Ezgi Sevil
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. 19 MAYIS VE ATATÜRK

19 MAYIS VE ATATÜRK

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

19 MAYIS VE ATATÜRK

“Gençliğe Bırakılan Ebedi Miras”

Her 19 Mayıs sabahı, yüreğimde aynı kıpırtı, aynı özlem, aynı gurur uyanır. Bu tarih, sadece bir bayram değildir; bu tarih, bir millete yeniden doğmayı öğreten, umutla kararan gökyüzünü yaran, bağımsızlık yolunun ilk adımıdır. Ve o ilk adımı atan isim, yalnızca bir komutan değil, bir fikir, bir vicdan, bir direniş sembolüdür: Mustafa Kemal Atatürk.

Samsun’a çıkmak… Bugünden bakınca bir satır gibi görünüyor tarihte. Ama o satırın ardında bir milletin kaderini değiştirecek, emperyalizmin zincirlerini kıracak, yüzyıllar boyu hatırlanacak bir irade gizliydi. İşte 19 Mayıs, Atatürk’ün yalnızca Anadolu topraklarına değil, Türk milletinin vicdanına ayak bastığı gündür. Bu yüzden, bu gün yalnızca bir başlangıç değil, aynı zamanda bir inkılabın, bir halkın kendi kaderini eline aldığı o büyük yürüyüşün adıdır.

Ama 19 Mayıs’ı özel kılan şey, Atatürk’ün bu tarihi gençlere emanet etmiş olmasıdır. Çünkü O, gençliği yalnızca bir yaş grubu olarak değil, bir fikrin taşıyıcısı olarak görmüştür. Gençlik; aklın, vicdanın, cesaretin ve yeniliğin simgesidir. Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” derken bir hayal satmıyordu; bir devlet kurucusu olarak en büyük stratejik yatırımı yapıyordu: geleceğe.

Atatürk’ün gençlere olan sevgisi, sadece bir söylem değil, hayatı boyunca sürdürdüğü bir duruştu. Çanakkale’de savaşan lise talebelerinin gözünde gördüğü ışığı, o milletin ayağa kalkışında taşıyacağı meşale olarak gördü. Cumhuriyeti kurarken, “Gençler! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz!” diyerek, bu ülkenin tapusunu gençlere teslim etti. Böylesine büyük bir güven, ancak milleti için yaşayan bir yürekten çıkabilirdi.

Peki neden gençlik? Çünkü Atatürk biliyordu ki, bir milletin özgürlüğü yalnızca sınırlarında değil, zihninde başlar. Genç beyinler sorgular, üretir, direnç gösterir. O yüzden gençlerin düşünmesi, sorgulaması, eleştirmesi onun için kutsaldı. Bugün ise ne yazık ki, Atatürk’ün gençliğe duyduğu bu özgürlük anlayışı, siyaset sahnesinde daralmış durumda. Üniversiteler susturuluyor, genç fikirler bastırılıyor, sorgulayan nesil suçlu oluyor. Oysa Atatürk’ün istediği gençlik, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir gençlikti. Bugün, onun bıraktığı bu mirası yaşatmak, yalnızca bir ödev değil, bir onur mücadelesidir.

Atatürk’ün gençlik vizyonu sadece entelektüel bir çerçeveye sıkışmamıştır. O, bedenin de ruh kadar güçlü olması gerektiğine inanmış, sporu bir milletin temel gücü saymıştır. Bu yüzden 19 Mayıs’ı Gençlik ve Spor Bayramı ilan etmiştir. Çünkü zihin ne kadar hürse, beden de o kadar sağlam olmalıydı. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyerek gençlerin hem ruhen hem bedenen güçlü olmalarını istemiştir. Bugün, spor alanlarının ticarileştiği, sağlıklı yaşamın ayrıcalığa dönüştüğü bir düzende bu mirasa ne kadar sahip çıkabiliyoruz, düşünmeliyiz.

Ve kadınlar… Atatürk’ün gençliğe verdiği değerin en büyük göstergesi, kadınların genç yaşta Cumhuriyetin eşit bireyleri haline getirilmesidir. Seçme ve seçilme hakkı, eğitim hakkı, kamusal alanda var olma hakkı… Bunlar tesadüf değil, genç cumhuriyetin kadın ve erkek tüm bireylerine eşit bir gelecek sunma iradesinin eseriydi. Genç kızlar bu ülkede özgürce okuyabiliyor, spor yapabiliyor, sanatla uğraşabiliyorsa, bu Atatürk’ün aydınlık vizyonunun eseridir.

Bugün, Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet, en çok gençlere ihtiyaç duyduğu günlerden geçiyor. Baskının arttığı, sansürün normalleştirildiği, liyakatin yerini sadakatin aldığı bir ortamda, Atatürk’ün sesini en çok gençler duyuyor. Ve şunu unutmamalıyız: Gençlik susarsa, tarih susar. Gençlik korkarsa, gelecek yok olur. Gençlik mücadele etmezse, karanlık galip gelir.

19 Mayıs; yalnızca bir anma günü değil, bir hatırlatma günüdür. Atatürk’ü yalnızca bayraklarla değil, fikirleriyle; yalnızca resimlerle değil, ilkeleriyle yaşatma günüdür. Bu topraklarda yeniden eşitlik, özgürlük ve adaletin filizlenmesi için gençlerin ayağa kalkması gereken gündür. Çünkü Atatürk, bu ülkenin kaderini gençlere emanet etti. Ve bizler, o emanete sımsıkı sarılmak zorundayız.

Bugün 19 Mayıs’ta, yalnızca geçmişe saygı duruşunda bulunmuyoruz. Aynı zamanda geleceğe bir söz veriyoruz:

Atatürk’ün gençleri susmayacak.

Bu ülkenin gençleri boyun eğmeyecek.

O büyük mirasa ihanet etmeyecek.

Ve bir gün, özgürlüğün gökyüzü yeniden masmavi olacak.

Çünkü bu memleketin çocukları Atatürk’ü yalnız bırakmaz.

Çünkü Atatürk’ün mirası; yalnızca geçmişin şanlı hatırası değil, geleceğe uzanan bir direnişin, bir inancın ve bir halk iradesinin adıdır. Onun bize bıraktığı bu ülke, yalnız toprak değil; fikirle, emekle ve özgürlükle yoğrulmuş bir cumhuriyet idealidir.

Bugün 19 Mayıs’ta, hepimize düşen görev çok açık:

Gençliğe duyulan bu sarsılmaz inancı boşa çıkarmamak.

Cesurca düşünmek, adilce yaşamak, hakkı ve özgürlüğü savunmaktan vazgeçmemek.

Ve tam da bu yüzden, O’nun sesini bir kez daha duyuyoruz tarihin derinliklerinden,

ve başımızı dik tutarak içimizden tekrar ediyoruz Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Bu, yalnızca bir öğüt değil; bir millete, kendi evlatlarına duyduğu sonsuz güvenin,yüreklere kazınmış yeminidir.Ne mutlu Atatürk’ün gençliğine.Ve ne mutlu bu mirasa sahip çıkanlara…

19 MAYIS VE ATATÜRK
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Konseyi | Doğru Tarafsız Gazetecilik ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin