özellikle kamu bankalarının sermayelerinin güçlendirilmesi gerekiyor. Vakıfbank’ın çok ihtiyacı görünmüyor. Ancak diğerlerinin sermayelendirilmesi gerekiyor. En azından 2022’ye girerken bu sermayelendirmenin yapılması gerekiyor.”
Geçen sene aşırı bir kaynak kullandırımı olduğu ve kamu bankalarının güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen bir diğer kaynak da ekonominin belli alanları için yeni gelecek sene bir kredi genişlemesinin gerekeceğini belirterek, “Bu nedenle bir süredir beklenen ve açık şekilde ihtiyaç gözüktüğü şekilde kamu bankalarına sermaye desteği gerekiyor” diye konuştu.
ÇÖZÜLEMEYEN NPL SORUNU VE ARTACAK KARŞILIKLAR
Bankacılık kaynakları 2018 sonrasında sorun olarak görülen ve salgının etkisiyle artarak devam eden sorunlu krediler için banka bilançolarında ayrılması gereken karşılıkların da özellikle kamu bankaları için sermaye gereksinimini artıracağını söyledi.
Bir başka kaynak, “Şu anda yüzdürülen krediler var. Eğer Eylül ayından sonra NPL’e atma süresi yeniden uzatılmazsa, çok fazla kredi takibe atılacak ve bu krediler için karşılık ayrılacak. Bu da çok yüklü bir miktar olacak. Bunun karlılığı ve bilançoları baskılamaması için de sermaye girişi şart” diye konuştu.
BDDK’NİN BAŞKA FORMÜL BULACAĞINI SÖYLEDİ
Özel bankalarda ayrılan karşılık oranlarının kamuya göre daha yüksek olduğuna dikkat çeken bir diğer bankacılık kaynağı ise “Eğer Eylül ayında yeniden ötelenmezse, bu kredilerin takibe atılması bankalarda aktif kalitesinde, bilançolarında ciddi bir tahribat yaratabilir. BDDK’nin başka bir formül bulacağını düşünüyorum” dedi.
Bu sabah Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmeliğe göre bankalar, sorunlu alacakların çözümlenmesine yönelik operasyonel plan hazırlayacaklar.