Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, evinde yaşadığı ciddi bir elektrik kazası sonrası yoğun bakıma alındı. Dakikalarla yarışılan, hayati tehlike taşıyan bir olay. Bir insan ölümle burun buruna. Türkiye’de milyonlarca insan, partisi ne olursa olsun “geçmiş olsun” derken; bir yayın organı, bu felaketi “çarpıldı” manşetiyle haberleştirdi. Şaka yapmadılar. Gerçekten bunu yazdılar. Basın tarihine bir kara leke daha eklendi.
Bakın, bu artık siyasi bir tartışma değil. Bu, doğrudan ahlak meselesidir. Bu ülkenin ortak yaşam dili çökerken, “gazete” diye ortada dolaşan bir yayın organı, insanların kalbindeki son insaf kırıntılarını da söküp almaya çalışıyor. “Habercilik” diyerek kin kusan bu yaklaşım, ne gazeteciliğin ne vicdanın ne de insanlığın içinden geçiyor. Çünkü burada artık bir bilgi aktarımı yok; bir öç alma, bir karalama, bir itibarsızlaştırma var.
Kimden neyin intikamını alıyorsunuz? Sandıktan mı? Halk iradesinden mi? Ferdi Zeyrek’i halk seçti. Oy verildi, güven duyuldu, bir şehrin emanetini taşıyor. Siz hangi yetkiyle, hangi yüzle bu kadar küçültücü bir dille onun yaşam mücadelesini lekeleme cüretini gösterebiliyorsunuz?
“Çarpıldı”… Bu bir kelime değil. Bu, bir zihniyetin ifşa belgesidir.. Birikmiş kırgınlıkların ve örtülü hesapların gün yüzüne çıktığı kelimeler bunlar.Bugün bir CHP’liye yapılıyor. Dün MHP’liye yapılmıştı. Yarın belki bir AK Partili hedef alınır. Çünkü mesele kim olduğu değil; insana değer verip vermeme meselesidir.
Bu manşeti atanlar bilsin: Bu başlık sadece Ferdi Zeyrek’e değil, hepimize atıldı. Çünkü bu ülkenin onurlu, vicdanlı insanlarının tamamı, böyle bir rezalet karşısında alaya alınmış hissediyor. Bu ülkenin gazetecilik onuru, kalem emekçileri adına utanıyorum. Bu ülkenin çocuklarına, “işte bak, haber böyle olmaz!” diye göstereceğimiz bir utanç vesikası bu.
Ve en acısı, bunu yapanlar kendilerini “inançlı”, “değer sahibi” olarak pazarlıyor. Oysa inanç, böyle günlerde sınanır. İnsana, acıya, düşene gösterilen merhamette sınanır. “Mümin, diğer müminin derdiyle dertlenendir” diyen bir inancın gölgesinde böyle bir dil barınamaz. Olsa olsa, inancın da vicdanın da içini boşaltmış bir gösteriye dönüşür.
Gazetecilik, sorumluluk işidir. Kalemin ucu, insan hayatını kanatmasın diyedir. Manşetler, nefret değil gerçeği yansıtsın diyedir. Ama siz gerçeği değil, kendi çarpık gündeminizi halka dayatmaya çalışıyorsunuz. Yazık! Gazetecilik gibi kutsal bir meslek sizin ellerinizde zehirli bir propaganda silahına dönmüş.
Bugün burada, Yeni Akit’in bu manşetine sadece “ayıp” diyerek geçemeyiz. Bu, toplumun en hassas değerlerini istismar eden bir çürümüşlüktür. Tepki göstermek her yurttaşın ahlaki görevidir. Çünkü eğer bu dil karşılıksız kalırsa, yarın her başımıza gelen bir felaket alay konusu olur. Hiçbirimizin onuru güvende olmaz.
Ben buradan Ferdi Zeyrek’e geçmiş olsun diyorum. Diliyorum ki bir an önce sağlığına kavuşsun. Ama aynı zamanda diliyorum ki bu ülkenin gazeteciliği de bu çürümüşlükten kurtulsun. Artık yeter. Bu kadar kir, bu kadar kötülük bir toplumun üzerine bu kadar kolay boca edilememeli.
Ve unutmayın: Bu ülkenin insanı sizin gibi düşünenlerin diliyle değil, Ferdi Zeyrek gibi halkın arasında, alnı açık, yüreği temiz insanların emeğiyle ayağa kalkacak. Siz manşet attığınızı sanırken, aslında kendi karanlığınızı ifşa ettiniz. Bugün attığınız o başlık, yarın size vicdanın aynasında tokat gibi dönecek. Çünkü bu memlekette hâlâ utanma duygusu olanlar var. Hâlâ düşene el uzatanlar, hâlâ kalemi kin değil, hakikat için tutanlar var.
Siz düşene güldünüz ya… Biz orada insanlığı gömdük sandık. Ama hayır! Biz orada sadece sizin ne kadar düştüğünüzü gördük. Yer sizin, seviye sizin… Ama bilin: O çukurda yalnızsınız.
Biz orada değiliz. Ve oraya hiç inmeyeceğiz.