Hande Fırat, Türk medya dünyasında deneyimli ve tanınan bir gazeteci olarak, son zamanlarda Eğitimci Ebru Doğdu’nun YouTube kanalında samimi bir röportaj verdi. Röportajda, Hande Fırat, hayatına dair pek çok bilinmeyeni gün yüzüne çıkardı ve çocukluk yıllarından, aile içindeki ilişkilere kadar birçok özel konuyu paylaştı. Özellikle babasıyla olan ilişkisi ve babasına duyduğu özlem, Fırat’ın duygusal bir şekilde dile getirdiği başlıca konulardan biri oldu.
Fırat, ailesinin hayatındaki önemli bir kırılma noktasına değinirken, babasının erken yaşta kaybını anlattı. Üç nesil boyunca, babalarının ölümünün aynı yaşlarda gerçekleştiğini belirten Fırat, bu durumun ailede derin bir iz bıraktığını ifade etti. “Üç nesil, babamızı aynı yaşlarda kaybettik. Bu benim için hayatımda büyük bir dönüm noktasıydı” diyen Fırat, ailedeki bu benzerliği anlatırken, duygusal bir bağlamda kayıplarının nasıl şekillendiğini vurguladı.
Ölüm Döngüsü”nü Kırma Mücadelesi: Hande Fırat’ın Duygusal Yolculuğu
Çocukluğu hakkında da açık yüreklilikle konuşan Hande Fırat, eğitim hayatı ve ailesinin ona olan etkilerini de gözler önüne serdi. Ailesinin onun gazetecilik kariyerine olan desteği ve öğrettikleri, Fırat’ın bugün geldiği noktada büyük bir rol oynadı. Özellikle babasının vefatından sonra, yaşadığı duygusal boşluğu ve bu sürecin onu nasıl şekillendirdiğini, zorluklarla nasıl başa çıktığını samimiyetle aktardı.
Fırat, babasına duyduğu özlemi, gazetecilik mesleğine olan bağlılığı ve ailesinin önemini bir arada sunarak, izleyicilerine hayatına dair derin bir bakış açısı kazandırmış oldu. Eğitimci Ebru Doğdu’nun kanalında yapılan bu röportaj, Hande Fırat’ın iç dünyasına dair pek çok önemli detayı ortaya koyarak, onun kişisel hikayesini, ailesiyle olan bağlarını ve kayıpların getirdiği dersleri yeniden gözler önüne serdi.
Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, yakın arkadaşı Eğitimci Ebru Doğdu’nun YouTube kanalında, hayatına dair pek bilinmeyen ayrıntıları samimi bir şekilde paylaştı. Çocukluğundan, aile ilişkilerine kadar birçok kişisel konuyu içeren bu sohbette, Fırat babasına duyduğu özlemi ve yaşadığı zorlukları duygusal bir dille anlattı. Fırat, annesi, kendisi ve kızı Nehir’in ortak özelliği olarak çocuk yaşta babalarını kaybetmelerini ve bu durumu “ölüm döngüsü” olarak nitelendirerek, bu döngüyü kırmayı amaçladığına vurgu yaptı.
Babasının Ölümü ve Günlüklerinin Anlamı: Hande Fırat’ın Kişisel Sergisi
Program sırasında oldukça duygusal anlar yaşayan Fırat, gözyaşlarına hakim olamayarak “Devri Amber” adını verdiği kişisel sergisinin hazırlık sürecine dair açıklamalarda bulundu. Bu sergiyi hazırlarken, yıllar önce yazmaya başladığı günlüklerini tekrar okumaya başladığını ve bunun kendisi için büyük bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Fırat, serginin ortaya çıkmasının ardında, hayatındaki “ölüm döngüsünü” kırma isteği olduğunu ifade etti.
Hande Fırat, babasını hatırlarken onu “yakışıklı, çapkın ve entelektüel” bir adam olarak tanımladı. Babasının şiirler yazdığını ve bir şiir kitabının bulunduğunu da belirten Fırat, ailesinin zorlu dönemlerinden de bahsetti. Küçük yaşlardayken annesiyle babası arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle boşanmışlardı ve ardından babası başka bir kadınla evlenmişti. Ancak yıllar sonra, “koca bir çınar” olarak nitelendirdiği babası, annesine geri dönüp yeniden evlenmişti. Fırat, bu dönemin ardından babasına duyduğu sevgi, özlem ve kırgınlıkları gözyaşları içinde anlattı.
Babasının ölümünü içsel bir his olarak deneyimlediğini belirten Fırat, o anları şu şekilde anlattı: “Babamla son görüşmemizi yaptıktan sonra, bir gün evde kalamayacağımı hissettim. O gün arkadaşım Burcu’ya gittim ve orada kaldım. Tam da babamın ölüm saatinde uyandım. Burcu’ya ‘Babam öldü’ dedim ve hemen Sibel’i uyandırıp evimize gittik. Babam o sırada vefat etmişti…” Bu olay, Hande Fırat için hayatındaki en derin acılardan birini oluşturmuştu.
Fırat, babasının ölümünden duyduğu acıyı anlatırken, aynı zamanda ilkokul 3. sınıftan lise sona kadar her gün yazdığı günlüklerinden de bahsetti. Bu yazılar, onun duygusal bir çıkış yolu arayışının bir yansımasıydı. Fırat, “Devri Amber” sergisini hazırlarken, o eski günlükleri eline almasının ona sergiyi oluşturma sürecinde yardımcı olduğunu ve bu yazıların aslında bir döngüyü kırma amacını taşıdığını ifade etti.
Ebru Doğdu’nun programda, Hande Fırat’ın kızı Nehir ile yaptığı telefon görüşmesine de yer verildi. Nehir, babasının vefatını öğrendiğinde yaşadığı duyguları “Algılarım kapandı, idrak edemedim, sonra zamanla eksikliğini hissettim” şeklinde dile getirdi. Daha sonra, Ebru Doğdu, Nehir’e annesiyle ilgili duygularını sorduğunda, Nehir “Çok çalışmasına üzülüyorum, kendi hayatına izin vermemesine üzülüyorum” şeklinde bir yanıt verdi. Fırat, kızının bu sözleri karşısında duygusal anlar yaşadı ve gözyaşlarına hakim olamayarak, “Nehir’in babası çok genç yaşta vefat etti. Eğer o bugün burada olsaydı, ona ne derdin?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi: “İyi ki hayatıma girmişsin derdim. Hayatımın en güzel hediyesini bana verdiği için ona bir kez daha teşekkür ederdim.”
Mesleki kariyerine dair de açıklamalar yapan Hande Fırat, gazetecilikten ne zaman ayrılacağına dair bir dua etti. “Her şeyin bir zamanı var. O beni bırakmasın, ben onu bırakayım. Allah’ım bana zamanında bu mesleği bırakmayı nasip et” diyerek, mesleki kariyerine dair derin bir içsel huzur arayışını dile getirdi.
Hande Fırat’ın hayatına dair bu samimi paylaşımı, yalnızca ailesine ve geçmişine dair derin duygularını değil, aynı zamanda kişisel bir yolculuğun izlerini de ortaya koyuyor.
KAYNAK: medyaradar