İsrail ve Hamas arasında süren Gazze’deki çatışmaları sona erdirmeye yönelik müzakereler, üçüncü gününe girerken, diplomatik masaya Türkiye de resmen dahil oldu. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde yürütülen görüşmelere katılacağı açıklandı. Bu gelişme, sürece yeni bir ivme kazandırırken, bölgesel diplomasi trafiğinde dengeleri değiştirebilecek nitelikte değerlendiriliyor.
Üçüncü Gün: Müzakerelerde Temel Başlıklar
Mısır’ın ev sahipliğinde yürütülen ateşkes müzakerelerinde odak noktası, Gazze’de kalıcı bir ateşkesin sağlanması, İsrailli esirlerin serbest bırakılması ve İsrail ordusunun çekilme takvimi oldu.
Katar basınına konuşan bir Hamas yetkilisi, müzakerelerde “esir değişimi sürecinin, İsrail ordusunun çekilme aşamalarıyla eş zamanlı ilerlemesi gerektiği” üzerinde durulduğunu açıkladı. Yetkili, Hamas’ın “son İsrailli rehinenin serbest bırakılma anının, İsrail askerlerinin Gazze’den tamamen çekilmesiyle aynı zamana denk gelmesi gerektiğini” savunduğunu belirtti.
Aynı kaynak, Hamas heyetinin nihai hedefinin yalnızca geçici değil, uluslararası garantilerle desteklenmiş kalıcı bir ateşkes olduğunu vurguladı.
İsrail Cephesinde Temkinli İyimserlik
İsrail devlet televizyonu KAN, müzakerelerde “olumlu bir atmosfer” bulunduğunu bildirdi. Haberde, taraflar arasında geçmişe kıyasla daha uzlaşmacı bir hava olduğu, anlaşmanın önümüzdeki hafta başında sağlanabileceği yönünde beklentilerin güçlendiği ifade edildi.
Tel Aviv hükümeti kaynakları ise, “müzakerelerin umut verici şekilde ilerlediğini ancak Hamas’ın tüm taleplerinin kabul edilmesinin mümkün olmayacağını” belirtti. İsrail, özellikle askeri çekilme konusunun kademeli ve güvenlik garantileriyle yürütülmesini istiyor.
Türkiye’nin Rolü: Arabuluculuktan Fazlası
Güvenlik kaynakları, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın bugün itibarıyla Şarm El-Şeyh’teki müzakerelere resmen katılacağını bildirdi. Türkiye, hem Hamas hem de İsrail ile doğrudan iletişim kanallarına sahip az sayıdaki ülkelerden biri olarak, bu sürecin en kritik aktörlerinden biri haline geldi.
Kalın’ın katılımıyla birlikte Türkiye’nin öncelikli hedefinin, Gazze’de insani yardımların ulaştırılması, ateşkesin uluslararası güvenceye alınması ve esir takasının adil bir şekilde gerçekleştirilmesi olduğu vurgulanıyor.
Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin bu sürece dâhil olmasını “stratejik bir gelişme” olarak nitelendiriyor. Ankara’nın arabuluculuktan ziyade, taraflar arasında “güven tesis edici” bir rol oynayacağı, bu sayede sürecin ivme kazanabileceği belirtiliyor.
Kritik Diplomasi Trafiği: ABD, Katar ve Mısır
Müzakereler öncesinde Kalın, ABD, Mısır, Katar ve Hamas yetkilileriyle ikili temaslarda bulundu. Bu görüşmelerde, tarafların pozisyonlarının netleştirildiği, Türkiye’nin diplomatik girişimlerinin koordinasyon açısından önem taşıdığı bildirildi.
ABD Başkanı Donald Trump, 29 Eylül’de Gazze’de ateşkes ve esir takasını içeren 20 maddelik bir plan açıklamıştı. Plan, taraflar arasında geniş yankı uyandırmış, Hamas 3 Ekim’de yaptığı açıklamada “esir değişimi maddesini kabul ettiklerini, diğer maddelerin müzakere edilmesi gerektiğini” duyurmuştu.
Trump, 4 Ekim’de yayımladığı video mesajda,
“Hamas’ın kalıcı barış istediğine inanıyorum. İsrail, esirlerin kurtarılması için saldırılarını durdurmalıdır.”
ifadelerini kullanmış, Washington yönetimi de ateşkesin sağlanması için “garantör” konumunu sürdürdüğünü açıklamıştı.
Mısır’ın Ev Sahipliği ve Bölgesel Denge
Hamas ve İsrail heyetleri, 5 Ekim’de Mısır’a ulaşmış; müzakereler 6 Ekim’de Şarm El-Şeyh’te başlamıştı. Mısır, uzun yıllardır Filistin-İsrail hattında diplomatik arabuluculuk rolü üstleniyor. Bu kez ev sahibi sıfatıyla hem teknik destek hem de güvenlik koordinasyonu sağlıyor.
Kahire kaynakları, Türkiye’nin katılımıyla birlikte müzakerelerin “bölgesel çok taraflılık ilkesi” çerçevesinde genişleyeceğini, bu durumun da taraflar üzerindeki baskıyı azaltabileceğini ifade ediyor.
Hamas’tan Sert Mesaj: “Gerçek Güvenceler Olmadan Ateşkes Olmaz”
Hamas yetkilileri, saldırıların durması için “gerçek ve bağlayıcı garantiler” talep ediyor. Heyet, İsrail ordusunun çekilme takviminin somutlaşmaması halinde ateşkesin anlam taşımayacağını savunuyor.
Bir Hamas temsilcisi, “Daha önce birçok kez geçici ateşkes ilan edildi, ancak İsrail ihlallerini sürdürdü. Bu defa uluslararası garantiler olmadan hiçbir anlaşmaya imza atmayacağız.” açıklamasında bulundu.
Uluslararası Kamuoyu Yakından İzliyor
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Arap Birliği temsilcileri, sürecin olumlu ilerlemesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Ancak birçok uluslararası gözlemci, “anlaşmanın sahada uygulanabilirliği” konusunda temkinli.
Analistlere göre, Türkiye’nin müzakere masasına katılması, yalnızca ateşkesin değil, bölgedeki uzun vadeli istikrarın sağlanması açısından da dönüm noktası olabilir.



















