1. Haberler
  2. GENEL
  3. MHP lideri Bahçeli’den ‘Erken Seçim’ Tepkisi

MHP lideri Bahçeli’den ‘Erken Seçim’ Tepkisi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

MHP lideri Devlet Bahçeli, NATO Zirvesi’ni değerlendirirken, Muhalefetin erken seçim taleplerine de tepki gösterdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“İftiralarla bezenmiş kara propaganda ne denli hızlı olsa da hakikatin ağırlığı altında ezilmeye mahkumdur. Günümüz şartlarında uluslararası ilişkiler çerçevesinde söylerlersek ters propagandaların, uydurma iddiaların yoğunluğu tehlikeli boyutta artmıştır. Her ülkede olduğu gibi bu karmaşık ilişkiler ağının merkezinde vazgeçilmez hak ve menfaatleri bulunmaktadır.

Türkiye’nin coğrafi, stratejik ve jeopolitik konumunu dikkate alan şahsiyetli, istikrarlı ve etkili dış politika hem gayemiz hem de gayretimizdir. Meselelere başkent Ankara’dan bakan, dünyayı Türkçe okuyan, ne doğudan ne batından vazgeçen, hiçbir medeniyet ve milleti hor görmeyen bir vizyon genişliği MHP’nin dış politikasının ana çatısıdır.

Büyük Türk milleti Anadolu’da 1000 yıldır varlığını sürdürmüş ve bu coğrafyayı vatan yapmıştır. bir coğrafyanın beşeri, ekonomik, sosyal, kültürel politiğini oluşturmak ve yükseltmek mevcut devlet ve millet yapısını hesaba katan gerçekçi bir analizin sonucudur.

1923 yılında kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti bu var olma mücadelesinin tarihi mirasını devralmıştır. Bugünkü vatanımız geçen yüzyılın ilk çeyreğinde başka toplumlara tahsis edilmek istenen küresel projenin hilafına, muhteşem bir mücadeleyle kazanılmıştır. Devlet siyasetimizin önceliği, uluslararası ilişkilerde mevcut sınır ve yapının korunmasına yönelik tedbirler olmuş, Kurtuluş Savaşımızla yarım kalmış küresel projelerin hala canlı olduğuna dair kaygıları beraberinde getirmiştir.

Yaşayan ve değişen küresel değişimler, ülkemizin güç ve etki kazanması stratejik ilişkilerin gözden geçirilmesini gerektirebilir. Jeopolitikten doğan stratejinin köklü değişimlere açık olduğunu söylemek bugün mümkün değildir. Emel sahiplerini uyarıyorum; Türkiye, önüne gelenin azarlayacağı, onun bunun tehditlerine boyun eğecek bir ülke görülemeyecektir.

Başkalarının ağzına bakmıyoruz, ağzımızdan ne çıkacağına baktırıyoruz. Uluslararası ilişkilerde ne kalıcı düşmanlıklar vardır, ne sürekli dostluklar vardır. Partimiz dış politika esasını bölgemizde ve dünyada barışı sürekli kılmak ve uluslararası işbirliğini genişletmek olarak amaçlamış, ancak bunun teslimiyetçilik olmayacağını önemle vurgulamıştır.

Cumhur İttifakı ve MHP bu varlığıyla Türkiye’nin misyonuna sahip çıkmanın temsilcisi olarak sivrilmiştir. Türkiye egemenlik haklarını 100 yıllık tarih birikimiyle oluşturmuş bir devlettir. Uluslararasında edineceğimiz mevki, sahip olduğumuz milli imkanları kullanabilme kabiliyetimizle sınırlıdır. Bu imkan ve yetenekleri fırsatlar içinde değerlendiremeyen ülkelerin sahip olduğu potansiyelleri yalnız başına anlam taşıyamayacaktır.

Tarih yanlış hevesler ve dürtülerle milli imkanlarını heba etmiş ülkelerin nafile hamleleriyle doludur. Bu durum, ortam, imkan, fırsat ve risk arasındaki dengeler gözetilerek yapılacak akıllı hamlelerin önünde engel olarak çıkmamalıdır.

Türkiye’nin başkalarının yazdığı senaryolarda figüran olmayacak güçlü bir ülke, diplomasi geleceği köklü ve derindir. Türkiye’yi küresel projelerin, bölgesel taşeronluğunu yapacak kadar aciz görenler zillete düşmüş bir avuç kimliksizdir. Milli beka ve milli itibar basit meşruiyet arayışlarının üstündedir.

Muhalefet bugüne kadar geldiği yolda taviz ve teslimiyetle ölü doğmuş projelere talipken, Cumhur İttifakı aziz millet varlığının beklentileri doğrultusundadır. Geçmişte çok daha müşkül durumları aşmayı da başarmıştır. Bugün vatan savunması tehdidin filizlendiği her zeminde yapılmaktadır.

Kılıçdaroğlu ve zillet yedeklerinin ne yapacağını bilemeyiz ama bizim gideceğimiz başka bir ülke, yaşayacağımız başka bir vatan yoktur. Başkalarının gelecekte ne olacağı ve nerede duracağı bizi hiç ilgilendirmiyor. Biz 1000 yıldır buradayız, bir ve beraberiz.

Brüksel’de yapılan NATO Zirvesi referans alınmıştır. Haklı olarak bütün dünyanın gözü Brüksel’deki NATO Karargahına çevrilmiştir. Bizim üzerinde durduğumuz asıl gündem konusu ise Türkiye’nin müttefikleriyle olan ilişkilerinin durumudur. Türkiye ile ABD arasında soğuk rüzgarların estiğini bilmeyen neredeyse kalmamıştır. İki ülke arasındaki buzların çözülmesi samimi dileğimizdir.

Biden’ın Türkiye’yi nasıl ve hangi seviyede bir müttefik gördüğü belirsizliğini korumaktadır. ABD Dışişleri Bakanı peşin hükümlere teslim olmuştur. ABD Senatosu’nda konuşan bakan ya cahil, ya da küstahtır. Bizim endişelerimizin mahiyetini, şüphelerimizin içeriğini öğrense bu bakanın dışarı çıkacak mecalinin olmadığını cümle alem görür.

Arkamızdan dolanıyorlar müttefikler edebiyatı yapıyorlar. Teröristlerle iş tutuyorlar stratejik ortaklıktan bahsediyorlar. 15 Temmuz darbecilerini koruyorlar, FETÖ’yü barındırıyorlar demokrasi ve hukuk alanlarında bize parmak sallıyorlar.

PKK/YPG terör örgütü Tel Rifat bölgesinden Afrin’deki hastaneye saldırdı. Aklı sıra dünya demokrasilerini bir araya getirmeyi amaçlayan Biden, bu füzelerin PKK’nın eline nasıl geçtiği konusunda durum tespiti yapmış mıdır? ABD menşeli silahlar teröristlerin elinde kurşun atarken, NATO müttefikliği hesaba katılmış mıdır?

NATO bugüne kadar Türkiye’nin hangi güvenlik ihtiyacına cevap vermiştir? İttifakın en büyük ikinci ordusu Türk ordusudur. Türkiye NATO misyonlarına uymuştur. Afganistan bunlardan birisidir. NATO’nun güncel tehditlerine uyum konusunda tereddüt yaşamayan ülkemizle hangi vahim sonuçlar sonrası ilişkiye girilmiştir. 15 Temmuz’da hainler başkentimizi bombalarken bu NATO ne yapıyordu, neyin içindeydi? Güney sınırlarımızda terör devleti kurulması hedeflenirken, müttefiklerimizin ateş açtığını söylemeyelim mi?

İrademiz NATO Karargahına devredilmiş değildir. Kimden silah alacağımız NATO’nun tayin edeceği bir konu da olamayacaktır. ABD’nin Türkiye’yi silahsız bırakma niyeti meyvesini 15 Temmuz’da vermedi mi? Dost bildiklerimiz neredeydi, hangi senaryoları yazıyorlardı? Ekonomik tetikçilerini üzerimize salanların nesine güveneceğiz? Rusya’dan silah almayın diyorlar da ihtiyaç duyduğumuz silahları siz verdiniz mi? F-35’leri gasp ederken neyin peşindeydiniz?

Türkiye’ye karşı uygulanan baskı ve yaptırım politikalarını devamı iki ülke arasındaki ilişkileri zedeleyecektir. Aynı ABD başka ülkelerle müzakere kanallarını açık tutarak ülkemize çifte standart uygulamıştır.

Aslında maruz kaldığımız gelişmelerin tadı tuzu kaçmıştır. Cumhurbaşkanımız NATO Zirvesi’ne katılmıştır. Günlerdir beklenen Sayın Cumhurbaşkanı ile Biden arasındaki görüşme 45 dakika gerçekleşmiş, iki ülke heyetleri bir masada buluşmuştur.

Türkiye’nin haklı beklentileri, hassasiyetleri ABD Başkanlarına tüm berraklığıyla aktarılmıştır. Terör örgütleri konusunda ikircilikli tavır müttefik ülkelerde egemenlik kurmuştur. Bu çarpıklıkla NATO’nun yeni güvenlik konseptinin nasıl bağdaşacağı önümüzde durmaktadır. Türkiye’nin terörle mücadelede tek başına bırakılması hem trajik bir yanlış hem ittifakın ilke ve esaslarıyla terstir. NATO Zirvesi’nin sonuçları ve yeni ilişkilerde Türkiye kararlılığından taviz vermeyecektir. Biz devletimizin yanındayız.

Çaresiz değiliz. Çare milletin dirayetidir. Yurtsuz değiliz, sahipsiz değiliz sahibimiz Allah’tır. Ayrık otlarını temizleye temizleye Türkiye’yi istikbale heyecanla taşıyacağız. İnandığımız sürece zafer bizimdir.

Türkiyemizin siyasi mazisi cumhuriyet üzerinde isyan ve ayaklanma girişimlerinin, çok partili dönemde ise dayatma, telkin ve zorlamaların tarihidir. Demokrasi dışı arayışların kaynağını, ülkenin kötüye gittiğine dair kaygılar oluşturulmuş, bir döngü ile ekonomik kriz, toplumsal bunalım ve yönetim istikrarsızlığı talihsiz bir çark olarak ülkemizin üzerinde dönüp durmuştur.

Demokrasimiz üzerinde dolan kara bulutları ortaya çıkarmak, çözümü siyaset içinde görmesi gerekenlerin demokrasi borcu olmalıdır. Zillet ittifakı bu borca sadık değildir. Kısır siyasi çekişmelerden beslendikleri tarihi bir vakadır. Çatışma ortamını körükleyenlerin ortaya çıkmaya başladığı bugünlerde çeteleşmeden ve toplumsal huzursuzluktan aldığı destekle ivme kazandığı gerçektir. Önüne çıkacak engellerim temizlenmesi, milli iradeyi sekteye uğratacak emarelerin temizlenmesi ve engel olunması herkesin görevidir.

Adalet, günlük hesaplarımızdan bağımsız binlerce yıllık mücadelenin sonucunda ulaşılan değerler sistemidir. Yaşadığımız coğrafyada var olmamızın temeli adalete güven duygusudur. Cumhuriyet ve demokrasi birbirlerini tamamlayan değerler manzumesidir. Türkiye Cumhuriyet ve demokrasiyi birlikte yaşatmaya mecburdur. MHP, yıllarıdır bunu savunmuş, bunun arkasında durmuştur.

Türkiye’de siyasal istikrar hakimdir, hükümet görevinin başındadır, TBMM çalışmaktadır. Covid-19 ile mücadele başarıyla yönetilmektedir. Su akacak yatağını bulacaktır. Zillet ittifakı havlu atmış, ava giderken avlanmış, söylem kısırlığı içinde erken seçimden başka hiçbir şey söylemeyecek duruma gelmiştir.

Erken seçimin iki yolu vardır; ilkin TBMM’nin karar alması, ikincisi Cumhurbaşkanı’nın iradesidir. Sayısal çoğunluğu olmayanların erken seçim kararı çıkarması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yok dediği de ortadadır. Erken seçim nasıl olacaktır? CHP kimlerin dikkatini çekmeye çalışmaktadır? Gizli amaç nedir, zorlamanın, ısrarın manası nasıl yorumlanmalıdır? CHP ve yedekleri bir türlü anlamıyor, devamlı mızmızlanarak vakit kaybediyor. Zillete düşenlere nasıl anlatalım? Ne söylesek nafile…

Kılıçdaroğlu’na tavsiyem kendini araması için tekraren yollara düşmesidir. Bu şahıs hemen seçim diyor, PKK da seçim istiyor, FETÖ seçim olsun diye bekliyor. Türkiye düşmanları erken seçim safında birleşmiş. İP, HDP, DEVA, Gelecek, Saadet, DTP, TKP, TİP erken seçim hayali görüyor. Kılıçdaroğlu can ve mal güvenliğinin kalmadığını söyleyebiliyor. Ülkemizi jurnalliyor. Demokrasi dışı arayışlara yeşil ışık yakıyor. Krize oynuyor, sokakları karıştırmak istiyor. Siyasi hayatımızda serseri mayın gibi sürüklenen, temel bir güvenlik riski odağı haline gelen CHP için çatışmacı siyaset anlayışı varlığını sürdürmenin tek yolu görüyorlar.

Cumhur İttifakı alayının boyunun ölçüsünü sandıkta alacak, zamanında yapılacak seçimde dünyanın kaç bucak olduğunu gösterecektir. 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geleceği inanmışlıkla kucaklayacaktır.

Parlamenter sisteme dönüş fostur. İP’in kayıt parçasından ibaret değerlendirmeleri acemiliğin neticesidir. İP’in çalışmasında parlamenter sisteme dönüldüğünde Cumhurbaşkanını kararnamesi olmayacağı söylenmektedir.

MHP lideri Bahçeli’den ‘Erken Seçim’ Tepkisi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Konseyi | Doğru Tarafsız Gazetecilik ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin